İlk kez "vekâleten başbakan..."Gerçekten olası bir AKP iktidarında Recep Tayyip Erdoğan asil... Onun göstereceği vekili ise başbakan. Yani, iktidarın iplerini elinde tutacak olan asil yasaklı, ama onu temsil eden vekili yasaksız.Gerçek kişiler böyle, ya parti?AKP seçimle tek başına iktidar veya hükümetin büyük ortağı olabilir.Yani parti yasaksız, seçimle iktidar, ama o partinin başkanı ise seçilme yasaklı.Garip bir demokrasi.Ama sorun sadece demokrasi mi?Dahası, bu manzarada Türkiyenin fenersiz yakalanmakta.Türkiye, büyük olasılıkla vekaleten başbakan dönemine dört yanında kıvılcımlar uçuşurken giriyor.Şöyle ki... Türkiye siyaset tarihinde bir "ilk"e daha imza atacak. Evet... Dört yangın 2- Kıbrısın Kopenhag Zirvesinde 2003ten itibaren geçerli olmak üzere ABye tam üyeliğinin açıklanması.3- ABDnin aralık ayının ikinci yarısında Saddamı devirmek üzere büyük olasılıkla Irakı vurması.4- ABDnin Iraka saldırısıyla oluşacak toz dumanlı ortamı fırsat bilerek Kuzey Irakta zaten bütün unsurları tamamlanmış, sadece adı konulmamış olan Kuzey Irak Kürt devletinin bir oldu bittiyle açıklanma olasılığı.Bunlara Iraka silahlı müdahale nedeniyle petrol fiyatlarının artışından başlayarak Türkiyenin turizm ve ihracat gelirlerinin tırpan yemesine kadar bir dizi olumsuzluğu daha ekleyiniz.Nolamaz! 1- Aralıkta ABye tam üyelik müzakereleri için kararı beklenen Kopenhag Zirvesi. Mum alevi Haftanın başında AB için Türkiye platformundaydım. Dikdörtgen şeklindeki masalar diziliminde 200ü aşkın sivil toplum örgütü temsilcisi idik.Hepsi de "Türkiyenin ABye tam üye olmasının gereğine yürekten inanmış."Ama umutları mum alevi gibi titrekti.Dışişlerinde de AB için umut coşkusu yok. Yangın çıkması olasılığı en yakın olanın üzerine birkaç satır... İşte uzun yol 1987de Turgut Özalın Brükselde tam üyelik için başvuru yapışına da tanık olan gazeteciler arasındaydım.Özal, "Bu bir ince uzun yoldur. Hedefe varmak için çok zorlu bir yolculuk yapacağız. Üzüleceğiz, belki zaman zaman onurumuzun kırılacağını da hissedeceğiz. Ama vazgeçmemek gerek. Türkiyenin çıkışı ABye tam üyeliktir" diyordu. Dün de Milliyeti ziyaret eden Mesut Yılmaz da "20 yıllık siyasetten sonra şu sonuca vardım. Türkiyenin tek çıkış yolu AB üyeliğidir" diyordu.Türkiyenin NATOya girişi sanki çok mu kolay oldu?Koreye asker göndermek ve şehitler vermek pahasına üyelik daha az acılı mıydı? Oysa yılmamak gerek. 2002 olmadı 2003 verelim Ondan aldığım izlenim pek umut verici değil.Uyum yasaları artılar sağlamış... Ama uygulamalar bekleniyor.İnsan hakları çerçevesinde işkenceler... Özgürlük çerçevesinde, hapisteki - bir kısmının gazeteciliği örgüt yayın organlarında yazmak olsa bile - gazeteciler, ruhban okullarının kapalı oluşu bir dizi eksi.Ayrıca Kopenhag ölçütlerinde yer almasa da Kıbrısta durum da ABnin kaygıyla gözlediği bir sorun... Kıbrısın tam üyeliği taraflar arasında anlaşma olmadan açıklandığında kopacak kıyametin AB de farkında. Ara formüller aranıyor.Ama asıl ağırlıklı olasılık şu...Kopenhag Zirvesinde, Yunanistan dönem başkanlığının yani 2003ün "Türkiye ile görüşme tarihinin belirlenmesi için karar miladı olarak" öngörülmesi. Görüşme tarihinin 2004 olacağının Türkiye tarafından bilinmesi... Türkiyeyi keser mi?Kararı verecek olan sadece üç büyüklerin, yani Fransa, İngiltere ve Almanyanın başbakanları...Onlarla Türkiye adına hangi başbakan ya da adayı konuşacak?"Vekaleten başbakanla" olur mu?Yılmazın bugün Milliyette yer alan çağrısı anlamlı. g.civaoglu@milliyet.com.tr Türkiye Platformu çıkışı AB - Türkiye İşbirliği Derneği yemeğinde masa komşum ilginç bir isimdi; AB Dönem Başkanı Danimarkanın Ankara Büyükelçisi Christian Hoppe...