Girmekte olduğu son seçimle aktif siyaset yaşamını noktalayacak olan Ecevitin sözleri olağanüstü lezzetteydi. Ecevit, bütün maskelerini çıkarmış, seçim hesaplarından arınmış, sadece Türkiyenin yararları için tavır koyuyor. Barajın altında kalacağını bile bile "3 Kasımda seçim yapılmalı" diyor. "Zaten ben daha ilk baştan erken seçime karşı çıkmıştım" diyebileceği haklı gerekçeye sahip olduğu halde, bunu kullanmıyor.Hastalığı sırasında "gitmek için daha ne bekliyor" korosunu, utanç sessizliğine sokan ve "gitme... bu duyarlı süreçte senin bilgeliğine ihtiyaç var" resitaline dönüştüren saygınlık ne güzel. Dün Bülent Eceviti dinlerken bir damak üstadının "çok kaliteli şarabın şişe dibinde kalan tortusu bile olağanüstü lezzetlidir" sözünü anımsadım. Savaş valsi Bahçeli, 3 Kasımda seçim kararını böyle aldırttı.Yılmaz, 3 Kasım seçimini böyle erteletmeye çalışıyor.Sonuç alacakları kuşkulu.İkisi de yıprandı.Hele Ecevitin bir süredir gösterdiği şu sağduyulu ve bilgece tutumuyla onların renkleri daha soluyor.Acele etmeselerdi... Türkiyeyi şu en duyarlı süreçte, yapılacağı bile çok kuşkulu seçimlerin bunalımına sokmayacak sabrı gösterselerdi olmaz mıydı?Türkiye ekonomisinin uzun bir alacakaranlık süreçte başı dönmekte.Daha ne kadar dayanır kaygıları yoğunlaşıyor. David Stiebel, "STRATEJİK İLETİŞİM" tekniklerini anlatan kitabında "SAVAŞ VALSİ" tavrından söz eder. Yılmaz ve Bahçelinin AB eksenli politikaları, bu valsi andırıyor; "Karşı tarafa, geri çevireceği kesin belli olan önerilerde bulunmak... Sonra da uyumsuzlukla suçlayacağı bir görüntü yaratmak. Bakın görüyorsunuz ya bunlarla olmuyor işte" diyebilmek. Dervişin savaş valsi Erken seçim de gene Dervişin "Türkiye ekonomisi uzun süre siyasi belirsizliği taşıyamaz ama erken seçime dayanacak kadar güçlüdür" iddiasıyla tetiklenmişti.Savaş valsi miydi yoksa?Belki...Dervişin "solda birleşme" önerileriyle, YTPyi çalımlayarak CHPye gidişi, özünde - bence - naif ve içten olsa bile gene de ayak figürleriyle savaş valsi izlenimini veriyor.Ecevitin, Derviş için SABAHa söyleşisindeki mesajının altı çizilmeli:"Dervişin ekonomi bilgisi için bir şey söyleyemeyeceğim ama bilmiyorum dediği siyaseti çok iyi bildiği bir gerçek. Bizi bölüşü, YTPnin kuruluşu, onları da ortada bırakışı... Başından itibaren bunların CHP için bir senaryo olduğunu düşünüyorum." Aslında bu süreç Dervişin ortaya attığı "siyasi belirsizlik" söyleminin kuşku bulutlarıyla başlamıştı. Konuştukça batmak ve batmamak Türkiyede bunun örneklerinden biri Cumhurbaşkanı Sezerdir.Az fakat doğru mesajlar verir.Seçimlerin iptaline karşı "şartlar olursa TBMMyi fesih yetkimi kullanırım" söylemi, bunun son örneğidir.Bu yetkinin kullanımının pratikte fazla bir yaptırımı yok. En yakın tarih olarak seçimlerin 2003 baharına kalması demektir.Peki Türkiye ekonomisinin, iç ve özellikle dış siyaset beklentilerinin bu kadar uzun süre pamuk ipliğine bağlı yönetimlere bırakılma lüksü var mı?Bir başka ağırlıklı mesaj da siyasetin dışında kalması gereken duyarlı kesimden yüksek rakımlı tepe aracılığıyla dolaylı olarak verilmekte: "ABDnin Irak müdahalesine ayak sesleri yaklaşırken, Türkiyede siyaset süratle netleşmeli..." Acaba "seçimlerin ertelenmesi intihar olabilir" söylemi hangi irtifada ve kim tarafından dile getirildi?Sezerin sözleri ve bu mesaj hukuken "istemezük" hareketini engelleyemez... Ama kamuoyu tepkisini yükselterek bu dalgayı kırabilir. g.civaoglu@milliyet.com.tr David Stiebel "KONUŞTUKÇA BATMAMAK" için stratejik iletişim yöntemlerini anlatıyor kitabında.