Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Şiddetini artırabilir. Cumhurbaşkanı Sezer'in "nisanda erken seçim yapılması, cumhurbaşkanını yeni Meclis'in seçmesi gerektiği" ve "siyasi partiler için barajın yüzde 10'un altına düşürülmesi" söylemi, siyaset atmosferine yoğun elektrik yüklemekte.Bu elektrik yüklemesinin süreceği sezilmekte.Sezer neden böyle bir konuşma yaptı?Herhalde... Boş laf etmek için değil........................İlk olasılık, 7 yıllık görev süresinin sonuna gelen bir cumhurbaşkanının kendince doğru bildiği şeyleri, henüz zaman varken dile getirmesidir. Bir beklentisi olmaksızın ulusuna, devletinin doruğundan yapabileceği son hizmeti, vicdan rahatlığıyla vermek istemesidir.Buna, cumhurbaşkanının hukukçu kimliğini de eklemek gerekir.Gerçi yazılı hukuk, ilk ve öncelikli kaynaktır.Anayasa ve yasalar gereği bu Meclis, cumhurbaşkanını seçebilir. Sonbaharda, yani, yasal 5 yıllık dönem sonunda da genel seçimler yapılır ama "kanunların ruhu" da önemlidir.Cumhurbaşkanı Sezer, seçmen sayısının sadece yüzde 25'ini temsil eden, buna karşılık, Meclis'teki oranı yüzde 60'ı aşan AKP'yi "kanunların ruhu" ilkesiyle sorguluyor olabilir."AKP'nin oylarının daha da düştüğünü" kamuoyu araştırmaları bir yana bizzat AKP Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan söyledi.Yani... AKP'nin seçmen/milletvekili oranındaki çarpıklığın daha da büyüdüğü AKP liderinin gözlemi. O halde nisan ayında cumhurbaşkanını bu Meclis'in, daha doğrusu temsil oranı daha da düşmüş AKP grubunun seçmesi olasılığını Sezer'in sakıncalı gördüğü anlaşılıyor........................İkinci olasılık, bu çok önemli siyaset gündeminde, doğrudan söz söylemeyi sakıncalı bulan duyarlı kurumların, görüşlerini Cumhurbaşkanı Sezer'e sunmuş olduklarıdır. Aynı kaygıyı paylaştığı anlaşılan Sezer tarafından dile getirilmesidir.Bir süredir Çankaya ile duyarlı kurumların, hükümetle farklı çizgilerde oldukları zaten gözlenmekte."AB'ye sürpriz öneri" karşısında tepkileri bunun son örneği...Böyle bir durum varsa, "nisanda genel seçim" görüşünün değişik ortamlarda vurgulanacağı da öngörülebilir........................AKP, Meclis çoğunluğuna dayanarak, "erken seçim kararı" almaz, kendi adayını cumhurbaşkanı seçebilir.Ama...Böylece seçilen kişi ulusun tamamını kucaklayacak "tarafsız" cumhurbaşkanı tanımına uygun olur mu?"Tarafsızlık" da bir Anayasa maddesi...Sezer'in cumhurbaşkanı seçilmesi sürecinde dönemin "gölgedeki gücü" olan Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan, hükümetin 3 ortağının yanı sıra muhalefetteki DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in de imzasını almıştı.Sezer'in seçimine, Meclis'in neredeyse tamamının ve ulusun büyük çoğunluğunun iradesi yansımıştı.Demirel'in DYP'si onu tek başına cumhurbaşkanı seçecek Meclis çoğunluğuna sahip değildi, fakat hükümet ortağı CHP'nin de oylarıyla hem Meclis'in hem de ulusun adayı olarak gösterildi ve seçildi.Merhum Özal'ın cumhurbaşkanı seçilmesi çok tepki çekmişti. Seçmen tabanı ve Meclis'te tek başına cumhurbaşkanı seçecek çoğunluğuyla ANAP, bugünkü AKP durumundaydı. Oran çarpıktı.Özal dinlemedi, seçildi.Tepkiler için "alışırlar, alışırlar" diyordu.Ama... Kendisi bile "alışamadı."Cumhurbaşkanlığının en güçsüz olduğu dönemdi denilebilir.O kadar ki... Yakınlarına göre, Özal yaşasaydı, Çankaya'yı bırakacak ve yeni bir parti kurarak aktif siyasete geçecekti..........................Son olasılık... "Cumhurbaşkanı Sezer, aktif siyaset için hazırlık yapıyor" iddiaları...Bence "hayır" . Öyle bir hayır ki, yukarıdaki bütün olasılıklarda yanılabilirim ama bu sonuncusunda değil. gunericivaoglu@milliyet.com.tr Siyaset takviminde "AB fırtınası" nispeten az hasarla atlatıldı. Şimdi de takvimde yazmayan "Sezer fırtınası" esiyor.