Bugün AKP'nin Meclis'teki milletvekili sayısı bu çıtanın altında; 354... Başkan Arınç oy kullanamadığı için 353.Oysa, AKP'nin görüşü "toplanma sayısının 184, karar sayısının ise 138 olduğu" yolunda. Rektörlerin "oybirliği" ile "toplanma sayısı için 367" uyarısı, kafalarındaki kurguyu bozdu.Türkiye'deki bütün rektörlerin tek ses halinde "Anayasa uyarısında bulunmalarının" ağırlığı vardır. Eğer AKP, Meclis'i, cumhurbaşkanı oylaması için 367'nin altında sayıyla açarsa, daha sonucu beklemeden CHP Anayasa Mahkemesi'ne girebilir. Aynı girişimi bu koşullarda cumhurbaşkanı seçilmesi halinde de yapabilir. Gözler askerdeyken, vuruşu, YÖK yaptı. Cumhurbaşkanı seçimi için Meclis "toplanma sayısının 367 olması gerektiğini" açıkladı. Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Necmi Yüzbaşıoğlu dün sabah CNN Türk'te Yiğit Bulut'a özetle şöyle diyordu."Anayasa'nın 96. maddesine göre kanun görüşmelerinde -Anayasa'ca ve başkaca hüküm yoksa- toplanma için 184, karar için 138 yeter sayılardır. Maddede yer alan -başkaca hüküm yoksa- kaydı önemlidir. Çünkü cumhurbaşkanı seçimi için Anayasa'nın 102. maddesi özel hüküm koyar. O maddede, 'Cumhurbaşkanı seçimi için ilk turda 367 oy gerektiği' öngörülüyor. O halde toplanma için de en az yeter sayı 367 olmalı. Aksi halde, cumhurbaşkanı seçmek için 367 oy gerekirken Meclis nasıl 184 mevcutla toplanır? Böyle çarpık mantık ve böyle yorum olmaz." Anayasa aritmetiği Buna rağmen 367'nin altında sayıyla toplanıp cumhurbaşkanı seçilirse ne olur?Rektörlere ve Dekan Yüzbaşıoğlu'na göre bu seçimi Anayasa Mahkemesi'nin iptal etmesi gerekir. Çünkü, hukuk hiyerarşisinde, özel hüküm, genel hükmün önündedir. Anayasa Mahkemesi, AKP'nin Erdoğan ya da onun göstereceği bir adayın cumhurbaşkanlığını iptal ederse, Türkiye'nin derhal seçime gitmesi gerekiyor.Seçime kadar da cumhurbaşkanlığına vekâlet edecek şahıs, sanılanın tersine, Meclis Başkanı Arınç değildir. Anayasa'ya göre eski cumhurbaşkanı göreve devam eder. Yüce yargıda biter Elbette... Rektörler bir yüce yargı organı değil. Karar veremez. Sadece ağırlıklı bir uyarı yapmıştır. AKP bunu dinlemeyebilir. Bildiğini okuyabilir.Ama sonucu, hem AKP hem de Türkiye için risktir. Uzun sürecek bir belirsizlik dönemi, Türkiye'de ekonomiyi de temelinden sarsabilir.Bu durumda...Ortada iki yol kalıyor. Birinci yol, sağduyunun işaret ettiği, "Cumhurbaşkanının büyük uzlaşmayla seçilmesidir." O zaman CHP de TBMM salonuna gelir. İkincisi ise, oy kullanabilir 353 milletvekiline sahip AKP'nin salona 15 milletvekili daha sokmak çabasını göstermesidir. Anavatan'dan ve bağımsızlardan, hatta DYP'den bu sayıyı derlemesi de çok uzak olasılık değil. SON SÖZ Güneş gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni'ydim. Satışımız 500 binin üzerindeydi.O sıralarda Dinç Bilgin, sevdiğim arkadaşlarım Güngör Mengi ve Rahmi Turan ile birlikte Sabah gazetesini çıkardı.Ancak... İlk gün ne yazık ki epeyce gazete satılmamış, tezgâhta kalmıştı.Güneş'teki bazı arkadaşlarım "Müjde!" diye odama daldılar."Sabah tezgâhlarda kaldı. Bu gazete tutmaz" gibi kara kehanette bulundular.Onlara şöyle dediğimi hatırlıyorum."Orada çalışan meslektaşlarımız, arkadaşlarımız var. Bilgin ailesi de 3 kuşak gazeteci. Onlar için iyi dileklerde bulunmamız gerek.Ayrıca... Sabah, hepimiz için yeni bir kapı. Tutarsa, hiç belli olmaz aramızdan kimileri orada çalışır."Bu sözlerin üzerinden kısa bir süre geçti. Bir baktım Güneş'ten ayrılmışım. Zafer Mutlu'nun Genel Yönetmenliği devraldığı Sabah'ta yazıyorum.10 yılı aşkın süre orada yazdım.Hepsiyle dostluğum sürüyor.Demek istediğim o ki... Sabah'ta ya da başka gazetelerde sahipler değişir, yönetimler değişir ama hepsinin yaşamını sürdürmelerini, öncelikle oralardaki meslektaşlarım için yürekten isterim.Sonra da gene meslektaşlarıma yukarıdaki satırlarda anlattığım anıyı bir de kendileri için düşünmelerini öneririm.Aynı şey, bugün Sabah'ta çalışan arkadaşlar için de geçerlidir.Meslek büyüklerimiz bize "Babıâli bir büyük konaktır. O odadan çıkarsın, bir başka odaya girersin" derlerdi. gunericivaoglu@milliyet.com.tr SABAH GAZETESİ