Ramazan’da “alkol” yazmak olur mu? Elbette olur.
Laik Türkiye’de oruç tutan da, tutmayan da, alkol alan da, almayan da var.
Keçiören’den sonra bu kez İstanbul’un en gözde semtlerinden biri olan Moda İskelesi’nde de alkol yasağı medyaya yansıdı.
İskeledeki mekânda -belediyeye bağlı Beltur’a devrinden sonra- içki yasağı uygulanmaya başlanmış.
Protesto etmek isteyen Modalılar ise gene karşılarında “belediyenin zorbalarını” bulmuşlar.
O iskelenin yanında yıllar önce Moda Deniz Kulübü’nün eski yeri vardı.
Gençler, iskeleye gelirler, biralarını yudumlayarak Moda Deniz Kulübü’ndeki İtalyan orkestraları eşliğindeki danslı geceleri izlerler, kendi aralarında dans ederlerdi. Moda’nın ışıkla yıkanan sularına karşı romantik saatler geçirirlerdi.
Atatürk’ün emriyle, İsmet İnönü’nün onursal başkanlığında kurulan kulübün yanındaki iskeleye “73 yıl sonra, 2000’li yıllarda alkollü içecek yasağı gelebileceği” herhalde o zamanlar hiç kimsenin aklından bile geçmemiştir.
NAZLI ILICAK: “MODALILAR HAKLI”
Bakın, siyasi görüşleri ve milletvekili seçildiği parti olarak muhafazakâr kanattan olan, AKP’ye yakın Nazlı Ilıcak da Moda İskelesi’ndeki içki yasağına tavır koyuyor.
Ama... Dünkü “Kafayı içkiye takmak” yazısıyla o da “Moda’daki içki yasağını” eleştirdi.
“Modalıları haklı buluyorum” diye noktaladığı yazısını aynen yansıtıyorum...
Laik cumhuriyete bağlılık, “içki içip içmemek” ile ölçülemez. Sözgelimi, birisi inancı gereği içki içmeyebilir ama, gene de laiklikle alıp veremediği yoktur. Lâkin, sembollerin ön plana çıktığı Türkiye’de, bu konu kafa karıştırmaya devam ediyor. Meselâ, Tayyip Erdoğan bir lokantaya gidip de, içki içenlere kadehini kaldırsa, halkın bir kesiminin “Boşuna endişe ediyormuşuz” diye düşüneceğini söyleyenler var. Bu teklife sütununda yer veren Ertuğrul Özkök’e, bir zamanlar Tayyip Erdoğan “Kafanızı niçin içkiye taktınız?” diye de sormuştu. Yanlış hatırlıyorsam ve sormamışsa dahi, mutlaka aklından geçirmiştir.
Adil olmak lâzım. Kafayı tersinden içkiye takanlar da var. Meselâ, niçin belediye tesislerinin hiçbirinde içki servisi yapılmıyor? Sadece mevcutlar değil, Üsküdar’da yeni inşa edilen lokantada da içki ikram edilmeyecekmiş. Moda İskelesi’nde bulunan restoranın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Beltur’a devredilmesinden sonra içki satışının yasaklanması da bir başka örnek.
Bazı muhafazakâr ailelerin, içkisiz mekânları tercih ettiğini biliyoruz. Elbette onların gidebileceği yerler olmalı. Ama, ister istemez insanın zihnini “Niçin hiçbir belediye tesisinde içki servisi yok?” sorusu kurcalıyor. Dolayısıyla, içkiyi kafaya takan yalnız, Ertuğrul Özkök gibi düşünenler değil. Olur olmaz her tesise içki yasağı koyup, bu yasağı savunanlar için de, aynı şeyi söyleyebiliriz. Bu bakımdan “Hayat tarzımıza müdahale edemezsiniz” mesajını vermeye çalışan Modalıları haklı buluyorum .
...........................
Kutsal Ramazan ayının hayırlı olmasını diliyorum. G.C.
HORTUMLAMAK / DİŞLEMEK
Gazete yöneticiliğim yıllarından tanıdığım Necati Doğru, özel bir kişilik.
Sabah toplantısına girerken en az 3 “özel manşet haberi” önereceğini bilmek, stresi aşağılara çekerdi.
Tartışmalarımız daha çok hangisini öne çıkaracağımız ve nasıl işleyeceğimiz ekseninde olurdu.
Haberi, yaratıcı sloganlarla albenisi olan ambalajlar içine koyardı.
Her yönetici gibi o da zamanla mutfağı bıraktı, köşe yazılarıyla devam ediyor gazeteciliğe...
Fakat manşetlik sloganlarla...
Örneğin... Son günlerde “dişlemek” söylemini gündeme oturttu.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin, imar planında 1 milyon dolarlık yazılı anlaşma imzaladığı iddiaları bağlamında bu olay için “dişlemek” sözcüğünü kullanıyor.
Bu slogan tutar.
Nereye yapıştırırsanız orada kalır.
İhaleyi dişlemek, krediyi dişlemek, imar planını dişlemek, özelleştirmeyi dişlemek, limanı dişlemek...
Muhalefete işte hazır afiş malzemesi...
Abartıyorum sanılmasın, bir örnek daha vereyim...
“Hortumlamak” sloganı da Necati Doğru’ya aittir.
O üretmiş, ilk kez o kullanmıştır. Tuttu mu?
Hem de nasıl...
Bir dönemle özdeşleşti.
Hâlâ kullanılıyor.
Dişlemek sloganı da bu yılların üzerine etiket gibi yapışabilir.