Bugün 22 Temmuz seçimleri için bir "arama grubu" çalışmasına katıldım.Profesör Ersin Kalaycıoğlu bilimsel anlatımını daha net anlaşılması için vulgarize etti ve "Seçmen de yalan söylüyor" dedi.Bir örnek grup saptanmış, 1991'den bu yana tüm genel ve yerel seçimlerde aynı grubun nabzı tutulmuş.Sonuç...Seçmenin ortalama yüzde 16'sı sandığa gitmeden önce başka, oy verdikten sonra başka "tercih" söylemiş.Yani... "A partisine oy vereceğim" dediği halde, seçim günü "B partisine" oy vermiş.Bu yüzde 16 ortalamayı açayım...Erkeklerin sapma oranı yüzde 12.Kadınların ise yüzde 20.O halde... Yapılan seçim öngörülerinde yüzde 16 "seçmen yalanını" ya da daha bilimsel söylemle "seçmen sapmasını" dikkate almak gerek.Kamuoyu araştırmalarını yapan kuruluşların zorlandıkları iki parametreden biri, "seçmen söylemindeki sapma" oranı.Diğeri de elbette "kararsızlar..."Kamuoyu araştırma kuruluşlarının ustalıklarını, "kararsızları dağıtmanın yanı sıra, seçmen söyleminde sapmaları isabetli okumak" da belirliyor. Sadece politikacılar mı "yalan" söyler? 1991'den bu yana her seçim döneminde yapılan araştırmaya göre "seçmen" de "yalan" söylüyor. Biz medya... Politikacılar... Analistler... İşi karıştırıyoruz.Kalaycıoğlu'na göre seçimin "oy madeninde zengin damarlar" belirli.Bir "sağ" damar var... Bir de "sol..."İlki "din" eksenli politikalara dayanıyor.Yılar içinde parti adları değişiyor ama etrafında döndükleri eksen hep aynı.2007 yılının bu tanıma uyan partisi Kalaycıoğlu'nun bilimsel anlatımından benim algıladığım kadarıyla AKP.Diğer kanatta ise CHP var.Ya merkez?Sağın türevi milliyetçilik damarı da verimli.Çift hörgüçlü deve gibi, merkez, hörgüçlerin arasındaki "çukur..."Eskiden özellikle din eksenli sağ siyasetler, merkezdeki büyük kitle partisinin içinde bir renk ya da hizipti.Din eksenli büyük partinin içinde artık merkez, bir renk ya da hizip.Oysa roller değişti.Kritik soru:Merkezde seçmen kalmadığı için mi... Yoksa merkezde güvenilir parti olmadığı için mi?Bu sorunun cevabı tartışılır.Bana göre merkez partiler güvenirliğini yitirdiği içindir ki merkezdeki seçmen öncelikle sağ, sonra da sol hörgüce savruluyor.Ne yazık ki merkezi toparlama iddiasıyla yeniden siyasete soyunanlar, aslında merkez partilerin köküne kibrit suyu ekenler... OY MADENİ DAMARLARI Tüm seçmenleri kapsayan araştırmada "Hangi partiye kesinlikle oy vermezsiniz?" sorusunun cevabında AKP ilk sırada.Ne ilginçtir ki... AKP, 22 Temmuz'da hem "en çok oyu alacak parti" olarak görülüyor, hem de "en fazla istenmeyen parti..."En fazla oyu alacak parti, çoğunluğu temsil etmeyecek.Bu da kara Avrupa'sının bazı seçim sistemleri için doğal ama çok sakıncalı.Oysa... 2 turlu bir seçim sistemi, milletvekilleri için yüzde 50'nin üzerinde oy öngörmekte.Ve sistem, iktidar partilerine bir "çıt" bile olsa çoğunluk desteğini veriyor. SAĞDA VE SOLDA ÇARPIŞANLAR Erdoğan, bu araştırmalara göre partisinin oylarından daha ileride puanlara sahip.Diğer hiçbir partide -Cem Uzan dışında- hiçbir lider, partisinin oylarından daha fazla bir "halk desteği rüzgârını" alabilmiş değil... Hatta partilerinin oy oranlarının gerisindeler. Türkiye'de hâlâ partiler değil, liderler demokrasisi gerçeği varsa, siyasi partiler bu durumu sorgulamalı.........................Not: Dâhi genlerini incelemişler, 2 ya da 3 nesil sonra bir üstün zekâ daha çıkabileceğini saptamışlar. Soyadlarının önüne kendi isimlerini koyabilecek kişilik geliştiremeyenler, Manisa, Aydın, Amasya şehzadeleri gibi köşelerinde ahkam yürütürler ve zaman zaman sadece siyasi partilere soyadları nedeniyle "konu mankeni" olurlar. Pas tutmuş beyinlerinden cevher üretmeye kalkarlar. gunericivaoglu@milliyet.com.tr Liderler lokomotifi