Bugün Türkiye için önemi büyük olan iyi bir haberi duyurmak için yazıyorum. 1999 yılında dış piyasalardan ancak 3.0 milyar dolar kredi bulabileceğimizi sanıyorduk. Hazine çok çok başarılı işler yaptı. 4.7 milyar dolar kredi bulduk. Hem de Türkiye'nin durumu ile ölçülecek olur ise, "hiç de kötü olmayan" şartlarla.
1999 yılı Türkiye'nin borçlanması için kötü bir yıl idi. (1) Türkiye'nin kredi itibarı iyi değildi. (2) Dünya piyasaları iyi değildi. (3) Türkiye benzeri ülkelere ilgi azalmıştı. (4) Euro piyasası yeni yeni oluşuyordu.
Bizim devletimizin dış borçlanma işini Hazine Müsteşarlığı'na bağlı Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdürlüğü yürütüyor. Bu bölümün başı Aydın Karaöz. Aydın Karaöz ve ekibi, yıl içinde dış piyasalarda dolanıp, Türkiye'nin durumunu anlatıyor. Yatırımcılar onları dinleyerek Türkiye'nin riskini ölçüp biçiyor. Türkiye'ye ne şartlarla ne kadar kredi verebilecekleri hakkında kendi "kafalarını yapıyor." Sonra, bir aracı "yatırım bankası" Türkiye adına piyasaya çıkıyor. Belli bir vade ve belli bir faiz ile para topluyor.
Türkiye gibi ülkeler (1) Kısa vade ile borçlanabiliyor. (2) Gelişmiş ülkelerin ödedikleri faizin çok üzerinde faiz ödüyor. Faizin gelişmiş ülkelerin üzerinde ödenen kısmına "risk primi" deniliyor.
Ülkelerin "kredi notu veren kuruluşlardan aldığı not" risk priminin ölçüsünü belirliyor.
Türkiye 1999 yılında yurt dışından 8 işlem ile kredi buldu. Bu 8 borçlanma işlemi ile alınan kredinin toplamı 4.7 milyar dolar.
Sondan bir önceki borçlanma 12 Kasım'da gerçekleştirildi. Türkiye 500 milyon Euro kredi almaya kalktı. Kredi verenler "biz 250 milyon daha fazla" verelim diye ısrar edince, kredi 750 milyon Euro'ya çıktı.
Son borçlanma 2 Aralık 1999 tarihinde gerçekleşti. Türkiye 400 milyon Euro kredi kullandı.
400 milyon Euroluk 3 yıl vadeli tahvilin 100 Euroluk kupürü, yatırımcıya 99.50 Euro'ya satıldı. Bu tahvilin üzerindeki yıllık kuponlardaki faiz oranı yüzde
7.75'tir. İskontolu satıştan yatırımcının karı faiz oranına eklendiğinde tahvilin yatırımcıya getirisi yüzde 7.94'e yükselmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi bu tahvili satarken, 3 yıl vadeli Alman Hazine Tahvili'nin getirisi 4.41 idi. Buna karşılık Türk tahvili 7.94 getiri ile ihraç edildi. Aradaki fark olan 3.53 puan, Türkiye'nin risk puanıdır. Yatırımcı Almanya yerine Türkiye'ye kredi vermek için bu farkı istemektedir.
Türkiye'nin 3.53 risk puanı, benzer şekilde borçlanma yapan Brezilya ve Arjantin'den daha düşüktür.
Risk puanını artırarak Türkiye'nin daha çok borçlanma gerçekleştirmesi mümkündür. Hazine Müsteşarlığı'ndaki görevlilerin çabası, risk puanını düşürerek, uzun vadeli kredi kullanabilmektir. Bunda da 1999 yılında çok başarılı oldular... Türkiye'de başarılar ve iyilikler genelde görülmüyor. Hep sorunları ve başarısızlıkları tartışıyoruz. Bu defa ben Hazine çalışanlarına teşekkür için yazıyorum.
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr