Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


"Düşüncülerinizi serbestçe açıklayabilirsiniz.
Yasalar bu olanağı sağlamıştır.
Ama akıllıcası, o düşünceleri söylememektir."
Bir ülkede sadece kağıt üzerinde varolan özgürlükler için çok ince bir kara mizah.
İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali İrtemçelik, dün Milliyet'in konuğuydu.
Milliyet'te hemen hemen her hafta büyük bir sorunun yetkilisini, bakınını yazı işleri sabah toplantısında dinlemek gibi güzel bir gelenek gelişmekte.
Ama...
İrtemçelik'in insan hakları bağlamında anlattıklarını, bu kara mizahın gölgesinde değil, özgürlüklerin kullanılmasında mesafe almaya başlayışımızın bir umut işareti olarak görelim.
Özgürlüklerle aklın, birbirine yanaşma süreci mesajını algılayalım.
Öyle ya...
Bu ülkede insan hakları yasalarla güvenceye alınmıştır.
Hatta...
İnsan Haklarından Sorumlu Bakanımız da vardır.
Ama...
İlave olarak artık insan hakları için düşüncelerimizi, sorunlarımızı konuşmamayı değil, konuşmayı akıllılık sayacak aşamadayız.
Henüz ilk adımlarda olsak bile...

Bir tokadın anatomisi

Tabii...
Öylesine derin çelişkiler var ki...
Uçmamak gerek.
Bir yandan Osmanlı döneminden kalma Memurin Muhakemet Kanunu'nun değişiminin, devrim mi evrim mi yoksa uygun adım yerinde saymak mı olduğunu tartışıyoruz.
Artık hiç değilse işkence yapan memur hakkında adli takip yollarının açıldığını ve bunun bir takvime bağlandığını görerek, birşeylerin değişmekte olduğunu ummak istiyoruz.
Öte yandan...
Deprem yöresi valisinin yardım isteyen genç kızı tokatladıktan sonra hala göreve devam etmekte oluşunun burukluğunu yüreğimizde hissediyoruz.
Peki bu valinin de amiri yok mu?
Tokadı takibin takvimi yok mu?
Neyse...
Hiç değilse yasaların bu düşünceleri dile getirmeye verdiği izni kullanabiliyoruz ya.

Çıtayı yükseltmek

Türkiye, nüfusu İslam ağırlıklı ülkeler arasında tek demokrasi.
Bölgesinde İsrail ile birlikte iki demokratik ülkeden biri.
Hatta...
Kendine özgü demokrasisi olan Hindistan bir yana bırakılırsa, Pasifik Okyanusu'na kadar da bu özellik coğrafyasını genişletebiliriz.
Şimdi demokrasinin kalitesini yükseltmek sürecindeyiz.
İnsan hakları, bu sürecin en önemli dayanağı.
Dünya birinci lig ülkeleri ile ve onların oluşturduğu kurumlarla, örneğin AB ile ilişkilerimizde önümüze çıkan sorun, hep demokrasinin kalitesi ve insan hakları oluyor.
Bu ligde yer almak istiyorsak... Bu ligin kurumlarında eşit ağırlıklı statü ve sıfat kazanmak istiyorsak... Örneğin AB'ye tam üyeliğimizin gerçekleşmesi hedefimizse... Bu kalite belgesini hak edeceğiz.
Sadece onlar istiyor diye değil.
Artık bunu kendi insanlarımız da istediği için.
Çağdaş insanlık kavramları, kent varoşlarındaki tek göz gecekonduya, köy kahvelerine, kırsaldaki evlere kadar yüzlerce TV kanalından akıyor.
Bilinçaltlarına işliyor.
Adeta DNA'larımıza siniyor.
Bu millet, sesini yükseltiyor.
Önceki gün Isparta'da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel "vatandaşlık hakkınızı kullanın. Sinmeyin" çağrısında bulunuyordu.
Doğru.
Ama...
Zaten artık sinen yok.

Zaman

İrtemçelik, Dışişleri kökenli başarılı bir büyükelçiyken politikaya girdi.
"Siyasette gerçekçi olacaksınız. Beklemeyi bileceksiniz. Yeter ki içinzdeki ateş sönmesin" diyor ve "insan haklarında yasaların değişmesini, daha derin demokrasiyi (derin devleti değil!), daha geniş özgürlükleri, toplumun siyasetçiyi zorlayarak sağlayabileceğini" savunuyor.
Gerçekçilik konusundaki yaklaşımı doğrudur.
Ama...
Büyük değişimleri toplumsal baskıya endekslemek konusunda biraz daha farklı düşünmek gerekir.
Çünkü...
Siyasetçi, bugünler için politika yapar, toplumu izler, toplumla uygun adımdadır.
Büyük dönüşümleri gerçekleştiren devlet adamları ise toplumun önündedir.
Gelecek nesiller için de siyaset yapar.
Kamuoyunun oluşmasını beklemekle yetinmez.
Kamuoyunun oluşmasını ve bir genel eğilim siyaset Tsunami dalgasını yaratır.
İnsan haklarının en ileri düzeye taşınmasından, idam cezalarına kadar her duyarlı konuya bir de bu mercekten bakalım.


Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr