Abdullah Öcalan da, Papa'ya başvurdu...
Daha önce, Kuzey İtalya'daki Ancona Cezaevi'nde bir konuşma yaptığım Mehmet Ali Ağca da, Papa'nın korumasını kazanmak çabasındaydı.
"Buradaki cezam bittiğinde, Papa'nın barış elçisi olarak dünyayı dolaşmak istediğimi kendisine ilettim" diyordu.
Kilise, İtalya'da ağırlıklı ve etkindir.
Dış görünüşe göre, Roma'da bir villa... Başbakan ve Adalet Bakanı'nın üstü kapalı himayesi... Papalık'tan bir kardinalin koruma şemsiyesi açtığı izlenimleri... "Türkiye'ye idam cezası nedeniyle, iade edemeyiz" gibi nedenlerle, ibrenin Öcalan'a doğru olduğu sanılabilir.
Oysa...
Durum hayli farklı.
ABD, hem İtalya'ya hem Almanya'ya bastırıyor.
Manzaraları değiştirmeye başladı.
Örneğin...
Almanya, Karlsruhe Başsavcılığı, Öcalan için çok daha ağır suçlamayla oluşan yeni bir dosya hazırlıyor.
Yeni bir Interpol kırmızı bülteni çıkartıyor.
Şu ana kadar, 13 gün geçmişti.
Yeni kırmızı bültenin tarihiyle birlikte, İtalya'nın, Almanya'danAbdullah Öcalan'ın kendisine verilmesi için son başvuru tarihi olan 40 günlük süre yeniden başlayacak.
Almanya iade dosyası göndermeden, Öcalan'ın, İtalya dışında bir ülkeye gönderilmesi için zaman kazanmaya çalışıyor.
İtalya'nın da zaman kazanması, işine geliyor.
ABD'nin presine karşı, böyle kapılar aranıyor.
Ayrıca, İtalya'da muhalefet ve işadamları da, hükümeti sıkıştırmaya başladılar.
ABD baskısı sonucu, İtalya, Almanya'nın kendisine kazandırdığı zaman içinde bir ülke arıyor.
Sessiz ve derinden...
Ama nereye? Yani, Quo Vadis.
Libya, Sudan en çok konuşulan ülkeler.
Ancak...
Oralarda kontrol altında tutulamaz.
Ortadoğu'yu karıştırmaya devam eder.
Zaten, kökleri, parası, girift ilişkileri ile Suriye ve Saddam Irak'ından kopmuş değil.
Daha uzak ülke olarak Kuzey Kore ve Küba telafuz ediliyor.
ABD, o ülkelere de pek sıcak bakmıyor.
Haritada, Allah'ın unuttuğu küçük bir ada düşünülmekte olabilir.
Abdullah Öcalan adı geçtiğinde, yöneticilerinin tüyleri diken diken olsa da, Almanya, hala büsbütün gündemdışı değil.
Çünkü...
Mahkemeleri, Apo için ağır suçlamalarla gıyabi tutuklama kararı çıkartmış.
Bütün bunlar, Roma'nın ince kulisleri.
Ama...
Daha kırmızı bülten çıkmadan, hiçbir şey kesin değil.
Tam tersi sürprizlerle de karşı karşıya kalabiliriz.
Örneğin...
PKK'nın Avrupa Temsilcisi Kani Yılmaz, Almanya'da 10 yıl ceza istemiyle yargılandı.
3 yıl ceza yedi.
Hakimin takdir hakkı ile cezası tecil edildi.
Siyasi sığınma hakkını aldı.
Avrupa'da serbestçe dolaşıyor.
İşte böyle kuşkularla, Türkiye hiçbir şeyi başka devletlerin taşeronluğuna ya da rastlantılara bırakmak istemiyor.
Kendi çabalarını yoğunlaştırıyor.
Türkiye'nin Öcalan davasındaki avukatı Attilio Caroselli, Pazar günü Ankara'ya geldi.
Hazırlanan dosyayı inceledi.
Özellikle...
"İtalyan Adalet erkinin Türkiye'nin başvuru dosyasını, tamamen İtalyanca hazırlaması" isteğini bildirdi.
Hazırlanan dosyadaki İtalyanca'yı yeterli bulmadı.
Yoğun bir çabayla evraklar yeniden kaleme alındı.
Bu arada, doktorasını İtalya'da yapan Uğur Alacakaptan'la özel bir görüşme yapmak üzere, İstanbul'a geldi.
Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye iadesi, önünde 2 açık engel var:
1- İtalyan Anayasası'na ve Anayasa kararına göre, ülkesinde idam cezası yürürlükte olan suçlular, iade edilmezler.
2- Yargılayacak mahkemenin türü üzerinde de, uluslararası kurumlara verdiğimiz taahhütleri arıyorlar.
Ancak...
Türkiye'nin de çabası, bu durumda iadeden çok başımızın daha fazla ağrımayacağı ve kontrol altında tutulabileceği bir ülkenin bulunması...
Öcalan'ın, orada ikamete mecbur edilmesi.
Avrupa'da bölücü örgüt terörü nedeniyle yargılanması, PKK'nın bir anda konuyu uluslararası forumlara çekmek rüyasını, gerçekleştirecek olabilir.
Kısacası...
İstediğimizi değil, istemediklerimizi sonuç haline getirecek bir hukuk çabamız var.
Bütün bunların yanı sıra, Ankara'da artık kuşku ya da merak boyutu olmayan gensoru sürecinde, ikinci aşama da gerçekleşti.
Üçüncü aşama olan Çarşamba günkü oylamayla birlikte hükümet düşmüş olacak.
Asıl ilginç olanı...
Dünkü soruşturma komisyonlarında alınan sonuçlar ve Anavatan, DYP arasında başladığı izlenimlerini aldığımız yakınlaşma sürecidir.
Bakalım bu yakınlaşma, Ecevit başbakanlığında bir Anavatan, DYP seçim hükümeti için yol alacak mı?
.............
NOT: Değerli gazeteci kardeşimiz Yavuz Gökmen'in ani vefatı, büyük kaybımızdır.
Yavuz'a rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz. G. C.
Yazara E-Posta: g.civaoglu@milliyet.com.tr