Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


"Bir Zen ustasına yolun nerede olduğunu sorarsanız, size;
'ileride akıp giden nehrin sesini duyuyor musun? İşte yol orada!' cevabını verir."
Süleyman Demirel
de, siyaseti en puslu ortamlarda "nehirler denizlere akar, denizler nehirlere değil" söylemiyle açıklamıştır.
Peki 5 ay sonra yapılacak Cumhurbaşkanı seçiminde nehir ne tarafa akıyor?
Deniz nerede?

Harita

Geçen dönemden kalan bütün TBMM soruşturma komisyonlarının feshedilmiş olması, raporlarının "yok" sayılması, siyaset haritasını birden değiştirdi.
Mesut Yılmaz, Yaşar Topçu, Mehmet Ağar, Tansu Çiller vs. için 12 Meclis soruşturma komisyonu yeniden kurulacak.
Yeni komisyonların Cumhurbaşkanı seçimlerine kadar sonuç vermeme olasılığı, nehrin akış yönünü ya da denizin yerini saptamayı güçleştiriyor.
Çünkü...
Demirel'in bir kez daha seçilmesi için Anayasa değişikliği yapılamazsa bile, soruşturma komisyonları ve Yüce Divan olasılığı, Cumhurbaşkanı seçilmeye en yakın aday olarak görülen Yılmaz'ın gene de yolunu tıkayacak handikaptır.
Şimdi, Meclis kararı ile bu çalışmalar bir başka bahara kaldı.
Yılmaz eğer Cumhurbaşkanlığa adaylığını koyarsa, karşısında soruşturma komisyonları ve Yüce Divan'a sevk gibi kuşku engelleri artık büyük olasılıkla bulunmayacak.
Hatta...
Onun daha önce yaptığı "Yüce Divan'ı ben kendim istiyorum" yolundaki açıklama da geçerliğini yitirir.

Usulünce

Soruşturma komisyonlarının buharlaştığı siyaset fiziğini yansıtalım...
Geçen yıl kurulan komisyonların sarece 3'ü raporlarını tamamlamıştı.
Ancak oylama yapılmamıştı.
Komisyonlar ve çalışmaları kadük olmamış, bu döneme sarkmıştı.
Fakat...
Millet Meclisi oylamalarında komisyonun hazır bulunması esastır.
TBMM Başkanlığı'nın yorumuna göre, son seçimlerde komisyon üyelerinin çoğunluğu sandıktan çıkamadıkları için raporlar oylanırken, komisyon iradesi, Genel Kurul'da tam olarak yansıyamayacaktır.
O halde...
Raporlar baştan yazılmalı, komisyonların tümü de yeniden seçilmelidir.
Bu yorum ve öneri, Meclis'te kabul edilmiştir.
3 hafta içinde partiler adaylarını saptayacaklardır.
Sonra, üyelerin seçimleri ve örgütlenmeleri, komisyonların ikişer ay uzatma istemleriyle, çalışmalarının zamana yayılması kaçınılmazdır.
İlkbaharda yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yetişmesi çok zor.

864 rakımlı tepe

Şimdi, yeniden nehrin akış yönüne ya da denizin yerini saptama çabalarına dönelim...
Liderlerin söylemleri ile duyarlı çevrelerin nabzı, Demirel'in adaylığında kesişiyor.
Ayrıca...
Kamuoyunda da, Demirel'in yeniden seçileceği ortak bir kanı.
Fakat...
Demirel'i ikinci kez seçtirecek Anayasa değişikliği kolay değil.
Liderler işaret verseler de, bunu bir grup kararı haline getiremez, oyları grup disiplinine endeksleyemezler.
Çünkü Anayasa buna engel.
Oylamalar "gizli" yapılacağı için liderler gruplarını denetleyemezler.
Bu durumda Anayasa değişikliği gerçekleşmezse, zaten Cumhurbaşkanı seçiminden bir ay önce adayların gösterilmesi gerektiği için kartlar açılmış olacaktır.
Eğer Yılmaz aday olursa, aynı partiden Yıldırım Akbulut'un adaylığını koymaması, parti hiyerarşisi gereğidir.
Diğer adaylara bakıyoruz.
Bahçeli, henüz çok yeni.
Bülent Ecevit'in yüksek eğitimi yok.
Meclis dışından değerli isimlere, Parlamento'dan geçit bulmak zor.
Seçime gitmemek için milletvekilleri, 4. ve son turda oylarını, kerhen de olsa Yılmaz'a vermezler mi?
Bir başka yaklaşım...
DSP'lilerden "eğer Anayasa değiştirilecekse, yüksek eğitim koşulunu kaldıralım, Ecevit'i Cumhurbaşkanı seçelim" söylemleri de başladı.
Yoksa...
Bu nedenlerle bile Demirel'in yeniden seçilme olasılığı artmaz mı?



Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr