Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       TÜRKİYE ve dünyada...
       Erken seçim iktidarların başvurdukları bir siyaset atağıdır.
       İlkeleri şöyledir:
       1 - "Erken seçim, iktidar için en uygun ve muhalefet için en olumsuz bir zamanda yapılmalıdır.
      
2 - Erken seçim prensip olarak iktidar çoğunluğunun baskın kararıyla olur.
       Muhalefet hazırlıksız yakalanır."
       Bu saydıklarım demokrasinin normal işlediği ülkeler için - doğal - kurallardır.
       Bir de, Üçüncü Dünya ülkelerinde erken seçim düdüklü tencerenin buhar boşaltma kapağı gibidir.
       Rejimin patlama yapmasını, bunalımları, hatta askeri müdahale olasılığını aşmak için başvurulur.
      
Seçim kararı alındığı andan itibaren, darbe ya da askeri müdahale, kuşkuları, kaygıları, - varsa - girişimleri dondurulur.

       Yukarıdaki satırlara birkaç örnek vereyim:
       İngiltere'nin Demir Lady'si Thatcher ile Turgut Özal birbirlerine "büyük zevkle nasıl ani seçim kararı aldıklarını...
       Muhalefeti nasıl hazırlıksız yakaladıklarını...
       Kendileri için en uygun ortamı nasıl da saptadıklarını ve ansızın sandık kurdurarak seçim aldıklarını" anlatmışlardı.
       Aslında...
       Gündemleri dış politika idi.
       Ama...
       İç politika da ve seçimlerde başarılı olmak liderlerin kredisidir.
       Birkaç devre üst üste iktidarda kalmak ise uluslararası siyaset skalasında önemli ve saygın yer kazandırır.
       "Baskın erken seçim, bunun en önemli silahıdır."
       Öte yandan...
       Siyaset analizlerinde, özellikle askeri darbelerden sonra hep şu sorunun cevabı araştırılır:
       "Acaba, siyasi partiler seçim kararı alsalardı...
       Birkaç ay sonra seçim sandıklarının kurulacağı ve milli iradenin ağırlık koyacağı bilinseydi, gene ihtilal olur muydu?"
      
Verilen cevap "hayır"dır.
       Sadece, siyaset analizcileri ve yorumcuların kanısı olarak değil... İhtilali yapanlar da bu cevabı vermişlerdir.

       Gelelim dün alınan "18 Nisan 1999 da Erken Seçimler kararına..."
       Yukarıda sıraladığım ilkelerden ve kurallardan hiçbirine uymayan bir durum...
       Şöyle ki:
       1 - "İktidar için en uygun ve muhalefet için en olumsuz erken seçim tarihi Nisan 1999 değildir."
       İlkbahar, iktidarlar için en kötü tarihtir.
       Kışın soğuğu, çamuru, karı...
       Yakıt giderleri, besinlerin pahalı oluşu, okul giderleri...
       Sık sık hastalıklar nedeniyle sağlık giderleri seçmeni bezdirmiştir.
       Mevsimin uzun geceleri ve kısa gündüzleri nedeniyle psikolojik bir karamsarlıkta vardır.
       Memur ve işçiye zamlar yapılalı birkaç ay olmuştur, enflasyon nedeniyle Ocak'ta yapılan zam Nisan'da erimiştir bile... İkinci zam tarihi olan Temmuz'a daha 3 ay vardır.
       Ekici ürününü henüz satamamıştır. Kırsal kesim seçmeninde de para yoktur.
       Böyle bir ortamda seçim iktidara hiç yaramaz.
       Muhalefetin ise lehinedir.
       Bu seçim kararını iktidar partilerinin getirmiş olmasının nedenini anlamak mümkün değil...

       Muhalefete gelince...
       CHP'nin de lehine olduğu söylenemez.
       FP ve DYP açısından bakılırsa...
       FP'ye her tarih bayram...
       DYP ise oylarını tırmandırmakta.
       Özellikle MHP ile seçimlere ortak girerse sürpriz yapabilir.
       Yani...
       Zamanlama açısından iktidarın hangi akla hizmet ettiğini anlayamıyoruz.
       Olsa olsa DSP biraz daha iyi durumda olduğunu görmektedir.
       CHP'yi vurmak istemektedir.
       Ayrıca...
       Baykal'ın siyaset takvimini Yılmaz protokol imzalayarak düzenlemekte olduğu görüntüsünü Ecevit bozmak istemiş olabilir.

       2 - Erken seçimin demokrasilerdeki ikinci kuralı "baskın" yapmaktır.
       İktidar Meclis çoğunluğuna dayanarak muhalefenin hiç beklemediği ve ummadığı bir anda seçim yapar.
       Daha 9 ay kala erken seçim kararı almanın "baskın" niteliği ile hiç ilgisi yok.
       Üstelik...
       Bu kararı almak için uğraşan "milletin yararı için 2000 yılına kadar iktidarda kalmalıyız" diyen Ecevit'in DSP'si...
       Aslında oylar sayıldığında katılan 500 milletvekilinin 488'i EVET oyu vermiş ama... Özellikle Anavatan, DTP ve hatta CHP seçimin hiç heveslisi değil...
       Hatta DTP bu nedenle dağılabilir dahi...
       Baykal ise, telefonda Yılmaz'a, "erken seçim kararının Meclis tatilinden sonra da alınabileceğini" söylemişti.

       3 - "Demokrasinin henüz yeni olduğu ülkelerde rejim bunalımlarının aşılması, ihtilallerinin önlenmesi için de seçime gidilir" yolundaki kurala gelince...
       Türkiye'de artık bir rejim bunalımı da yok.
       Dramatik Milli Güvenlik Kurulu toplantıları yapılmıyor.
       Ordu kışlasında Batı Çalışma Grubu'nun sesi duyulmuyor.
       Peki...
       Bütün bunlardan sonra "neden seçim?"
       Yılbaşına doğru Meclis'in yeniden bu kararı oylaması ve seçim tarihini daha geri tarihlere kaydırması kimseyi fazla şaşırtmasın.





Yazara E-Posta: G.Civaoglu@milliyet.com.tr