Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Çatlının eşinden dinlediklerimin altını çizeyim:"Abdullah Çatlıya, İsviçrede yattığı hapishanede olağan ziyaretlerimden biriydi.Bana hapishaneden kaçacağını, gününü de vererek söyledi.Gerçekten söylediği günün gecesi, Paristeki evimize geldi.Sakindi. Kendini güvende hissettiği belliydi.Başka yerde saklansan... Burayı basarlar dediğimde, Merak etme. Güvendeyiz. Bundan sonra rahatız cevabını verdi."Bu söylem, Çatlının, arkasına devlet gibi bir "koruyucu güç" aldığını gösteriyor. Alaattin Çakıcı gibi Abdullah Çatlı da, eski MHP gençlik örgütleri kökenlidir. İkisinin de "devletin gizli servisleri için çalıştıkları / çalıştırıldıkları" iddiaları boş değil. Çatlının, eşine, hapisten nasıl kaçtığını / kaçırıldığını anlatışı da "arkasına devlet gibi bir güç almış olduğunu" düşündürüyor:Meral Çatlıdan dinlediklerimi yansıtıyorum:"Hapishane görevlileri tarafından bir anahtar ve dikenli tellerden koruyan alüminyum eldivenler verilmiş.Bir de kaçış için kullanacağı plan...Gözetleme kameralarının görmediği bir kör noktadan çıkarak, dikenli telleri geçeceği bildirilmiş.Duvardan atlayacağı yerde, bir otomobil beni bekliyor olacakmış.Dediklerini yapmış...Bildirilen yerdeki otomobile binerken - ya tuzaksa - diye oralardaki bir ağaç dalını, gerekirse sopa gibi kullanmak için kırmış. Otomobilin kapısını açıp içeri girecekken, arka koltukta, hapishane müdürünün ona bakmakta olduğunu görmüş.Sopayı kafasına vurmayı düşünmüş. Vazgeçmiş. Kapıyı kapatıp oradan yürüyerek uzaklaşmış.Sonra yolda bir araca binmiş."Böyle hapisten kaçma olur mu?Hapishane müdürünün "herhangi bir aksiliği bertaraf etmek amacıyla erketelik ve denetçilik yaptığı" bu olay, arkasında devlet gibi bir büyüklük, belki CIA gibi uluslararası bir büyüklük olan "kaçırılma" değil de nedir? Erkete müdür Çatlının eşi, "o günden sonra hiç rahatsız edilmediklerini" söyledi. Türkiyeye VIPten giriş yapmışlar. Etilerde döşeli bir daireleri de hazırmış.Çatlı, Susurluk kazasında öldükten sonra, eşi Yeşilyurttaki dubleks dairelerinin salonunda bunları anlatmıştı.Zaten Çatlının güvenlik birimlerinin önde gelenleriyle ilişkilerini kanıtlayan, birlikte çekilmiş fotoğrafları gazetelerde yayımlandı.Herhalde, eşinin de söylediği gibi, Çatlıya bazı "derin" görevler verilmiş olmalı. VIPten giriş Yakalanışlarında Çakıcının üzerinde eski MİTçilere ait kırmızı ve yeşil pasaportların bulunması "derin devlet" eksenli tartışmaları yeniden başlattı. Çakıcıya da, Çatlıya ve "Yeşil"e olduğu gibi "derin görevler" verilmiştir belki.Böyle "temiz olmayan maşalar" bazı pislikleri temizlemek için kullanılmış olmalı.MİT eski müsteşarı emekli büyükelçi Sönmez Köksalla bu konularda biraz söyleştik.Sorularım, onun duyarlı görev sorumluluğuna saygı sınırlarını geçmedi.Köksal, "artık bunların yapıldığını sanmadığı" kaydını koydu ve "Türkiyenin içte - dışta çok kanlı yıllardan geçtiğini, böyle zor yıllarında her ülkenin - istenmese de - benzer şeyleri yapmak zorunda kaldığını" anlattı. (Eski Genelkurmay başkanlarından birine göre bu düşük yoğunluklu savaştı... Dışarıda ise değerli diplomatlarımız birbiri ardına sinek gibi öldürülüyorlardı. G.C) İrlanda ve İngilterede IRA, İspanyada BASK ayrılıkçıları, Fransada Action Direct gibi örgütlerle mücadeleleri hatırlattı...Kısacası "keşke olmasa" dedirten ve her "sızma olayından" sonra kıyametler koparttıran, giderek azaldığı sanılan, ama hala her coğrafyada varlığı hissedilen, devlete hizmet sınırında kalmayarak, bazen özel yarar ilişkilerine de dönüşebilen bir gerçeklik bu.Önemli olan, tepkilerde genellemelerden ve ulusal güvenliğe hizmet veren kurumları, onların mensuplarını yıpratmaktan kaçınmaktır. g.civaoglu@milliyet.com.tr Pasaportlar