Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Çankırı'da uzaktan kumandalı patlama, bir işarettir.
Bölücü şiddet eylemleri, kırsaldan kentlere sıçrama yapmakta.
PKK, kırsalda alan kaybediyor.
Tutunamıyor.
Bir kanadıyla kentlere sarkacak.
Varlığını sürdürdüğünü, böyle macera nitelikli nokta eylemlerle kanıtlamaya çalışacak.
Gerçi...
Çankırı'daki patlamayı TİKKO üstlenmiş bulunuyor, ama çok şey değiştirmez.
Terörün yeni yol haritası ve trafik akışı hakkında bir ön göstergedir.
Çünkü...
PKK, başını yitirdikten sonra genel değerlendirmelere göre bir kavşak önündedir.
İki yoldan akacaktır.
Birincisi, yöredeki bazı ülkeler tarafından kullanılarak kırsalda bir şeyler yapmaya devam etmek...
İkincisi ise yukarıda değindiğim gibi kendi kimliğiyle kentlerde ses getirici eylemlere yönelmek.


Dehşet dengesi

Yıllar önce bölücü örgütün başı Abdullah Öcalan'dan buna benzer bir teori dinlemiştim.
"Kendinden menkul" diye düşünerek, üzerinde durmamış ama gene de yazıma birkaç satırla yansıtmıştım.
Şöyle bir iddiası vardı:
"Kırsalda üzerime çok gelinirse, köşeye çok sıkışırsam kentte eyleme geçerim.
Büyük ve kalabalık meydanlarda, dinamit yüklü kamyonları patlatırım.
Kitle halinde ölümler olur.
Siyasi iktidarlar sıkışır.
Ben, kırsalda siyasi iktidarları çok zorlayacak kadar eyleme girmiyorum.
Kırsalda da üzerime beni yok edecek kadar gidilmemesi ve bir dehşet dengesinin sürdürülmesi gerekir."
Kelimesi kelimesine aynı değil.
Ama...
Genel mesaj buydu.
Şimdi...
Hem Apo'nun kendisi devre dışı oldu.
Hem PKK, kırsalda yok edilmekte.
Dehşet dengesi iddiasına dayalı teorinin hayata geçirilmesi gibi bir çılgınlık beklenebilir.
Fakat...
Türkiye, bu konuda hazırlıksız değil.
Daha hastalık gerçekleşmeden insanoğlunu denetime alan "önleyici hekimlik" gibi, terörü, daha eyleme dönüşmeden önleyen, etkin istihbarata dayalı "önleyici güvenlik" devrede.
Ayrıca...
Bu tür eylemler, PKK'nın büsbütün kredi kaybına neden olacaktır.
Çağımızda kan dökenlere, barbarlığa sempatiyle bakılmıyor.

Köylü Stalin

Terör konularında çalışmaları olan Prof. Doğu Ergil'e göre, Abdullah Öcalan bir "Köylü Stalin".
Onun gibi kan dökücü, örgütçü, kurnaz ve gaddar.
Fakat...
Kürt kökenli yurttaşlarımızın arayış ve istek çıtasının hayli altında kalan bir düzeyde.
Ergil'in görüşü şöyle:
"Aydınca çözümler üretmek gerekirken, ilkel köy dayatmalarını benimsedi.
Bu işi götüremedi.
Kırsal alanın kaybını, kentte terörle başarısızlık aşaması izleyecek.
Son aşamada, kravatlıların demokratik formülleri gündeme gelecek.
Ankara'nın işi, o zaman daha zor olabilir."
Elbette, bunlar teoridir.
Kişisel öngörülerdir.
Ancak...
"Köylü Stalin" benzetmesi, hiç de yanlış değil.
Tehlikeli olan şey "onun kafa yapısını taşıyan başka köylü Stalin'lerin yönetimde olmaları"dır.

Şiddet teknolojisi

PKK, ilk dağa çıktığında 2 - 3 kişilik gruplar halindeydi.
Bazen, 3 kişi tek silahı paylaşırlardı.
Zaman geldi...
Helikopterlerimize stinger füzesi ile saldırma teknolojisine sahip oldular.
Çankırı'da uzaktan kumandalı araç patlatılması, bana, İtalya'da Savcı Falcone'nin aracını havaya uçuran bir ton dinamit patlamasını hatırlattı.
Onun yerine gelen Savcı Borsalino ise 100 kilo dinamit dolu bir valiz ile havaya uçurulmuştur.
Albin Tofler ve Heidi Tofler, kitaplarında yakın geleceğin terör silahları olarak daha sofistike yöntemleri anlatırlar.
Örneğin...
Özel bir yapışkan kimyasal maddeyi pistlere sürerek uçakların havalanmasının önlenmesi...
Bir kentin bilgisayar sistemlerinin kilitlenmesi...
Burada belirtmek istemediğim bazı kirli ve kimyasal imha yöntemleri...
Elbette...
Güvenlik güçleri, etkin istihbaratla bunları büyük ölçüde önleyebilir.
Zaten...
Şimdiden, medyaya yansımayan pek çok terör girişimi, daha eyleme dönüşmeden haber alınıyor ve etkisiz hale getiriliyor.
Fakat...
Asıl büyük mücadele, toplumun şiddete karşı oluşudur.
Şiddet kullananları lanetlemesidir.
Bakınız Abdullah Öcalan'ın yakalanması, Ecevit'in puanlarını neredeyse yüzde 50 katladı.
Bunca Kürt kökenli yurttaşımız var.
Ama...
Apo'nun yakalanışını onlar da çoğunlukla siyaseten ödüllendiriyor.

Güncel

Bunun dışında, canlı bomba eylemleri ilk başta bir çaresizlik çığlığı sanılarak ilgi çekiyorsa da, zaman içinde etkinliğini yitiriyor.
Güvenlik güçlerinin elindeki hassas günler takvimine göre, örneğin; 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, 12 Mart Gazi olaylarının yıldönümü, 21 Mart Nevruz Bayramı, 1 Mayıs gibi tarihler için özel önlemler alınıyor.
Hassas noktalar tutuluyor.
İstihbarat etkinlikleri yoğunlaştırılıyor.
Fakat...
Bunlar hep güncel ve gerekli önlemler.
Asıl olan genel çizgiyi yakalayabilmek.
Çankırı'da hayatını kaybedenlere rahmet, ulusumuza ve yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifa diliyoruz.




Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr