"Recep Tayyip Erdoğan'ın siyaset yasağı sürüyor mu?... Yoksa son Erteleme Yasası'yla birlikte yasaksız hale mi geldi?"
Edindiğim bireysel izlenimler, yasağın kalkmış olduğu yolunda.
Şöyle bir hukuk mantığı var:
"Recep Tayyip Erdoğan, hapis kararından sonra yurtdışına kaçsaydı... Ve Erteleme Yasası'ndan sonra dönseydi...
Ne olacaktı?
'Buyrun hapise' mi denecekti?
Hayır...
O halde şimdiki durum da budur.
Erteleme Yasası'yla birlikte Erdoğan'ın siyaset yasağı kalkmıştır.
Ayrıca... Cezanın esası ertelenmişse, onun eki ya da uzantısı olan siyaset yasağının sürmesi düşünülemez."
Peki, Erdoğan için tereddütler ve kaygılar da kalktı mı?
O konuda "evet" cevabını almış değilim.
Bununla beraber... O kaygıları beyinlerinde taşıyanlar da "hukuk şahsa göre olmaz. Hukuk hepimize lazım" görüşündeler.
Anayasa Mahkemesi'nin kararı ne olur, öngörülemez...
Genel kanı; Konunun birkaç haftayı alacağıydı.
Hatta "adli tatil sonrasına sarkması" olasılığından da sözediliyordu.
Ancak... Mahkemenin gündeminde Hasan Celal Güzel için Başsavcılık başvurusu var.
Hasan Celal Güzel, Yeniden Doğuş Partisi'nden kaydını sildirmedi.
Başsavcı'nın Anayasa Mahkemesi'ne başvurusu, önümüzdeki birkaç gün içinde karara bağlanacak.
Siyaset yasağı bağlamında, onun dosyasıyla Recep Tayyip'in dosyası aynı.
Anayasa Mahkemesi kararı, eğer "Güzel'in yasağının ertelendiği" yolunda olursa... Hukuk diliyle bir "emsal" oluşacak ve herhalde Recep Tayyip Erdoğan'ın durumunu da aydınlatacak.
Recep Tayyip sorunu, ateşteki kestanelere el sürülmeden böylece cevaplanmış olacak.
Önümüzdeki günlerde Recep Tayyip'in yasaklı durumunun kalktığı kesinleşirse, yenilikçiler hareketi hüllesiz, emanetçisiz, tam gaz ilerler.
Gerçi... Aynı karardan Erbakan da yararlanmış olur.
Ama... Onun bir başka mahkumiyet nedeniyle önünde 1,5 yıllık yasaklı süre daha var.
Anlaşılan... Gelenekçiler, gene emanetçiyle yola çıkmak zorunda kalacaklar.
1987 seçimleri, benzer bir örnek ortaya koymuştu.
Bir tarafta sosyal demokrat hareketin lideri durumunda olan Ecevit ve onun DSP'si...
Öte yanda... Eski CHP'nin bütün ağır toplarının yer aldığı bir kadro hareketi olan SHP...
SHP, oy patlaması yaptı.
Ecevit'in DSP'si ise, yüzde 10 barajını bile aşamamıştı.
Üstelik... O seçimde Ecevit, şahsen partisinin başındaydı...
Erbakan ise "siyasi yasaklı" olacak... Bu büyük handikaptır.
Ama... Madalyonun diğer yüzü için tarihten bir başka örnek daha...
"90'lı yaşlarında siyaset yasaklı Celal Bayar'ın desteklediği DP, Adalet Partisi'nden kopanların hareketiydi... Genç Demirel'in AP'sini 1973 seçimlerinde duman etmişti."
Bayar gibi Erbakan'ın da "yasaklı" hali bile o camiada ağırlıklıdır.
Gene de... Terazi, yenilikçilere doğru ağır basıyor.
Buna karşılık... Anayasa Mahkemesi'nden ters bir karar çıkarsa, dengeleri bir kez daha gözden geçirerek yorum yapmak gerekir.
Bir de elle tutulmaz, gözle görülmez, iddia edilir, hissedilir bir "derin devlet" kavramı için parantez açmak gerekir.
Acaba orada tavır ne olacak?
Kimilerine göre; Hareketin ikiye bölünmesi ve her ikisinin de yüzde 10 barajının altında kalmaları, laisizm yolunda mesafeler alması için Türkiye'ye 4 yıl kazandıracaktır.
Kimilerine göre ise gerçek öyle değil.
"Bir bakarsınız onlardan biri sürpriz yapmış. Oyları kanatlanmış."
İktidar partileri, "Telekom'a 2 üye" gibi sığ sularda itişip kakışırken, derin sularda böyle hazırlıklar var.