New York
Üçüncü bin yıl kimine göre 2000’de kimine göre 2001‘de başladı: 2000’de başladığını kabul edenlere göre, 2009 yılının tamamlanmasıyla üçüncü bin yılın ilk 10 yılı da sona eriyor.
Acaba üçüncü bin yıla ne beklentilerle girdik? Üçüncü bin yılın ilk 10 yılında dünyada ve ülkemizde neler oldu?
Dün The New York Times gazetesinde yayımlanan, Paul Krugman’ın yazısının başlığı (The Big Zero) ‘Büyük Bir Sıfır’ idi.
Paul Krugman üçüncü bin yılın ilk 10 yılını Amerikalılar açısından değerlendiriyordu. Hiç de iyi şeyler olmadı diyordu. Sonra da sıralıyordu: Yeni iş imkânları yaratılamadı. Ortalama Amerikan ailesinin yaşam düzeyi iyileşemedi. Konut fiyatları enflasyonun gerisinde kaldığından Amerikan halkı varlıklarının azaldığını düşünüyor. Sağlık ve emeklilik sisteminde iyileşme olmadı. Bunlar Paul Krugman’ın Amerika için yaptığı değerlendirmenin özeti.
Acaba Türkiye’de üçüncü bin yılın ilk on yılı nasıl geçti?
Biz 2000 yılına ekonomik ve sosyal bakımdan yılgın olarak girdik. 2000’li yıllar için iyimser beklentilerimiz, ümitlerimiz vardı.
Ne yazık ki üçüncü bin yılın ilk 10 yılının ilk 2-3 yılı da ekonomik, sosyal ve politik gelgitlerle geçti. Daha sonraki yılları ise, AKP iktidarı, daha da doğrusu, Sayın R.T. Erdoğan’ın kişisel yönetimi şekillendirdi.
10 yılda bir şeyler yapamadık
Türkiye’de 2000 yılı ile 2009 yılını karşılaştırmaya imkân verecek rakamlara sahip değiliz. TÜİK’in yayımladığı hemen her istatistiğin veri tabanı değiştirildi. Nüfus rakamları bile revize oldu. Milli gelir rakamları, kişi başı gelir rakamları değiştirildi.
Bilinen bir şey var. Nüfusumuz artıyor. İstihdam imkânı artmıyor. Resmi rakamlara göre 22 milyon insandan fazlasına iş bulamıyoruz.
Geçen 10 yılda neler olduğunu hatırlamaya çalışınız...
- Özelleştirme programı çerçevesinde cumhuriyet döneminde yapılmış tüm üretim tesislerini sattık.
- On yıla damgasını vurabilecek belli başlı (büyük ölçekli) bir kamu yatırımı veya özel sektör yatırımı gerçekleştiremedik.
- Öğretim kurumlarımızın kalitesini yükseltemedik, bilime, araştırma-geliştirmeye önem veremedik
- Üretene değil satana, ihracata değil ithalata yerli mala değil, yabancı markaya dayalı bir ekonomi politikasını benimsedik. Üretim tesisleri yıkıldı, arsalarına alışveriş merkezleri yapıldı. İhracatçılar ithalatçı oldu. Alışveriş merkezlerinde yerli malı değil ucuz ithal malları satılmaya başladı.
- Tarımda yılların kurulu üretim yapısını yıktık. Tarımsal üretim yapanlar, hayvan yetiştirenler üretimi bıraktı, şehre göç etti.
- Göç alan şehirlerde yaşam şartları güçleşti.
Halkın ümidi söndü
Olumlu gelişmeleri bulmak, sıralamak kolay değil. Belki duble-çift yol konusundaki gelişmeler ile sağlık hizmetlerinin (iyi veya kötü) yaygınlaştırılması, şehirlerde nefes alınacak boş arsa bırakmamak pahasına sürdürülen toplu konut projeleri olumlu gelişmeler listesine yazılabilir.
Esas önemli olan, “moral”dir, “huzur”dur, “ümit”tir... Acaba halkımız (bırakınız halkımızı ülkeyi yönetmeye soyunanlar) akşam kafalarını yastığa koyduklarında ne hissediyorlar? Moralleri iyi mi? Huzurları var mı? Yarınlar için ümit taşıyorlar mı? Ne yazık ki ülkeyi yönetmeye soyunanlar geçen 10 yılda halka huzuru, mutluluğu tattıramadılar. Ümit veremediler. Anladık... Paranın ne önemi var... Mühim olan insanlık...
Ama... O da yok...
Tunca Bengin
Trump-Musk-Derin Devlet üçgeni...
9 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yeni mezuna GSS borcu 2 yıl yok
9 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Bayram notları ve bayramlaşmalar
9 Haziran 2025
Hakkı Öcal
Netanyahu’nun intikamı çok acı olacak
9 Haziran 2025
Dr. Demet Erciyes
Çok uyku akıl sağlığını bozabilir mi?
9 Haziran 2025