Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Geriş, Ressam Birol, Ferhan Şensoy gibi ünlülerin de mekân tuttukları Bodrum/Yalıkavaka - her anlamda - tepeden bakan dağ köyü... Rumlardan kalan taş evler dokusu - inşallah - bozulmaz.Geriş, bir güzellik daha kazanmış; "Evgenia" adlı meyhane...Köy meydanından inerken hemen sağda...Eski bir "ağıl..." Adını "İvgen"den almış. İvgen, 30 yaş sendromunda Nişantaşından kopmuş genç bir kadın. Frederic Beigbederin kopuşuna benzer bir yaşamöyküsü var. Frederic, reklamcılığı bırakıp kitap yazdı. Aşkın Ömrü 3 Yıldırı... En çok satanlar listesine girdi. İvgen de reklamcılığı bırakıp Gerişin yamacında sevgilisi Burak ile ağılı, meyhane Evgeniaya dönüştürmüş. Anlatayım... Geride kalan bayramın ilk günü Bodrum... Güneş sıcacık, deniz pırıl pırıl... Dağın yamacındaki Gerişten bakınca, lacivert Egede adalar, yüzen gümüş tepsiler gibi... Çokuluslu bir reklam ajansının portföyündeki en büyük firmanın müşteri temsilcisi... Dolarla maaş alıyor... Nişantaşında oturuyor... 100e yakın ayakkabısı, bir oda dolusu giysisi var... Fakat içi daralmakta. Kafasında Egede bir kıyı köyüne yerleşmek var.Evgeniayı birlikte kurdukları Burak ise İTÜlü. Bir firmanın İzmirde Genel Müdür Yardımcısı... Onun da aklında, âşık olabileceği bir kızla Ege kıyılarında bir köyde yaşamak var...Evrenin mimarı, onları bir partide karşılaştırıyor. Tanışıyorlar. Çarpılıyorlar. Birkaç günlük "düzeyli birliktelik (!)" yaşıyorlar...Sonra herkes kendi kentine, işine...Bir süre sonra İvgen, Buraktan "mail" alıyor: "Seninle artık Egede bir kıyı köyünde ömür boyu yaşamak istiyorum. Lütfen, lütfen, lütfen evet de..." İvgenden cevap: "Erkek adam yalvarmaz. Dayanır atıyla sevdiğinin kapısına. Basar boynuna... Atar kızı atının terkisine. Alır götürür." Nişantaşılı genç kadın, güler geçer unutur ama bir bakar Burak, bir arkadaşından aldığı otomobille İvgeni almak üzere dayanmıştır kapıya... İvgen "Dur... İstifa bile etmedim" diyedursun... Kendini otomobilde bulur.Anlatırken "Kaburgalarım zedelenmişti" diye dalga geçiyor...Evgeniada Egenin enfes mezeleri, balıkları var... Fakat benim damağımda ızgara Kayseri sucuğu ve rakı lezzeti...Küçük rakı şişesi denizi yıkayan grup rengine boyanmış... Üzerinde ay ve yıldızlar... Su şişesi üzerinde ise İvgenden bir el yazısı: "H2 O, yani bildiğiniz su." Atın terkisinde... Bodrumda kilolarıma bir diğer "altın" vuruşum da, "ŞURUP". Sahibi ve baş ahçısı da Yavuz. Köftesi, kavurması, dolması, pırasası, gömlekli pilavı, börekleri, kuru fasulyesi, balığı ve tatlılarıyla "bağımlılık" yaratıyor.Yunan Sakız Adasından getirilen sakızıyla Yavuzun "başyapıtı" sakızlı muhallebi..." Şurup gibi Yalıçiftlik yoluna sapın. 1 kilometre sonra adını Türk müziği üstadı Selahattin Pınardan alan çiftlik.Yeğeni Altın Pınar, bu çiftliğin kurucusu. İtalyanın Bodrum Fahri Konsolosu. Gözü tutarsa, geleni buyur eder, tutmazsa bilemem...Sülün, domuz, leğende alkolü alınmış rakı, ev yapımı roka likörü, grappa... Bunca damak keyfinden sonra Old Cafe/Bar... Denize karşı keyif... Adına bakmayın... Nargilenin hası orada...Ve... Bodruma tepeden bakan El Vinoda evin yapımı organik şarap, sarmısak ve sebzeyle yoğrulmuş evin ekmeği, beğendili hindi ve Bodrumun belki de en güzel havuzu etrafında küçük bir cennet... Selahattin Pınar Çiftliği Caddenin ortasında apartman gibi bir deve...İki yanında denkler, bohçalar, Milas kilimleri...Deve ağır ağır ilerlerken yanında davul, zurna şenlik...Ve de ben diyeyim 100, siz deyin 500 kadın.Ellerinde, kurdeleler bağlanmış, içi hediye dolu tepsiler.Kına gecesi alayıymış.Ne güzel bir töre...Bodrum, sonbaharda kına geceleri, düğünleri de şenlikli...İşte bayram izlenimleriyle bedroom olmayan Bodrum. g.civaoglu@milliyet.com.tr Kına gecesi