Bülent Ecevit'in, Baykal'a götürdüğü hükümet önerisi bağlamında, etkenlerden en belirleyici olanı - herhalde - "psikoloji."
Birincisi...
Toplum psikolojisi.
İkincisi...
Aralarındaki ilişkinin kişisel psikoloji boyutu.
Her iki konuda da yeterli hazırlığın yapıldığı, uygun ortamın sağlandığı söylenemez.
Ecevit, Baykal ile konuşmaya giderken, kamuoyunu "kuracağı azınlık hükümeti için" yüksek voltajda elektriklendirmiş değildi.
Baykal'ın üzerinde direnemeyeceği bir toplumsal baskı oluşmamıştı.
Kendini, karşı koyamayacağı, köşeye sıkışmış konumda görmüyordu.
Tersine...
Ecevit'in önerisine karşı formül dahi hazırlamıştı.
Ecevit ile kurmayları, hesaplarını "Baykal, sol bir hükümete destek vermeyelim diyemez.
Tabanına ve sol kamuoyununa karşı, bunu izah edemez" görüşüne dayandırmışlardı.
Baykal ise, "sayısı, komisyonlara bile yetmeyecek, tek başına bir DSP azınlık hükümeti yerine, birlikte ortak hükümet kuralım. Başbakan siz olun. Seçimlere ittifak halinde girelim. İsterseniz, Genel Başkan da olun" tavrıyla sol tabana - ilk yaklaşımda - ters gelmeyecek bir cevabı hazırlamıştı.
Sabah konuştuğumuzda, "Böylece, bölünmüş sağ partilere de örnek oluruz. Anavatan ve DYP de, bizi örnek alır, birleşirler. Demokrasimiz, bölünmenin yıllardır süren zaafından bir ölçüde kurtulmuş olur" diyordu.
Daha sonraki saatlerde konuştuğum Hüsamettin Özkan'a göre ise, "Bunun pratiği yoktu.
Sağ partiler karşısında bir sol cephe oluşturarak bunu desteklemezlerdi.
Üstelik...
Anavatan, desteğini bir DTP - CHP ortak hükümeti için değil, CHP'nin azınlık hükümeti için vermişti."
Eğer bir formülde uzlaşılmayacaksa, iki tarafın da böyle ve daha başka gerekçeleri de olabilir.
Ayrıca...
Daha 1970'li yıllardan başlayarak, Ecevit ile Baykal arasında örülen psikolojik duvarın bir tek tuğlası bile yerinden oynamış değil.
Oysa...
Ecevit, bir iletişim ustasıdır.
Toplumu dalga dalga kabartarak, yanında bulunduğu CHP'nin oylarını, 1977 seçimlerinde, yüzde 42'ye kadar yükseltmişti.
Gene azınlık hükümeti için, 1978'de kamuoyunu arkasına almıştı.
Sadece Ecevit değil, 1979'da dönemin Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel de kamuoyunun desteğiyle, azınlık hükümeti kurmuştu.
Üstelik...
24 Ocak gibi, Türkiye ekonomi tarihinde bir devrimi dahi gerçekleştirebilmiştir.
Çünkü...
Parlamento'da azınlıkta olmasına karşın, kamuoyunu oluşturan demokratik sivil örgütlerin çoğunluk desteği yanındaydı.
28 Şubat sürecinde, Refah - Yol hükümetinin çekilmesi ve yerine kurulan Anavatan - DSP hükümetini, CHP'nin dışarıdan desteklemesi de, gene kamuoyu çoğunluğunun rüzgarıyla ve demokratik sivil kitle örgütlerinin tavır koymalarıyla gerçekleşmişti.
Ecevit'in bu girişiminde, o heyecanlar henüz - yeterince - algılanmıyor.
Bu arada, görüşmedeki iki söyleme dikkati çekeyim:
Birincisi...
Ecevit'in, Baykal'a şu sözleri:
"İstanbul Üniversitesi'nde sağ - sol çatışması var.
Kurulmasını önerdiğimiz sol ortak hükümet, toplumdaki bu çatışmayı körükleyebilir kaygısındayım."
Yani...
DSP - CHP ortak hükümetinin önünün kapandığı izlenimini veren bir söylem.
İkincisi...
Baykal, dün Parlamento'daki diyalog grubunun yaptığı bir açıklamaya göndermede bulunuyor:
"Siyasi partilerde aktif görevi olmayan bir milletvekilinin, hükümeti kurmakla görevlendirilmesi ve o milletvekilinin gene kendisi gibi aktif görevi olmayan diğer milletvekillerinden bir hükümet kurması...
Her partiden (eksi 1) bakanlar alması.
Fakat...
Parti liderlerinden destek isterken, bakan alma güvencesi vermemesi."
Eksi 1'in tercümesi, FP hariç, grubu olan partilerden bir hükümetin oluşumudur.
Baykal, zaten bunu basın toplantısında açıkladı.
Kutan da, henüz hükümet krizinin ilk günlerinde, böyle bir iddiaları olmadığı yolunda konuşmuştu.
Ecevit, bu öneriye şöyle yanıt veriyor:
"Siz, bana hangi partiden olduğu ve adının ne olduğu bilinmeyen bir milletvekilinin hükümet kurmasını öneriyorsunuz.
Benim şahsıma bir itirazınız olmadığına göre, işte o milletvekili benim. Üstelik, Cumhurbaşkanı tarafından görevlendirilmiş bulunuyorum. Söylediğiniz gibi bir hükümet kurma önerimi nasıl karşılarsınız desem, cevabınız ne olur?"
Baykal'dan olumsuz cevap alıyor.
Sonuç...
Ecevit, cevabını bir gün sonra verecek.
Yetkili kurullarına, izleyeceği tavrı danışacak.
Baykal'dan da, bir gün sonra cevap vermesini istedi.
Evet...
Politikada 24 saat bile uzun süredir.
Ecevit'in, "FP'nin içinde bulunacağı hükümet faktörü" söylemi, 24 saatin parametresi gibi görünüyor.
Yazara E-Posta: g.civaoglu@milliyet.com.tr