kızıl toprak çamur idim Döndüm karıştımAlt oldum, üst oldum, yalpa vurdumKarnım şiştiBoynum inceldi destoldum (testi oldum)Fırına girdim alevlere konuldumBir küs oldum bir barıştımHar vuruldum harman savruldumHa gittim ha durdumHem bulandım hem duruldumBir gün de kendi yolumda kırıldım......Yukarıdaki dizeler "testinin öyküsü..."*Su testisi, su yolunda kırılır.Testi oluşu, uzun yolculuktur.Ama...Yazgısı bellidir.Bir gün kendi yolunda kırılacaktır........Alaattin Çakıcının Avusturyada yakalanışı da, bu dizelerdeki "değişmez yazgıyı" yansıtmakta.Bir gün gelecek, kendi yolunda kırılacaktı.Belki bir hesaplaşmada...Belki adalet kayasına çarpmakla.İkincisi oldu.Daha önce, Fransanın Akdeniz sahillerinde yakalanmıştı. İdam cezası olan Türkiyeye, "idam cezası kapsamındaki suçlamalarla yargılanmamak" koşuluyla iade edilmişti.Yeni TCKda idamın kalkması bağlamında, geride kalmış ve görülmemiş tüm suçlamalarla da hakim önüne çıkarılacak. Kil idim, Konu, sadece Alaattin Çakıcının ceza alması için kişiye odaklı değil.Ceza felsefesinin ekseni "kişisel" ama çapı "sosyaldir."Ceza, toplumda, "caydırıcılık" etkisi için de gereklidir.Türkiyenin tümüyle, "Kurtlar Vadisi"ne dönüşmemesi için, "yapanın yanında kalmadığı," böyle örneklerle tekrar tekrar vurgulanmalıdır.Özellikle vadinin "simge" haline gelmiş isimlerinin bilekleri bükülmelidir.Toplum ve özellikle yetişmekte olan genç kuşaklar, devletin gücünü, "adaletin şaşmazlık yasasını" görmelidirler ki heveslenmesinler.Abdullah Öcalan, paketlenip İmralıya tıkılmasaydı, PKK böyle mi kalırdı?Alaattin Çakıcının yakalanması da "Kurtlar Vadisi"nin sadece TV dizisi olduğunu kanıtlayabilir.Kendilerine onu model alan taklit baba özentileri, onlara destek veren bürokratlar, siyasetçiler meydanın çok da boş olmadığını bu ve böyle örneklerle anlamalılar.10 yıldır el sürülemeyen, dokunulmazlık zırhı kalktıktan sonra bu kez de dosyası yok edildiği için hakim karşısına çıkarılamayan eski milletvekili Mustafa Bayram da ders olmalı. İçeri alınması, aynı yolun yolcularına, bir alarmdır.Son "Yüce Divan kararları" - elbette yargı yerine geçiyor ve suçlamada bulunuyor değilim - siyaset boyutunda - çifte standart olsa bile - bir mesaj.Ancak, simge isimlerle ve perakende adaletle yetinmenin "caydırıcılık etkisi" sınırlıdır.Aynı süreçte, "suçun oluşmasını önleyecek sistem" oluşturulmalı."Adalet reformu, Siyasal Etik Yasası, dokunulmazlıkların sadece siyasi söylemlerle kısıtlanması, iç güvenlik kurumlarının yeniden yapılanması, eğitim vs..."Kısacası...Sivrisinekleri avlamanın ötesinde, öncelikle bataklık kurutulmalı........*Kitab - ı Duvduvani, s. 57 - Y. Hakan Erdem - Kanat Kitap / Pusula Yayıncılık, Mayıs 2004. g.civaoglu@milliyet.com.tr Caydırmak