Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Yürekleriyle oynadılar

Soldan sağa Rabiye Şentürk, Melek Zengin, Nilüfer Karadeniz, Hilmiye Aşık, Aynur Balcı (Emre Aşık’ın ablası).

Maçı alabilirdik.  Sahada futbolun bütün parametrelerinde istatistiki veriler ağırlıklı olarak bizi gösteriyordu. Şut, korner, topla oynama, her şey... “Şans yiğidi sever...” ama “top dişidir... bazen anadır, bazen üvey ana.”
Fransa Kralı 1. François’nın elmas kalemle kristal tablet üzerine Latince yazdığı şu söylemi, Tour Sarayı’nda sergilenir: “Kadını anladım diyenin vay haline.” Ne var ki, hiç değilse “anaları anlayabildiğimi” sanıyorum. 4 milli futbolcumuzun anneleriyle söyleştik. Birlikte fotoğraflar çektirdik. Onlara böyle evlatlar doğurdukları için teşekkür ettim.

Haberin Devamı

Irkçılığa hayır
Basel’deki stadyumun saha çevresinde, üzerlerinde “No racism (Irkçılığa hayır)” yazılı panolar.
Az sonra da seremonide bu UEFA’nın “Irkçılığa hayır” kampanyasıyla ilgili gösteriler vardı. İki takımın kaptanları mesaj verdiler.  “Futbol ve ırkçılık... Ne alaka” mı?
Bu noktaya kolay gelinmedi.  İşte ırkçılığın simgesi Nazi Almanya’sında tüyleri diken diken edecek bir tarih sayfası. Dünyanın en iyi futbol araştırmacısı ve yazarlarından Eduardo Galeano’nun anlatımıyla yansıtıyorum:

Naziler için futbol bir memleket sorunuydu. Ukrayna’daki bir anıt Dinamo Kiev’in 1942’de oyuncuları anısına dikilmiştir. Ukrayna Alman işgali altındaydı. O futbolcular yerel stadyumda Hitler’in takımını bozguna uğratmak deliliğini yapmışlardı.
“Kazanırlarsa ölürler!”
Sahaya kaybetmeye razı olarak, korkudan ve açlıktan titreyerek girdiler, ama saygın olma içgüdülerine daha fazla karşı koyamadılar. 11’i de üzerlerindeki formalarla maçın bitiminden sonra derin bir çukurun dibinde kurşuna dizildiler.

Acı yüklü...
Aşağıdaki gözlemi bu anının merceğinden okumanızda fayda var.


PAX FUTBOLO
Tarihte bir “Pax Romano” deyimi vardır. Roma İmparatorluğu’nun işgal altına aldığı ülkelere kendi kurallarıyla dayattığı barış bu adı taşırdı.
Bir süredir “Pax Americano” söylemi devrede. Yani Amerikan dayatmasıyla barış.
Bence her ikisinden de büyük olan imparatorluğun tahtında “futbol topu” var. Özellikle Basel’de gördüğüm insan manzaralarından sonra, “Pax futbolo” deyimini ürettim. Gerçi holiganlar da var ama izlenimlerim, futbol üzerinden barış mesajlarının giderek güçlenmekte olduğu yolunda.

Topun keyfini çıkar
Basel’de yerel parlamentonun toplandığı Medici döneminden kalma tarihi bina geniş bir meydana açılıyor... Bir tarafında Türkler, diğer tarafında Almanlar...
Yüzlerini ulusal renkleriyle boyamışlar. Sırtlarında milli takımlarının formaları, ellerinde bayrakları, karşılıklı slogan atıyorlar.
Ama...
“Öfkeyle” değil “neşeyle...” Futbolun tadını çıkarıyorlar. Gruplara yaklaştım. İçlerine girdim, bir baktım ki... Türk grubun içinde Alman kızlar ve oğlanlar da var, birlikte bira, kola içiyorlar, sarılıp fotoğraf çektiriyorlar.
Ya Almanların grubu? Onların da içinde Türk genç kızlar ve delikanlılar... Gene aynı görüntüler...
Ayaküstü futbol geyiği yaptığım bizim gençlere, “Gerilim, kavga yok, bu iyi” dedim.
Cevapları: “Şimdilik iyi gidiyor ama sarhoş olunca ne yaparlar bilemeyiz” oldu.
Birkaç yüz kişi grup halinde yürüyerek stadyuma gidiyoruz. Çoğumuzun üzerlerinde Milli Takım’ın formaları, ellerinde Türk bayrakları... Yol üzerindeki barların, lokantaların bahçelerinde bira içen Almanlar bizi alkışlıyorlar.
“Türkiye” diye bağırıyoruz, onlar “Almanya...” Ama bunun bir spor karşılaşması olduğunun bilinciyle, güzelliğin keyfini çıkararakÖ
Tribünde bizim blok ile Almanların arasında sadece 2 metre var. Bira bardaklarının biri boşalıyor, dolu olanı geliyor. Delikli taşa döker gibi içiyorlar. Bir süre kaygı duydum ama aramızda “tık” olmadı. Karşılıklı goller atıldıkça bir biz ayağa kalkıp bağırıyorduk... Bir onlar.
Gülüştüğümüz de oldu. Biralara gelince. Önemli bir not düşeyim. Tribünlerde satılan biraların tümü “alkolsüzmüş.”