Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Yargıtay Başsavcısı Kanadoğlu, R. T. Erdoğan’ın durumu için şu örneği veriyor:
"Bir Meclis başkanı düşünün... Milletvekilliği düşmüş.
Ama o, ‘benim Meclis başkanlığım sürüyor, çünkü, başkanlığım değil, milletvekilliğim düştü’ diyor. Böyle mantık olur mu?"
Kanadoğlu’nun paraleli düşündürücü.
Ancak Anayasa Mahkemesi kararı Erdoğan’ın kurucu üyelikten istifasını öngörüyordu.
O da kurucu üyelikten istifa etmiş.
Anayasa Mahkemesi kararının gereğini böylece yerine getirmiş.
"Ne var bunda" denebilir.
Oysa... Milletvekili olmayanın, Meclis başkanı olamayacağı gibi kurucu üyeliği kalkmış bulunan Erdoğan’ın kurucu üye sıfatıyla seçildiği Genel Başkanlığı sürer mi?

AKP tüzüğünün 161. maddesi "parti üyesi olmayanların da genel başkan seçilebileceğini" öngörmekte.
Yani...
AKP tüzüğü sanki bugünler için "tedbirli" hazırlanmış.
Anayasa Mahkemesi’nin de o nedenle Başsavcı Kanadoğlu’nun, "Erdoğan kurucu üyelikten ayrıldı ama Genel Başkanlığı sürdürüyor. Böylece Anayasa Mahkemesi kararını tam olarak yerine getirmediği için, AKP’nin kapatılması ve Erdoğan’ın Genel Başkanlık sıfatına ve yetkilerine tedbir konulması" isteğini geri çevireceği düşünülebilir.
Böylece Kanadoğlu’nun deyimiyle Erdoğan hukukun arkasından dolanarak yoluna devam edebilir.

Kanadoğlu’na göre burada da "kılıf minareyi örtmüyor."
Çünkü...
Tüzüğün 161. maddesi "sadece ilk oluşumda üyelik koşulunu" aramıyor.
Yani geçici:
Parti merkez organları - ilk oluşumda - kurucu üyeler veya kurucular dışındaki kişiler arasından önce genel başkandan başlanarak seçilir..."
Kanadoğlu "Erdoğan - ilk oluşumda - kurucu üye olarak Genel Başkan seçilmiş. Kurucu üyeliği sona erdiğine göre o sıfatla seçildiği Genel Başkanlığı sürdüremez. ‘Üyelik koşulu aranmayış’ sadece - ilk oluşum - aşaması için. Şimdi artık tüzüğün 68. maddesindeki olağan koşullar uygulanır" diyor.
69. madde "Merkez organlarında görev almak için - üyelik - koşulu" öngörmekte.

Kolayı var.
Erdoğan Genel Başkanlıktan istifayı basar.
Gider AKP üyelik kaydı yaptırır.
Kurucular Kurulu da AKP tüzüğü 69. maddesi gereği onu yeniden genel başkan seçer.
Sorun kalmaz...
Gerçi, onun milletvekili olması sakıncalı görülmüş, aday olamamış ama aday listelerinin tamamında adı nal gibi harflerle Genel Başkan olarak basılmış.
Anayasa Mahkemesi kurucu üye bile olamaz hükmünü vermiş ama kurucu üyeler de dahil tüm AKP’nin genel başkanlığını sürdürür. Partisi iktidar olursa "koordinatör bakan" olarak fiili başbakanlık da yapabilir.
Ama... Kanadoğlu "olamaz. AKP’ye üyelik kaydı da yaptıramaz" diyor.
"Çünkü... Siyasi Partiler Yasası’na göre TCK 312’den mahkûm olanlar seçimlerde aday ve bir partinin kayıtlı üyesi olamazlar."

Siyasette ve kamuoyu ışıkları önünde görev yapan mesleklerde hukuka uyum önemlidir. Fakat dahası... Hukuk kadar kamu vicdanının da gözetilmesi gerekir.
Erdoğan’ın önüne art arda konulan engellerin onu abartılı boyutlarda şişirdiğini çok kez yazdım. "Kahraman yaratılıyor" dedim.
Bu kez de seçime 10 gün kala bu dava, özüyle kavranamamak ve Erdoğan’a yeni bir tertip gibi algılanmak tehlikesiyle karşı karşıya.
Buna karşılık "hukuk ve tüzük benim" zihniyeti ve de "5 günlük ishal raporu alarak mahkemeye gitmemek... Ama seçim meydanlarını dolaşmak" hukuk ilkelerine bağlılık röntgeni.
Kanadoğlu’nun davasına gelince...
Hukukun boşlukları bağırsak bozuklukları için mi?