Bugün
TBMM'de
Anayasa değişiklikleri için oylama,
Süleyman Demirel için ikinci referandum.
Siyaseten
"olmak ya da olmamak." Önce birincisi...
Yıl 1987.Yaz sonunda
Atatürk için yaptırılmış olan
Florya Köşkü'nün deniz üstündeki iskelesinde, devrin
Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile bir söyleşi yapıyoruz.
Evren öfkeli.
Yanardağ gibi püskürüyor:
"Devlet bakanı bir genç var. Mesut Yılmaz...Rize'de, şurada, burada 'biz, Süleyman Demirel'in ve diğerlerinin siyaset yasaklarını kaldırmak istiyoruz ama Evren karşı çıkıyor'
diyormuş.
Kızdım.
Durumu hukukçulara incelettim.
Demirel'in ve diğerlerinin siyasi haklarının iadelerini referanduma götürebilirmişiz.
Karar verdim...
Madem onlara siyaset yasağını halk koydu, yasağı halk kaldırsın.
Referanduma gidelim."
Tarafsız kalacağım
Evren'e sormuştum:
"Bunu yazabilir miyim?"Cevabı
"Bir şartla yazabilirsiniz... Eğer referandumu savunacaksanız..."Demokrasinin yanında olup da bu öneriyi savunmamak mümkün müydü?
Fakat benim de bir şartım vardı.
"Eğer siz tarafsız kalacaksanız, savunurum.Çünkü sizin farklı bir ağırlığınız var."
Gerçekten...
Kenan Evren, ağırlığını hangi kefeye koysa, orayı kazandırmak gibi bir popülaritesi vardı.
Evren "söz veriyorum, kampanya boyunca tarafsız kalacağım. Hiç konuşmayacağım." O gün arifeydi.
Bayram sabahı, genel yönetmeni olduğum gazetenin manşeti
Evren'in
"referandum" çağrısına ayrılmıştı. Ben ise
Ege'de bayram tatilindeydim.
Demirel beni bulmuştu.
Ahizeden bağırtısı kulak zarımdaydı.
"General ne yapmak istiyor?Beni ihtilalle boğmak istediği yetmiyor mu?
Referanduma neden gidilsin?
Eğer bu adalet cinayetinin kefaletini ödemek istiyorlarsa, işte Meclis Ankara'da.
Anayasa değişikliğini Meclis'te yapsınlar."
Oyuna getirildiğinden kuşkuluydu.
Büyük voltajlı tepki patlaması yapıyordu.
Yoksa
Evren ve
Özal, kendisine karşı birlikte bir siyasi komplo mu kurmuşlardı?
Ona böyle bir oyun izlenimi almadığımı, tam tersine
Yılmaz'ın söylemleri nedeniyle
Evren'in
ANAP'a kızgın olduğunu anlatmaya çalışmıştım.
Gerçekten referandum kampanyası boyunca
Evren hiç konuşmadı.
Sözünü tuttu.
Demirel, referandumla yerin yedi kat dibine gömülü çelik tabutu yararak, siyaseten yeniden doğdu.
Meclis'in nabzı
Bugün
TBMM'de yapılacak oylama, gene referandum niteliğindedir.
Demirel, bir kez daha doğacak ya da tarihe gömülecektir.
Ve bu kez kaderi artık süngünün ucunda değildir.
Bu kez siyaset hayatına değilse bile,
Çankaya yaşamına nokta koyması olasılığı
TBMM'ye aittir.
"Tamam" değil,
"devam" diyecek olan da
Meclis.Üstelik...
Siyasi yaşamının kritik dönemlerinde takıldığı ve düşürüldüğü duyarlı çevreler de, bu kez onun yanında.
Artı...
Koşullar...Milliyet, TBMM'de dün nabız tuttu.
5 + 5'in geçme olasılığı için ibre, biraz daha
Demirel'den yana gibi görünüyor.
Tek
Ne ilginçtir ki,
tek adamın siyaseten yasaklanması için bir madde konulan
Anayasa, şimdi aynı tek adamın devletin doruğunda kalabilmesini sağlamak için gene değiştirilmek isteniyor.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr