Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Milliyet "TIR’ında turödan son notlar... Siyaset, Derviş’in hamle dizisiyle etkilenmekte. Toplumun önüne, önce "AKP’nin olası iktidarına karşı CHP’de bütünleşmek" seçeneği koydu.
Altını çize çize tekrarladı. Baykal’a karşı olanlar, hatta, merkez partilerin CHP’ye hiç oy vermemiş seçmenleri bile bu seçeneğin manyetik alanına hareketlenmiş.
Kimileri kerhen, kimileri panik, kimileri umutla ve heyecanla...
Bazıları da yürekleri İsmail Cem’de kalarak.
Ancak...
Hâlâ çok büyük bir "kararsızlar" kesimi var. Cem ve Yılmaz eğilimlerini sezdim.
Bununla beraber "ya YTP ve ANAP baraja takılırlarsa" kaygısındalar. O nedenle "büyük sayılar yasası" gereğince Derviş - CHP manyetik alanı onlar için de çekici elektrik yansıtıyor.

Derviş’in ikinci hamlesi topluma "Ya biz... Ya kriz" mesajını vermek oldu.
4 Kasım’da sandıktan CHP’nin yüksek oranda oy alarak tek başına iktidar ya da olası koalisyonun büyük partisi olarak çıkmasını "istikrar" adına istiyor.
Ya bu olmazsa?
O zaman "kriz" alarmını veriyor.
Derviş’e göre güven veren, siyasi programı uygulayabilecek güçte istikrarlı bir hükümet oluşmalı.
Yani "Ya biz... Ya kriz!"
Önce "AKP sopası..." Sonra "kriz sopası..."
Daha ilkbaharda başlattığı "siyasette belirsizliğin aşılması" ve "erken seçim ekonomiyi sarsmaz" söylemleri ilk hamlelerdi.
Ardından DSP’nin ikiye bölünmesi ve CHP’nin en büyük sol parti kimliğini "böylece" kazanması da yoksa bir Derviş hamle klasiği miydi?
Derviş, "Ben siyaseti bilmiyorum" diyor.
Sıraladığım art arda hamleler ve aldığı sonuçlar... Hükümetteyken yediği üç bakan siyaset bilmemek miydi?
Bundan sonraki hamleleri için "Derviş’i izlemeye devam edin."
Dünya Bankası’ndan bir uzman arkadaşı Derviş için şöyle diyordu:
"Siyaset bilmeyen kişi Dünya Bankası gibi 100 küsur milletin kulis çatışmaları arasında tepeye çıkabilir miydi? Görev yaptığı 42 ülkenin iç politikalarını Dünya Bankası ve ABD politikalarıyla uzlaştırma deneyimlerinden süzülmüştür, bunun için uygun modeller üretmiştir."

Şu ortamda siyasete ileride tekerleri pistten kesip uçabilecek "model uçak projesi" sadece Derviş sunabiliyor.
"- Kendi içinde tutarlı ve ekonomik programı ciddiyetle uygulayabilecek istikrarlı bir hükümet.
- Böylece faizlerin düşmesi, ekonominin iç borçlarını döndürebilmesi, sürdürülebilir bir ekonomi.
- Sağlanacak güvenle ve AB politikalarıyla üretime dönük dış yatırım çekmek.
- Dört yıl sonra fert başına milli gelirin 5 - 6 bin doları bulması.
- Bu model için ekonomi bağlantılı bütün bakanlıkların kendisinde birleşmesi.
- Ekonomik büyüme ile birlikte sosyal politikalar."
Bu söylem, neredeyse "gökteki ayı bile vaat eden" abartılı sözlerle politikadan çok daha fazla ilgi görüyor.

Yeni bir söylemi ve yeni bir modeli yok. Ama... AKP de yükselişte. AKP "tepki oylarının" büyük adresi.
Sistem partilerine kızanlar "Şu AKP’ye oy vereyim de akılları başlarına gelsin" diyecek kadar öfkeliler.
Reyting diliyle toplumun C ve D kesimdeki tepki oyları AKP’ye gidiyor.
Bu oylar içinde muhafazakâr ve geleneksel çekirdek sadece yüzde 5 dolaylarında.
Diğer tepki oyları?
Abdullah Öcalan’ın idamı, Kürtçe eğitim ve yayın eksenlerindeki tartışmalar o alandaki tepki oylarını MHP’ye yöneltmiş.
Kırsaldaki tarıma dayalı nüfusun tepki oylarından bir bölümü de DYP’de. Ama çok azı.
AKP, DYP’den de oy alıyor.
Gençler bu seçimde belirleyici olacak. "Eski yüzlerden" sıkılmışlar. Yeni ve genç lider istiyorlar.
Derviş ve Tayyip Erdoğan iki ayrı gençlik kesimi için çekiciliği olan isimler.
Kadın oyları, genç oyları ile paralel.
Ve son gözlem...
Halk seçimlerin ertelenmesini kesinlikle istemiyor.