Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

SİYASETTE, gösteriye her girişinde müşteri toplayan oyunlar vardır.
Örneğin... "Taksim'e cami..."
Daha önce açılan perdeleri anımsatayım.
Yıl 1980... Başbakan Süleyman Demirel yönetiminde AP Azınlık Hükümeti iktidardadır. Bakanlar Kurulu'nun tamamanın imzasıyla - "Taksim'e Cami" yapılması için - kararname çıkarılır. Çünkü Türkiye seçime gitmektedir. 12 Eylül oldu. O başka...
Yani...



İlk perdeyi açan bugünün Cumhurbaşkanı ve 1980'in Başbakan'ı Süleyman Demirel'dir.
ÖZAL, 1987 seçimleri öncesinde Taksim'e cami yapılmasını istemektedir. Anavatan'ın böylece İstanbul'u fethedeceği inancındaydı.
Dalan partinin laik - liberal kesimine yaslanan Dalan, Özal'ın bu önerisine karşı çıktı... Proje gerçekleşmedi.
Şimdi, RP de bu eski oyuna perde açıyor.
Son haftalarda tarikat / siyaset / seks ve ticaret skandallarıyla oy kaybeden Refah'a yeniden birkaç puan kazandırmaya çalışıyor.
Cami yapımı için cihad açmış görüntüsü veriyor.
OYSA, ortada cihad açacak karşı güçler yok ki... İktidar ortağı DYP "Bu konuda yetki belediyeye aittir" deyip, "Ne şiş yansın ne kebap" politikası izliyor.
Yani...
Cami yapımına karşı çıkmak gibi netameli bir konuda tavır koyamıyor.
Topu böylece belediyeye atınca, başta ordu ve medya olmak üzere laik ve Anayasal kurumlara karşı da kendisine mevzi kazanıyor.
Peki... Anavatan farklı mı?
"Taksim'e cami" konusunda Anavatan'dan da tık yok.
Nihayet...
Kamuoyu önünde açıktan açığa "Hayır" dese, Demirel'in önüne RP'liler, kendisinin Başbakan olduğu 1980 yılındaki Bakanlar Kurulu kararnamesini koyacaklar.
Demirel'in de tavrı olamaz.
PEKİ, bu durumda belediye yetkisi kapsamında olan "Taksim'e cami" projesi RP tarafından hiç engelsiz uygulamaya konabilecek mi?
İşin püf noktası buradadır.
Belediyeye ait olmayan bazı bürokrasi aşamaları ile projenin - gizli ve derinden - engellenmesi söz konusudur.
Çünkü, genç partilerde - tık - yok...
Ama Erbakan "Ordu da bizimle beraber. Atatürk hayatta olsa O da bizimle olurdu" deyip, aklına her geleni RP'ye destekçi diye saysa bile medya, silahlı kuvvetler dahil Anayasal Kurumlar, Taksim'e cami polemiklerine karşılar.
Türkiye'nin iyi saatte olsunlarına (!) ve laisizme çok duyarlı kurumlarına hükümetin DYP kanadından ve yüksek rakımlı tepelerden "projenin bürokraside engelleneceği" güvencesi verilmiştir.
"Sadece Anıtlar Kurumu dahi projeyi birkaç yıl uzatabilir.Daha başka bürokrasi engelleri var." denilmiştir.
Kimse işin esasında... estetiğinde değil.
BİR diğer yeni olmayan oyun, Türban'dır.
Türkiye'nin 61 üniversitenin sadece 2 sinde, Türban yasağı var. O da bazı fakültelerinde...
Yasağı koyan dekan ve yüksekokul yönetimleri ile yeni bir kararname çıkarmadan bu iş halledilebilir.
Sonunda olacağı budur.
Ancak...
Belirteyim ki; üniversite uygulaması, devlet dairelerine de Türban yasağını kaldırma kapısını aralayamaz.
Devletin vatandaş karşısında tarafsızlığı esastır. Türbanlı bir hakim, türbanlı bir polis, türbanlı bir savcı, türbanlı bir vali ya da kaymakam vs. devleti temsil eden memurların tarafsız olmadığı izlenimini daha ilk andan verebilirler.
Devlet hizmetlerinin bazılarında özellikle üniforma ya da cübbe (hakim ve savcılarda) kullanılmasının nedeni tarafsızlık ilkesidir.
Ayrıca Kıyafet inkılabı, Atatürk devrimlerinin temellerinden biridir. Bunu değiştirmeye kalkanların ellerini yakar.

HAVAYOLU ile karayolu arasında hac için maliyet farkı sadece 100 dolardır.
Yani... "Fakir fukaraya hac olanağı açıyoruz" sözü gerçekçi değil.
Öte yandan bu yılki hac kontenjanımız beklenen olası genişlemeyle birlikte 65 bin kişidir. Daha şimdiden hacı olmak için 78 bin başvuru var.
Suudi Arabistan kabul etmeyince, fakir fukara onbinler, hangi kontenjanla karayolundan hacca gidebilecekler?
Mümkün değil.
Üstelik...
Suriye de "Karayolu ile giden hacılarınıza PKK nedeniyle güvenlik sağlayamam" diyor.
MİT ve Emniyet de bu doğrultuda raporlar veriyor.
İşte... Güncel 3 sorunda gerçekler...
Ancak bunlara eklenen dördüncüsü artık bardağa düşen son damlaları gibidir.
Sincan'daki köktendinci gösteri... Gazetecilerin dövülmesi... Ve soruşturma açan savcının görevden alınması.
RP tavanda siyaset gösterisine yöneliyor... Taban da çığrından çıkıyor.