Geride kalan hafta sonu İstanbul’daki Kemal Derviş ile Bodrum’daki Mehmet Ali Bayar arasında bir telefon konuşması... Pazartesi (dün) 16.15 uçağında Ankara’ya yan yana uçmak için sözleştiler.
Konu: "Derviş’in oluşturmak istediği sosyal - liberal partiler bloku için öngördüğü formül."
Ankara’ya inene kadar en az 1 saat baş başa konuşmak, akılcı buluşma.
Daha önce de aynı şeyi yapmışlar.
Böylece ziyaretlerin şatafatlı manzaraları çizilmiyor. Gazetecilerin "anlaştınız mı" soruları ile sıkışmıyorlar.
Tavuskuşları gibi kabararak, TV kameralarıyla liderlik ihtişamını gözlere sunan programlı vitrin görüşmelerden çok farklı.
Sade, fakat, çok daha etkin bir yöntem.
Derviş’in mıknatıs gibi çektiği ve taşımakta olduğu oylar yüzde 8’e yakın. Neredeyse tek başına yüzde 10 oy barajını aşacak potansiyel.
En köklü partilerde "barajın altında kalmak" kâbusunun yaşandığı gerçeği karşısında, Derviş faktörü, daha açık görülmekte.
Derviş, Bayar’ı harekete kazanmakta ısrarlı. Bayar’ın kalitelerinin yanı sıra merkez / merkez sağ oyları da harekete geçirecek isim. Tıpkı, karlı dağlarda adeta asılı duran potansiyelin bir sesle "çığa" dönüşmesi gibi. Bayar işte o ses.
Dedesi Kemal Aygün DP’nin kurmayıydı. Babası Nuri Bayar DP’nin uzantısı AP’nin Genel Sekreteri ve Bakanı.. Kendisi DP ve AP çizgisinin devamı DYP’yi Demirel’in Başdanışmanı olarak temsil ediyor.
Derviş’in girişimine Genel Başkanı olduğu DTP’nin oy potansiyelinden çok daha büyüğünü katabilir.
Çünkü solda bir oluşuma, o geleneksel merkez sağ kitlelerin düğümlerini Bayar’ın kişiliği ve soyağacı açabilir.
Ayrıca... AKP’nin önü "sol" coğrafyaya sıkışmış partilerle kesilemez.
Sonuç almaları için, merkez ve merkez / sağla kucaklaşması gerekir sosyal demokratların.
Bu bağlamda Mesut Yılmaz’ın "ANAP yeni harekette yer alabilir" söylemi de önemli. Yılmaz, AB uyum yasaları için başarısından sonra, bu söylemle de puan kazanıyor.
Yılmaz ve Bayar’dan da aldığı olumlu izlenimlerle Derviş, "zor"un üstüne üstüne gidiyor.
Çok az zaman kaldığı için sezilerim o ki, artık yanına kamuoyu baskısını da alarak liderlere formül önerecek.
Nasıl ki AB uyum yasalarının çıkışında kamuoyu rüzgârları sonuç aldırdı... "İmkânsız" sanılan şey başarıldı... Derviş de "sol liberal" bütünlük için aynı yöntemi uygulayacak.
Toplumun siyasetçilerden daha ileride olduğunu görüyor, sağduyusuyla, toplumun ortak aklıyla "eskimiş" siyasetlerin aşılabileceğini seziyor.
Liderler kamuoyu önünde, şahsi oynamayı sürdürmekte çok zorlanabilirler.
Daha önce Hüsamettin Özkan için doğrultulan Emrehan Halıcı bu kez de Kemal Derviş’e yönlendirildi.
Tetiği çekildi.
Özkan için çekildiğinde DSP ikiye bölünmüştü.
DSP artık - neredeyse - yok.
Şimdi Derviş için çekildiğinde olacağı gene o.
Ayrıca...
Halıcı bir aynaya baksa...
Derviş’in yanında Batılıların "ihmal edilebilir kantite" dedikleri "negligible quantity" konumunu ya da konumsuzluğunu görebilse.
Rahşan Ecevit’in silahşörlüğü sadece gülümsetiyor.
Ama...
Derviş de artık bunlara daha fazla muhatap olmamalı.
Zaten, "seçim nedeniyle 8 Ağustos’a kadar görevinden istifa etmesi gerekir" diye bir yorum da var.
Gerçi, belki bakanlık, devlet memurluğu gibi yorumlanmazdı.
Derviş ekonominin bir süre daha başında kalırdı.
Böylece piyasalarda "Derviş’in kaptan köşkünde olacağı" güvencesiyle oluşan rahatlama da sürerdi. Ama bunları kim görecek?
Neyse... Geçmişi bırakalım. Önümüze bakalım.
Bu hafta bütünleşme hareketinin ve bir bakıma Türkiye’nin yazgısını belirleyecek.
Keşke, AB uyum yasaları mucizesi, ittifakın yolunu açacak seçim yasası değişikliği ile yenilense. Liderler sorununu aşacak tek formül bu.