TAHA Akyol’un Hürriyet’teki yazısında “video demokrasisi” tanımlanıyordu.
“Derinliği olmayan ve duygu yüklü bilgiyle, tutkuları ve öfkeleri kabartan, çözme yeteneğinin ötesinde sorunları -ısıtan- ve imajlarla besleyen video demokrasisi...”
TV yayıncılığı da bir bakıma böyledir.
Fazla derine gitmeden akıp giden görüntü kareleri reytingi hormonlar.
Taha Akyol yazısının bütününde bu durumu güzel açmış ve “video demokrasisi” deyiminin kullanıldığı “Anayasa Mühendisliği” adlı kitaba gönderme yapmış.
Giovanni Sortori’nin yazdığı ve Prof. Ergun Özbudun’un Türkçeye kazandırdığı bu kitap ne yazık ki kitapçılarda yok.
Belki sahaflarda bulunabilir.
Ben işimi şansa bırakmadım Akyol’daki nüshanın fotokopisini yaptırdım.
Bu hafta sonu altını çize çize okurum.
Bazı kitap tutkunluğunu fetişizme vardıran dostlar “kitapta satır altı çizmeye kıyamadıklarını, kendilerini bir canlının derisini çizer gibi hissettiklerini” söyler.
Satır altı çizilmeden ön ve arka kapak içlerine sayfa numarası ile birlikte notlar yazılmadan kitabın hakkının tam verilmediğini düşünüyorum.
Daha önsözünden ve önsözün ilk satırlarından çizmeye başladım.
Aşağıda sunuyorum.
NEDEN MÜHENDİSLİK
GİOVANNİ Sartori “Anayasa Mühendisliği” deyimini neden kullandığını şöyle açıklıyor:
‘Bentham, bir zamanlar, gerçeğin iki büyük “motör”ünün “ceza” ve “ödül” olduğunu söylemişti.
Kuşkusuz, “mühendislik (engineering)”, motör (engine) kelimesinin bir türevidir.
Benzetmeyle etimolojiyi bir araya getirerek, kitaba başlık olarak “Anayasa Mühendisliği”nde karar kıldım; bu başlık, bir defa, Anayasaların motörlere benzer (biraz benzer) olduklarını, yani “işlemeleri” ve bir tür “çıktıları” olması gereken mekanizmalar oluşturduklarını, ikincisi de Bentham’ın motörlerini yani cezaları ve ödülleri kullanmadıkları takdirde, anayasaların tasarlandıkları gibi işlemelerinin muhtemel olmadığını akla getirmektedir.
Gerçekten anayasaların, özendiricilere dayanan yapılar olarak düşünülmesi ve inşa edilmesi gerektiğini savundum.
BAŞKANLIK SİSTEMİ
SARTORİ’nin “Anayasa Mühendisliği” kitabında ilginç bir söylem daha var; “yatak arkadaşlığı...”
Bakın ne yazmış...
Demokratik siyasal sistemler genellikle başkanlıkçı ve parlamenter sistemler olarak bölünürler(...) elbette başkanlık sitemleri ve parlamenter sistemler birbirlerini karşılıklı olarak dışlayacak biçimde tanımlanabilir.
Elbette bir başkanlık sistemi parlamenter değildir.
Ve bir parlamenter sistem de başkanlık sistemi değildir.
Ancak, gerçek dünyadaki örneklerin bu iki sınıfa dağıtımı, ortaya imkânsız “yatak arkadaşları” çıkarır.
Sartori bu “umutsuz çift” görüntüsünün nedenini tanımlama yetersizliğiyle izah edilir.
Tanım yetersizliği, o tanıma göre sistem kurumlarının yapılanmasının da çarpık ve çürük olmasına uzanıyor.
Sartori’ye göre parlamentoyu görsel malzeme haline getiren Güney Amerika türü başkanlık sistemi modellerinde devlet kararnamelerle (yasa gücünde kararnameler mi?) yönetiliyor.
Sartori ABD türü başkanlık sistemini yanlış yapılanmalı diğer başkanlık adı altındaki yönetimlerden ayrı tutuyor.
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025