Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Pereat mundus fiat justitia (dünya yıkılsa da adalet yerine gelsin.) Bu söylemin ışığında, Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, Türkiye için "jüri sistemi" önerisini tartışalım...
Yıllardır yargıda görev yapan ve bu kurumun en üst noktalarına tırmanmış bulunan Selçuk'un elbette görüşleri ağırlıklıdır.
Ancak...
Jüri ile Türkiye'ye adalet mi gelir?

Jürinin kökü

Mahkemelerde jüri uygulaması, İngiltere'de başlamıştır.
Hakim yok...
Yasa yok.
Yoksul halkı soylular ya da onların adamları yargılayacak.
Halk karşı çıkıyor:
"Halktan bir sanığı, halktan olanlar yargılamalı..."
İşte o nedenle halkın içinden kişiler seçiliyor.
Yargılamayı onlar yapıyor.
Sonraları yargı kurumlaşınca da bu gelenek sürüyor.
Üzerinde güneş batmayan imparatorluk İngiltere'nin sömürgelerine de yayılıyor.
Jüri sistemine dayalı anglo - Amerikan hukuk sistemi oluşuyor.
"Suçlu" ya da "suçlu değil" kararını jüri veriyor.
Ama...
Cezayı ve uygulamayı tayin yetkisi hakimin.

Kamu vicdanı

İlke olarak kötü bir sistem değil.
Çünkü...
Salt hukuk kurallarıyla bağlı olan hakimin kararları, zaman zaman kanuna uygun olsa da, hukuka ve kamu vicdanına ters olabiliyor.
Nice hırsız, uğursuz, katil, çeteci, vurguncu kanunun boşluklarından dalarak, cezadan kurtuluyorlar.
Oysa...
Onlar kamu vicdanında mahkumdurlar.
Hatta...
Onların tahliyelerine ve beraatlerine kamu vicdanı isyan eder.
"Adalet bu mu?" tepkileri kulaklarımızda.
Oysa...
Kamu vicdanının yansıması olabilecek jüri üyelerinin kararı, kanuna değil, samimi inanca göre olur.
Elbette ideali budur.

Jüri skandalları

Ne var ki "ideal" ile "gerçek" her zaman örtüşmez.
Jüri üyelerinin seçiminde özellikle ABD'de oyunlar dönmektedir.
Jüri üyelerinin zayıf noktaları, geçmişlerindeki karanlık noktalar, düşkünlükleri, tutkuları özel "jüri şirketleri" tarafından saptanmaktadır.
Bu bilgilerin ışığında jüri üyeleri satın alınmakta, tehdit edilmektedir.
Jüri üyeleri önceden oluşturularak, kararlar güvenceye alınmaktadır.
Ayrıca jüri üyeleri, birkaç gün süren dava boyunca bir otele kapatılıp dünyadan soyutlanmaktadır.
Türkiye'yi düşünün!..
Sokaklarda gazetecilerin, profesörlerin vurulduğu bir ülkede, sıradan jüri üyesini nasıl ve kim koruyacak?
Tehdidin, satın almanın daniskası bu ülkede değil mi?
Hapishanedeki mahkumları mahkemeye götürecek aracın yakıt parası için kağuşlardaki babalardan borç alan bir adalet yapılanmasında jüri üyelerini günlerce bir otelde barındırmak, yedirmek, içirmek olanak sorunudur.
Mahkemelere hakim bulamazken, jüri üyeleri nasıl bulunacak?
Mahkemeler 3 - 5 yıl sürerken, bu jüri üyeleri dış etkilerden, tehditten, menfaat önerilerinden nasıl soyutlanacak?
Aslında...
Fransa ve İtalya dahi farklı yöntemlerle jüri sistemine doğru açılış yapmıştır.
Türkiye de jüri sistemi için hiç değilse tartışma düzeyinde düşünmelidir.
Ama bu saydığım sakıncaları aşacak bir yargı reformu, gündemin öncelikli maddesidir.
Daha fazla adalet ararken, adaleti en büyük jüri olan toplum vicdanında aşındırmayalım.


Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr