Sapla samanın birbirine karıştığı bir ortamda mutlak doğrular yoktur.
Bütünü oluşturan lego parçalarını ayrı ayrı değerlendirmek gerek.
Şöyle ki...
- HASAN KORKMAZCAN'IN İSTİFASI:
12 Mart 1971 Komutanlar Muhtırası verildiğinde, Parlamento'da ve hükümette kimsenin gıkı çıkmamıştı.
Süleyman Demirel hükümeti Meclis'te tek başına çoğunluğa sahip olduğu halde, bu muhtıra üzerine istifa etmişti.
Anamuhalefet partisi CHP karşı tavır koyamamıştı.
Muhtıra Meclis'te okunurken, bir tek kişi ayağa kalktı.
"Bu yazı, bu kürsüde okunamaz" diyebildi.
O şahıs, Hasan Korkmazcan'dı.
Demokrasinin yürekli sesiydi.
Korkmazcan'ın siyasetten adeta dışlanması, çok acı.
Korkmazcan, yıllarca Anavatan Grup Başkanvekilliği, Partilerarası Uyum Komisyonu Başkanlığı yapmıştı. Onun önce listede seçilecek bir yere konulmayışı, sonra da olası bir Meclis yönetimine karşı kuşku duyularak ihraç istemiyle parti disiplin kuruluna verilmesi üzücüdür.
Takiye mi?
Kutan'ın durumu.
FP Genel Başkanı Recai Kutan, partisinin seçim beyannamesini açıklıyor.
Ilımlı bir manzara çiziyor:
"TCK 312 ve diğer bazı yasalar için ısrarlı olunacağını ama seçimlerin 18 Nisan'da yapılmasından yana tavır konulacağını" söylüyor.
Hatta, bu yolda,
Erbakan'a uyarıda bulunduğu gazete manşetlerine çıkıyor.
Sonra,
Kutan'ın da bulunduğu
FP Grubu, seçimlerin ertelenmesi için oy vermek üzere karar alıyor.
Bu çelişkiler,
FP'nin imajını yaralamıştır.
Erbakan'ın uzaktan yönetiminde olduğu sezilerini vurgulamıştır.
Ama en önemlisi, parti yönetiminin takiye yapıp yapmadığı yolundaki kuşkulardır. Yani, diğer partilere
"biz seçimlerin ertelenmesinden yana değiliz" işaretini verip, onlardan bir kısmının seçim bölgelerine dağılmalarını sağladıktan sonra, ani bir
"U" dönüşüyle seçimlerin ertelenmesinden yana oy kullanmak.
Eğer böyle bir takiye varsa,
FP yönetimi, önümüzdeki dönem için güven kaygıları yaratmıştır.
Bu partiyle ciddi bir beraberlik için kolay kolay güven duyulamaz.
Ayrıca,
Kutan'ın her sözünden sonra, bir de
"acaba Erbakan'ın düşüncesi de aynı mı?" sorusunun cevabı araştırılacaktır.
Ve nihayet, o camianın ılımlı ve sağduyulu bir simgesi olan
Kutan'ı aşan bu tavır, ona karşı bir özensizliktir. Ağırlığını aşındırır.
FP için kapatma kararı bağlamında da bu manzaralar olumlu değildir.
Kutan ve sağduyulu bazı arkadaşları, son gelişmelerden hayli rahatsızlar.
Eksiler ve artılar
BAŞKANLIK KÜRSÜSÜ: TBMM toplantıya çağrıldığından bu yana, başkanlık kürsüsünde oturan herkes farklı yönetim sergilemiştir.
Başkanvekilleri, başkana karşı ve kendi aralarında, kamuoyu önünde açıkça birbirlerini suçlayan tartışmalarda bulunmuşlardır.
Başkanlık Divanı'nın saygınlığı yara almıştır.
SEÇİMİN ERTELENMESİ: Seçimin ertelenmesinde top
Anayasa Komisyonu'nda.
Uluç Gürkan'ın bu görüşünü, daha önce
Taşkent'teki söyleşimizde
Cumhurbaşkanı Demirel de benimsiyordu.
Makulun normalde aranmasıdır.
Eğer
Yasin Hatipoğlu kuvvetli bir sinir sistemine sahip olsaydı, bu konu çok farklı sonuçlanabilirdi. O zaman da, belki
Anayasa Mahkemesi'nde takılacaktı.
GÜVEN TAZELEMESİ: Ecevit hükümetini düşürmek için
276 oy gerekiyordu. Küskünler (artı)
FP'nin bu sayıyı bulması mümkün değildi. Ama
HAYIRLAR da
276'nın altında kalsa bile,
EVETLER'den fazla olsaydı,
Ecevit hükümeti dayak yemiş olurdu.
EVETLER'in daha fazla olması, hükümete güven tazelemesidir.
Türkiye'nin yönetimi ve dışarıya temsilinde bu önemlidir.
İTİBAR: TBMM, dünkü toplantısında hiç değilse, milletvekilleri dokunulmazlığı ile ilgili
Anayasa değişikliğini yapabilseydi... Bu olabilseydi, son zamanlarda yitirilen bazılarının kişisel itibarlarına karşın,
Meclis'in saygınlığına bir katkı sağlanırdı.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr