Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İsmail Cem'in cenaze töreni için Teşvikiye Camii yolunda Sibel İpekçi ve oğluyla karşılaştım. Eşi Abdi İpekçi ve İsmail Cem kardeş çocuklarıdır. Sibel'le konuştuğumuz karakol köşesinin birkaç yüz metre aşağısında o rezil cinayet işlenmişti.Sibel İpekçi'nin bakışlarında "Neler oluyor bize?" gibi hüzün yüklü soruyu algıladım.Abdi Bey'e de Teşvikiye Camii'nde veda etmiştik.3-4 gün sonra yurtdışında bir kahvede karşılaşmıştık.Oğluyla beraberdi.Nikâh yüzüğü, derileri kemiğine yapışmış parmağında bilezik gibi görünüyordu.Belki 15 yıl yaşlanmıştı.Ve gene işte bitap bir Sibel İpekçi...........................Ayrılırken Sibel İpekçi'nin elindeki "tek" gazeteye gözüm ilişti."MİLLİYET'e devam ediyorsun" dedim."Başka türlüsü olabilir mi?" cevabını verdi. Önce Sibel İpekçi'yi ve oğlunu gördüm... Sonra Elçin Cem ve kızı İpek Cem Taha'yı... İki dost kaybı ve arkadaşlarım olan iki acılı aile... Ne güzel günler paylaştıktan sonra bu karşılaşmalar daha da ağır. Teşvikiye Camii'nin avlusu, cadde, Cem için oluşan insan seliyle dalgalanıyordu.Her siyasi görüşten, her partiden, her gazeteden bir harmandı bu.Cem'in aydın ve nazik kimliği, bu tabloyu yaratmıştı.Eşi Elçin ve kızı İpek Cem Taha perişandılar.Elçin ve Cem ömür boyu -nereyse- hiç ayrılmadılar.Güneş'te beraber çalışırken, Cem'in birkaç kez yurtdışına gitmesi gerekmişti.Kardeşinden öte yakın arkadaşı Ercan Arıklı bana, "Güneri n'apıyorsunuz?.. Cem Elçin'den bu kadar çok ayrılmaz" demiş ve takılmıştı:"Aileyi dağıtacak mısın?"Böylesine güzel ve tutkulu bir beraberlikleri vardı.Sevgili Elçin için yaşam bundan sonra çok zor olacak.Tesellisi ise, eşi Cem'in etrafındaki bu harikulade sevgi denizi... Elçin'le hiç ayrı kalamazlardı Davos'u Türkiye'ye ve Türkiye'yi de Davos'a tanıtan, merhum Turgut Özal'dır.Hepimizin ilk Davos yolculukları onunla birlikte olmuştur.O Davos toplantılarından birinde, kanımızı tutuşturan bir gazetecilik işareti aldık.Ertesi sabah kahvaltıda Türkiye Başbakanı Turgut Özal ile Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu buluşacaktı.Haber güya gizliydi.Fakat... Neredeyse bütün gazetecilerin kulağına kar suyu kaçmıştı.Sabah erkenden kahvaltının yapılacağı yere gittik.Kimsecikler yok.Sonraki saatlerde de ne gelen var, ne giden...Papandreu son anda kıvırmıştı.Ardından Yunanistan televizyonunda bir açıklaması yayınlandı:Papandreu "Türkiye Başbakanı'yla değil kahvaltı yapmak, bir kahve bile içmem" demişti.Özal hiç bozulmadı.O akşam Papandreu'nun kaldığı otelde peynir ve şarap partisi vardı.Özal hiç habersiz bizleri de arkasına takıp bu partiye baskın yaptı.Papandreu çaresizdi.Partinin sahibi olarak Özal'la meşgul oldu. Sohbet etti.Televizyonlar, fotoğrafçılar bu görüntüleri dünyaya yaydılar.Özal böylece hem kahvaltıya gelmeyerek barış istemeyen bir Papandreu, hem de Papandreu'nun partisine giderek diyalog kurmayı amaçlayan Türkiye Başbakanı görüntüsünü verdi."2-0 galibim" diyordu yakınlarına...Peki bunun Özal'a bir faturası oldu mu?Evet... Şarap ve peynir partisinde eline tutuşturulan tabaktan peynir atıştırırken, diğer eline de verilen kırmızı Yunan şarabını taşıyor, Papandreu'yla kadeh tokuşturuyordu.Gerçi kadehi sadece dudaklarına değdiriyor ve içmiyordu ama gel de bunu anlat.O zaman Özal'la bir kahve bile içmem diyen Papandreu'nun oğlu Yorgo Papandreu, aradan yıllar geçtikten sonra Yunanistan Dışişleri Bakanı olarak meslektaşı İsmail Cem'le değerli bir dostluk kurdu.Birlikte rakı/uzo içtiler, sirtaki yaptılar.Dün de Teşvikiye Camii'ndeydi.Cem'e veda için gelmişti. DAVOS'U ANMAK Başta Teşvikiye Camii olmak üzere, cenazelerde başörtülü sayısı giderek azalmakta.Oysa eskiden "marka" ipek eşarplar, güneş gözlükleri genel görüntüydü.Teşvikiye Camii avlusundaki cemaati, Yunanistan eski Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu da izliyordu.Sanıyorum... Bu "başörtüsü" saptamasını o da yapmıştır. gunericivaoglu@milliyet.com.tr BAŞÖRTÜSÜZ