Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Erdoğan şimdi şu konularda umut ve sağduyu güvenceleri vermelidir. IMF ile ilişkilerin arızasız süreceği... ABye tam üyelik için gerekenlerin süratle yapılacağı... Kıbrısta çözüm... Yabancı sermayeye güvence." Bir rastlantı belki.Erdoğan hepsini yaptı.Ancak Kıbrıs konusunda ortalığı dalgalandırdı. Erdoğanın, Kıbrısta çözüm için Belçika modeli ve toplumlar arası görüşmeler gibi söylemleri üzerine Dışişlerinde duyarlık yarattı. Erdoğana bir sunum yapılması zorunluğu oluştu.Aldığım izlenim, anlatılanları en dikkatle izleyenin R. T. Erdoğan olduğu. Aynı şeyi bir ABDli diplomattan yeni Başkan olduğu zaman Bush için de dinlemiştim. Seçim sonuçları AKPnin tek başına iktidarını gösterirken, Türkiyeyi yıllarca en üst görevlerde temsil etmiş bir diplomat şöyle diyordu: Goblen dokumak Özenle seçilen her ilmek, goblende tamamlanacak deseni oluşturan sağlam düğümlerden biridir. Erdoğan "Belçika modeli" dedi. Belçikada Valon ve Flamanların bir arada yaşamlarını Anayasa düzenler.Yunanistanın ve Kıbrıs Rum kesiminin de istediği böyle bir ortak anayasadır.Rumlara göre 1960 Anayasası ile kurulmuş olan devlete Kuzey Kıbrıs katılmalıdır. Bu katılımla 196O Anayasası, çerçeve olarak sürmekle beraber içeriği Türkleri tatmin edecek şekilde değişir.KKTC ise madem Kuzeyde ve güneyde iki devlet var. O halde anayasa yerine "Devletler arası kuruluş anlaşması" imzalansın görüşünde. Neden?Çünkü Rumlar daha önce Anayasayı bozdular... Sonra da "Bu bizim devletimizin iç sorunudur" dediler. Eğer yeni ortak yönetim, anayasaya değil iki devlet arasında kuruluş anlaşmasına dayanırsa... O zaman gereğinde o anlaşmayı feshetmek mümkün olur. Ayrıca Belçikada Flamanlar ve Valonlarla iki devlet değil, iki kesim, iki yönetim ve bunların Brükseldeki ortak yönetimleri var. Dış politika goblen dokumak gibidir. Kullanılma tarihi dolmuş KKTC artık devlet. KKTC, görüşmeler için bir süredir "biregionale" yani bölgeler deyimini kullanıyor. Hatta... Daha ileri mesafe aldı. "Bizonale" deyimini kullanıyor artık. BM bile bu durumda artık "toplumlararası" deyimini kullanmıyor.O süreç çok zor oldu.Şimdi kazanılan mevziden, Türkiyenin yeni liderinin söylemiyle gerilere "toplumlararası" çağına dönebileceğimiz gibi heveslere kimse kapılmamalı. "Toplum" deyimine gelince... Türkiye açısından son kullanma tarihi çoktan doldu. Karma model KKTC ise Belçikadan bazı örnekler koyuyor. "Flamanların bulunduğu bölge, deniz ve balıkçılık sorunları yaşıyor. Valon bölgesinde deniz yok. Eğer AB ile denizcilik ve balıkçılık konularında bir görüşme olacaksa, Belçika merkez yönetimini temsilen toplantılara Flaman yönetimi katılıyor.Yahut...Fransızca konuşan Valon yönetimi, merkezi yönetimden bağımsız olarak Fransa ile kültür anlaşması yapabiliyor. Benzer anlaşmalar da..."Eğer bu esneklik sağlanırsa KKTC de - olursa - birleşmeden sonra Türkiye ile benzeri anlaşmalar yapabilir. KKTC öneriler demetinde Belçikadan esintiler, alıntılar yok mu? Var... Ama Kanada ve İsviçre modellerinden de var. Yani kendi içinde bir bütün oluşturan "karma"... AB Kıbrısta iki devletten de oluşsa karşısında tek devlet olsun istiyor. Vetoyu aşmak Böylece üye olduğunda Kıbrıs, adadaki Türk devleti karşı çıkarsa, Türkiye için oylamalarda veto kullanamayacak.Kanadadan da örnek... Fransızca konuşan Quebec yönetiminin Fransa ile bazı özel anlaşmaları yapabilmek yetkilerinin olması...Ayrı ayrı devletlerin bir araya gelmesi bağlamında ise İsviçre örneği bir yönüyle anılmakta. Erdoğanın iki sözcüğünü cımbızla seçerek karşısına koyulduğu sanılmasın.Sözcüklerin arkasında 40 yılın yükü var. g.civaoglu@milliyet.com.tr Beçika merkez yönetiminin AB ile bir konuda oyunu belirlemesi için hem Flaman hem Valon yönetimlerinin onayını almak zorunda. Eğer ikisinden biri karşı çıkıyorsa Balçika, AB organlarındaki oylamalarda çekimser kalıyor. KKTC bu koşulu da istiyor.