Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Geç gelen adalet, adalet değildir. Ya geç bile gelmezse?..Marmara depremi sorumluları için açılmış dava dosyaları, çoğunluğu zaman aşımına girdi ya da cezaları ertelendi.Adalet için, yukarıdaki söylemin gölgesini vicdanlara düşüren bir acı durumdur bu.Anayasa'da Türkiye'nin sosyal adalete dayalı demokrat, laik hukuk devleti olduğu vurgulanır.Anayasa'nın "değiştirilemez" maddesidir.Ama... Marmara depremi gibi bir doğa felaketinin birinci derecede sorumluları aramızda ellerini, kollarını sallayarak dolaşacaklarsa... Özgürlüklerini kısıtlayacak bir ceza almayacaklarsa, hırsları uğruna malzeme çalarak kaçak kat çıkarak neden oldukları zararı tazmin etmeyeceklerse... Burada hukuk devletinden söz edilmesi zor... Bir Anayasa fantezisi gibi görülmez mi?Kamu vicdanı ağır yaralar almıştır. Yargıtay'a ulaşan dosyaların zaman aşımına girmemesi için haftalardır aralıksız çalışan 9. Ceza Dairesi Başkanı Hasan Gerçeker de bunu söylüyor. Üzgün.Zaman aşımının rüzgârıyla toz olanlar, aynı melunluğu yeniden yapacaklardır. Adalette tek yol devrim... Kuzey Irak'ta "çuval geçirmenin" rövanşını Kurmay Albay Aziz Ergen aldı... Maço buzdağları da eriyor. İşte 3 cumartesi yazısı... Bir hukukçu olarak yargıya ve yargı erkinin mensuplarına saygılıyım. Her meslekte olabilecek birkaç "yanlış adamın" dışında yargı erkinin tüm mensuplarının nasıl da zor koşullarda, feragatle ve dürüstçe görev yaptıklarını biliyorum.Zaten "sorun" da bu.Mütevazı gelirlerinin yanı sıra çalıma mekânları da temsil ettikleri yüce misyonu yansıtmıyor.Çoğu işyerleriyle ev arasında otobüse ya da dolmuşa biniyorlar.Mafyaya, katile, hırsıza ceza kestiren ve kesen savcılar ve hâkimler günlük yaşamlarında korunmuyorlar. Onların altyapısını oluşturan memurlar da son derece zor koşullarda çalışıyorlar.Ve... Bütün bunların ötesinde savcıların ve hâkimlerin masalarına yığılan milyonlarca dosya arasında adalet dağıtmaları için bir günün 24 değil, 72 değil, belki, 96 saat olması gerek.Çoğu, hafta sonları dosyaları evlerine götürüyor, saatlerce çalışıyorlar.Ama... Onların da bir dayanma limitleri var.Türkiye'de "reform"dan öte, tüm boyutlarıyla "devrim" yapılması gereken kurumlar arasında yargı erki ilk sıradadır. Terazinin değeri Cüneyt Özdemir'in perşembe akşamı yayımlanan 5N 1K programına çakıldım kaldım.Ekranda bir emekli albay.Kuzey Irak dağlarında mevzilenen birliklerimizden birinin komutanıyken yaşadıklarını anlatıyor. "Kurtlar Vadisi" gibi hayal değil.Jandarma Kurmay Albay Aziz Ergen, dağdaki mevziine baskın yapmaya kalkan, tırnağına kadar silahlı Albay Martin Rollinson ve beraberindeki peşmergeleri nasıl zararsız hale getirdiğini, başka silahların da olması ihtimaline karşı, Martin'i -güvenlik kuralları gereği- soydurtarak arattığını, acı soğukta titremeye başlayınca ona Mehmetçiğin battaniyesini verdiğini anlatıyor.Rollinson'un silahını da, şarjörünü boşaltıp iade etmiş.Bütün bunları uluslararası hukuk ve savaş hukuku kurallarından milim ayrılmadan kurmay kültürü ve zekâsıyla yaptığı anlaşılıyor.Albay Rollinson'un başına çuval geçmemiş ama çuval geçmişten beter olduklarını belirtmeliyim.Ergen, bu olayı, "Kirli Ellerin İttifakı" adlı kitabında anlattığını da açıkladı.Bu bir şoven yazı değil ama, ulusların ve kurumların kendilerine güveninin bazen simgesel kanıtları gerekiyor. ÇUVALIN RÖVANŞI 14 Şubat Sevgililer Günü nispeten durgun giden piyasaya "doping" yaptı.Sevgililer, eşler birbirlerine hediyeler aldılar, çiçek verdiler.Ama ucuz, ama pahalı...Fakat... Daha yararlı olanı, kadın-erkek ilişkileri kültürüne olan katkısıdır.Özellikle kadına bir hediye ya da çiçeği "erkekliğe çizgi" gibi gören "maço" kültür mevzi kaybediyor.Giderek daha çok sayıda erkeğin, kadına mütevazı da olsa, bir hediyeyle yaklaşması ve güzel sözler söylemesiyle oluşan ısınma, maço buzdağlarını da eritiyor. gunericivaoglu@milliyet.com.tr MAÇO BUZDAĞLARI