Bugün Çağın anayasa hukuku eğilimini yansıtıyor.Yani... Uzun ve ayrıntılı anayasalar çağımızın ihtiyacı.Daha önce de yazmıştım.ABD Anayasası sadece 27 madde.İngiltere'nin yazılı anayasası yok.Ancak... ABD federal bir devlet. Bu yapısı parlamentoda çoğunluğun mutlak irade ipoteğini engelleyebiliyor.Ayrıca... Medya, sivil toplum örgütleri de güçlü.İngiltere ise dünyanın en köklü demokrasi kültürüne sahip ülke...Buna karşılık... "Kısa Anayasalı" başkanlık sistemleri, Güney Amerika devletlerinde hiç tutmadı.Kara Avrupa'sı ülkeleri de ayrıntılı ve uzun anayasalarla yönetiliyor.Zaten AB üyeleri Avrupa Anayasa'sını, böyle uzun bir hukuk metni olarak düzenledi.Uzun anayasalar, çağın en önemli değeri olan "insan hak ve özgürlüklerini" korumak için gerekli.Hiç değilse duvarımdaki "avukat ruhsatı" kadar hukukçu sayılabilecek ben, biraz hukuk nosyonuna sahip herkesin, bir dizi nedenin yanı sıra "insan hak ve özgürlüklerini" korumak için de ayrıntılı ve uzun anayasayı savunması gerektiğini düşünüyorum."Kısa-genel-çerçeve" anayasalar, özellikle demokrasi kökleri derin olmayan ülkelerde tehlikelidir.Parlamento çoğunluğu ipoteğine ve seçilmiş krallar sistemine açıktır.Türkiye'deki son 1 yıldaki uygulamalarda hangi kurumların demokrasi ölçütlerinde olmadığını içine alan dar süreli parantezlerle uzun soluklu ve belki de yüzyılı düzenleyecek anayasa metinleri için sonuç çıkarmak çok yanlıştır.Kurumlardaki karar alıcılar, kurumların başındakiler, hükümetler değişir. Değişmemesi gereken her dönem için geçerli ihtiyaçları kucaklayan anayasalardır.Elbette kendi içinde bütün oluşturacak bir "sivil anayasa" olmalı bu.Bilmem, sivil anayasa girişimi içinde olduğunu yazısından öğrendiğim Murat Belge için yeterince açık mı?..Ve bir de soru:Başbakan Erdoğan, bu kadar "kısa-genel-çerçeve" anayasa meraklısıysa, çatısı altına girmeyi hedeflediği uzun Avrupa Anayasası için ne düşünüyor? 2004 yılında hazırlanan Avrupa Anayasası, 448 madde, 36 protokol, 2 ek ve 48 deklarasyondan oluşuyor. Hiç de kısa sayılmayacak bir anayasadır bu. Tuğçe Güder, dünyanın en iyi modeli yarışmasında birincilik tacını takmıştı.14 günlükken evlat edinilmiş.Rengi nedeniyle ailesinin "Sudanlı" olabileceğini söylüyor.Öz ana ve babası gibi algıladığı aile tarafından iyi yetiştirilmiş.Eğitimini tamamladıktan sonra, bir yandan modellik ve dizi oyunculuğu yapıyor, öte yandan haftanın 3-4 günü Çocuk Esirgeme Kurumu'nda kimsesiz çocuklarla beraber oluyor.Onlara bazen bağlama çalıp türkü de söylüyor.Gözleri pırıl pırıl sevecen bakan gerçek bir melek o.Şimdi de Etiler'de yeni açılan LOBBY RESTAURANT'ın ortağı.Bu restorandan sağlanacak gelirin bir bölümü kimsesiz çocuklar için Çocuk Esirgeme Kurumu'na verilecek.Restorana gittim.İlginç bir müşteri profili var.Mankenler, sanatçılar, ünlüler orada...Etiler'deki işyerlerinden de gelen çok.Özellikle işadamlarının tercih nedeni; LOBBY'nin "devekuşu" eti çeşitleri...Devekuşu etinin kolesterol oranı dana, hindi ve tavuk etlerinden çok daha düşük. Yağ oranı ise neredeyse sıfır.Protein, omega 3 ve 6 değerleri yüksek. Lezzeti ise sığır ve süt danası eti gibi.Diğer ortak Uğur Karas, Türkiye'nin en büyük devekuşu çiftliğine sahip.Kendi etlerini sunuyorlar.Ayrıca... Ayakkabı, çanta ve kemer yapımında kullanılan devekuşu derilerini de ihraç ediyorlar.Son bir bilgi... Türkiye'de devekuşu yenir mi demeyin. Devekuşunun ilk yurdu Anadolu'ymuş.Bu iyilik perisi kıza ve aynı idealleri paylaştığı ortağına başarı diliyorum. gunericivaoglu@milliyet.com.tr DEVEKUŞU BONFİLE YEDİNİZ Mİ?