Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ve bunların oranıyla sağlıklı bir "nabız tutuşu" olmaz. Matematik verilerin ötesinde, deneklerin "yüz dili" de yorumlanmalıdır.Örneğin...Özellikle "HAYIR" diyenlerin, bunu söylerken yüz ifadeleri, ses tonları izlenmeli, videoya alınmalıdır.Ne demek istediğimi açayım.............................Turgut Özal, yerel seçimleri 3 ay önceye almak için bir referandum düzenlemişti.O süreçte CHP'nin kampanyasını üstlenen Yorum Ajans, ilginç gazete ilanları yayımlıyordu.İlanların başlığı, "ÖZAL'A DERS VERİN" idi.Dikkat..."ÖZAL'A HAYIR DEYİN" yerine, "ÖZAL'A DERS VERİN..."Onlara bu nüansın nedenini sorduğumda şöyle bir açıklama yapmışlardı:"Bu kampanyayı hazırlamadan önce, toplumun nabzını tuttuk. Referanduma HAYIR oyu vermek eğiliminde olanların, bunu söylerken yüz ifadelerini de videoya aldık. Psikologlarla yorumladık. Seslerinde bir kaygı vardı. Şu kanıya vardık ki... HAYIR oyu kullanacak olanlar, HAYIR'lar çoğunlukta olursa, Özal hükümetinin düşebileceği kaygısındaydılar.Yani...3 ay için referanduma gidilmesini içlerine sindirememişlerdi.Bu yüzden Özal'a kızgındılar.Kızgınlıklarını HAYIR oyu kullanarak ortaya koymak istiyorlardı ama Anavatan'ın tek parti iktidarıyla yaşanan siyasi istikrarın da sürmesi yanlısıydılar.İşte bu saptama sonucu, ÖZAL'A DERS VERİN sloganını uyguladık.Yani...Özal hükümeti sürecek fakat bir ders almasına da gerek var..."Bu açıklamayı, Başbakanlık özel uçağında Özal ile konuşmuştuk. O da "Eğer öyleyse ben de çıkar, beklediğim kadar EVET oyu olmazsa, Başbakanlıktan istifa edeceğimi söylerim, oyunu bozarım" demişti.Oylamadan iki gün önce Başbakanlık konutuna gazetecileri davet etmiş ve bunu yapmıştı da...........................İzlenimim o ki... Benzer bir psikoloji yaşanıyor.Erdoğan'ın karşıtları zaten onun Çankaya'ya çıkmasını kesinlikle istemiyorlar.Ama...Onların da ciddi bir bölümü, o birbirini yiyen ortaklarla koalisyon hükümetlerini dehşetle anımsıyor. Derme çatma ortak hükümetler dönemine dönüş olasılığı, tüyleri diken diken ediyor."Erdoğan Çankaya'ya çıkarsa, onun başında olmayacağı bir AKP'nin artık tek başına iktidara gelemeyeceği" kanısındalar.Erdoğan'ı ve AKP'yi içlerine sindiremeseler de istikrarın devamını yeğliyorlar.Ayrıca...İkinci dönem AKP iktidarının, Atatürk çizgisinde bir cumhurbaşkanı tarafından denetlenmesini ve laik çizgide sapmaların böylece önlenmesini bir "sigorta" olarak görüyorlar."Çankaya'da laik sigorta" bölümü hariç, AKP'liler de iktidarı sürdürmenin, Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olmaması koşuluna bağlı olduğu inancındalar."Bizim genel başkanımız neden Cumhurbaşkanı olmasın?" söylemleri, daha çok, duygusal..."Erdoğan cumhurbaşkanı" ama "AKP iktidar değil" ikileminde tercihleri "iktidarda kalmak.".......................Öte yandan...Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı, Türkiye'yi giderek iki kampa ayrıştırıyor.Özellikle "inananlar" ve "diğerleri" kutuplaşması, çok tehlikelidir. Negatif enerji birikimi, bir "fay kırılması" yapabilir."Diğerleri" için sanki "inanmayanlar" göndermesi algılanıyor.Laiklik, "inanmayanlar" etiketi altına alınınca, aslında Tanrı'yla arasına böyle ruhban sınıf özentilerini sokmak istemeyen laikler için de cumhurbaşkanlığı seçimi, "final" çizgisine dönüşüyor. Hatta rejim içindeki "son hesaplaşma" havasına...Kolektif akla ihtiyacımız var. g.civaoglu@milliyet.com.tr Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkması sorunu, klasik kamuoyu araştırmalarıyla çözülemez. Deneklere sorulan sorular, alınacak "EVET" ya da "HAYIR" cevaplarıyla...