Pulitzer ödüllü bir fotoğrafçımız var

22 Nisan 2007

Olayların içinden 2005 yılında bir Türk gazete fotoğrafçısı Murad Sezer de Pulitzer ödülü almıştı. Ne yazık ki bu başarı kamuoyuna iyi yansıtılamadı. Ben de Murad Sezer'in başarısını Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'ndeki sergisini gezerken öğrendim. Ödül kazanan fotoğrafını gördüm. Murad Sezer, ödülü AP adına savaş fotoğrafları çeken 20 fotoğrafçıyla paylaşmış.Daha önceleri Tercüman, Meydan ve Milliyet'te çalışan Murad Sezer, şimdilerde AP ajansının İstanbul bürosunda AP için resim çekiyor. ABD'deki Columbia Üniversitesi, 90 yıldır her yıl medya çalışanlarına 21 dalda başarı ödülü dağıtıyor. 2007 yılında ödüle layık görülenlerin isimleri hafta içinde açıklandı. Adına ödül dağıtılan Joseph Pulitzer (1847-1911) bir Macar Yahudisi. Varlıklı bir ailenin çocuğu olduğu için özel eğitim gördü. Genç yaşta macera arayışında ABD'ye geldi. St. Louis şehrinde kütüphanede görevli iken Almanca yayımlanan günlük "Westliche Post" gazetesinin sahibiyle tanıştı. Bu ilişki sonucu gazeteciliğe başladı. Dört yıl sonra gazetenin sahibinin mali durumu bozulunca "Westliche Post"u ele geçirdi.Altı yıl sonra da "St. Louis Post-Dispatch" gazetesinin sahibi oldu. Evlendikten sonra New York'a

Yazının Devamı

Dövizde keriz silkeleme operasyonu

20 Nisan 2007

Olayların içinden Şimdilerde borsadaki hisse senetlerinin yüzde 70.15'i yabancıların elinde. Bizim yerli kurtlar eskisi kadar kolaylıkla borsada keriz silkeleyemiyor.Ama yerli kurtların yerini yabancı kurtlar aldı. Yabancı kurtlar (Londra'da konuşlandırdıkları bizim Türk gençleri aracılığıyla) şimdilerde (borsada değil de) dövizde keriz silkeliyorlar. Döviz fiyatını indire çıkara, dövize meraklı saf ve bakir Türk halkının cebini boşaltıyorlar.Bunları anlayabilmeniz için (1) Piyasalar denilen şey nedir? (2) Piyasanın oyuncuları (kurtları) kimlerdir? (3) Piyasaların cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleriyle ilgisi nedir? (4) Ne yapmak istiyorlar? gibi konularına bilgi sahibi olmanız gerekir. Eskiden İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda sık sık keriz silkelenirdi. Borsanın kurtları, borsaya para yatırma gafletinde bulunan saf ve bakir Türk halkına "gel gel" yapar, fiyatını şişirdikleri belli hisse senetlerini onlara satar, sonra da fiyatı pat diye düşürerek aynı hisse senetlerini ucuz ucuz toplardı. (1) Şu anda Türkiye denilince akla "piyasalar" geliyor. Piyasa denilince de döviz fiyatı, borsa endeksi ve Merkez Bankası/Hazine faizi... Bunlar dışındaki şeyler önemsizdir. Ülkede

Yazının Devamı

Biz döviz alıyoruz onlar YTL

19 Nisan 2007

Olayların içinden Yabancılar YTL'ye yatırım yaptıklarında (dövizlerine) en az yüzde 20 dolayında getiri sağlarken, yerliler dövize yatırım yaptıklarında (YTL) olarak devamlı kaybediyor. Buna rağmen, yerliler dövize yatırımda ısrarlı.Bankalardaki döviz mevduatının toplamı geçen mart ayında 63.7 milyar dolardı, bu mart ayında 84.4 milyar dolar oldu. Yurtiçi yerleşiklerin (halkın) döviz mevduatındaki döviz geçen haziran ayında 61.8 milyar dolardı, bu mart ayı 80.9 milyar dolar oldu.Bırakınız geçmişi. Yılbaşından mart sonuna kadar döviz mevduatındaki artış 4.5 milyar dolar. Geliniz de bu işin içinden çıkınız. Yabancılar paralarını YTL'ye, yerliler dövize yatırıyor. Buna karşılık, yabancılar YTL'ye yatırım yapmaya devam ediyor. Yabancıların hisse senetleri satın almak için bozdurdukları döviz 2005 yılı sonunda 35.1 milyar dolar iken mart ayı sonunda 42.8 milyar dolara, bonoya bağlamak için bozdurdukları döviz 26.2 milyar dolar iken 29.3 milyar dolara çıktı. Yabancılar yaklaşık olarak 76 milyar dolar dövizi bozdurarak YTL'ye yatırım yapmış durumda.Tersliğe bakınız. Biz YTL'ye güvenmeyip dövize 88 milyar dolar bağlamışız. Yabancılar YTL'ye güvenerek 76 milyar doları bozdurmuş ve YTL'ye

Yazının Devamı

Döviz fiyatı nereye kadar inecek?

18 Nisan 2007

Olayların içinden Demek ki dövizin çıkması tehlikeli, dövizin inmesi, Türk lirasının değer kazanması tehlikesiz.İyi de... Başka ülkeler paraları değer kazanmasın diye acaba neden çırpınıyor? Başka ülkelerin merkez bankaları döviz fiyatının düşmemesi için neden tedbir alıyor? 120 Japon yeniyle 1 dolar alabiliyordu. Yen değerlendi, 115 yen bir dolar alır hale geldi. Japonlar uğraştı didindi. Paralarının değer kazanmasını önledi. Yenin paritesini 118'e düşürdü. Çinliler, Koreliler neden paralarını değersiz tutarak ihracat güçlerini tırmandırmak arayışında?.. Merkez Bankası Başkanı ABD'de konuştu. "Tetikte duruyoruz" dedi. Anlaşıldığı kadarıyla Merkez Bankası döviz fiyatı artarsa, faizi biraz daha artırmak için tetikte duruyor. Öyle yapacak yerde döviz fiyatının aşağılara inmemesi için tetikte dursaydı, bugüne kadar tetiği çoktan çekmesi gerekirdi. Çünkü döviz fiyatı paldır küldür aşağıya iniyor. Onlar için doğru olan demek ki bizim için yanlış... Demek ki "Burası Türkiye abicim!" olduğu için ekonominin o kuralları burada işlemiyor!İktidar döneminde parasını devamlı değerlendiren bir hükümetimiz var... Boş verin parasını dövize yatırdıkları için her gün kaybeden ve de hüngür hüngür

Yazının Devamı

Tarım ile sanayi fiyatları arasındaki makas açılıyor

17 Nisan 2007

Olayların içinden Terör nedeniyle boşalan köylere geri dönüşten söz ediyoruz. Ama dönenlerin köylerde ne yapacaklarını, ne üretip nasıl satacaklarını düşünmüyoruz.Son bir yılda tarımda istihdam 1.5 milyon azaldı. Demek ki bu kadar insan köyde üreticiyken, kente dönüp tüketici oldu. Köyde kendi sütünü içer, kendi yağını yerken, şehirlerde marketlerden çokuluslu şirketlerin ürettiği fabrika sütünü, fabrika yağını satın almaya başladı.Bizde Osmanlı'dan bu yana hâkim bir politika vardır. "Şehirli ucuza yesin, köylü ne ederse etsin" diye düşünülür. Kırsal kesimde yaşayanların ana geçim kaynağı tarım. Tarımdan para kazanamayanların, kırsal kesimden kentlere göç etmelerinden başka çareleri kalmaz. Terör kırsal kesimden kentlere göçe neden oldu. Terör nedeniyle göç edenlerden daha fazla nüfus tarım gelirleriyle yaşamlarını sürdürme şansları kalmadığı için kentlere göç etmeye başladı. İşte bu politika sonucu, şehirlinin ucuz yemesi için köylünün ürünlerinin fiyatı baskı altında tutulur. Buna karşılık, şehirlinin ürününü en yüksek fiyatla satması olağan karşılanır.İşte bu politika sonucudur ki, sanayi ürünü ile tarım ürünü arasındaki "makas" açılır. AKP iktidarı döneminde 2002-2006 yılları

Yazının Devamı

Formula 1'i getirenler ortadan kayboldu

16 Nisan 2007

Olayların içinden Bu büyük sorun nereden kaynaklandı? Dünyanın değişik ülkelerinde, yılın belli günleri yapılan ve Formula 1 diye adlandırılan bu yarışların İstanbul'da da yapılması için (iyi niyetli olduklarından şüphe edilemeyecek) anlı şanlı isimler ortaya çıktı.Önce kamuoyu oluşturuldu. Sonra hükümete bu için ne kadar "cazip olduğu" anlatıldı. Bu işi "pişirip kotarmaya çalışan" anlı şanlı kişilere göre bu iş çok çok hem de pek çok kârlı idi. Yarış için pist yapacak olan, kısa sürede kâra geçecek, İstanbul'da otellerde yer kalmayacaktı. 20milyon dolara bitecek diye başlanan ve 230 milyon dolara tamamlanan Formula 1 yarış pisti , bu işe para bağlayan İTO ile devletin başına dert oldu. Satsak satamıyoruz. Kapatsan kapatamıyoruz. Çünkü göbekten bağlanmışız. Ödenen paraları zarar yazacağız, her yıl da birilerine dolarları ödemeye devam edeceğiz. Bu iş kârlı olsa yerli ve yabancı özel sektör grupları yapardı. Daha için başında bu işin gelir gider dengesi olmadığını gördükleri için onlar hiç mi hiç ilgi göstermedi. Bu defa bu işin bayraktarlığını yapan (iyi niyetli olduklarından şüphe edilemeyecek) anlı şanlı isimler, bu işi halkın parasıyla yaptırmanın peşine düştü. İş, Ticaret

Yazının Devamı

Ankara'nın taşına bak, gözlerimin yaşına bak

15 Nisan 2007

Olayların içinden Tandoğan'a giden tüm yolları ve Tandoğan Meydanı'nı dolduran ve sayıları bir milyon olarak tahmin edilen insanlar, bağlamayla seslendirilen bu türküye eşlik etmeye başlayınca gözyaşlarımı tutamadım.Bu insanların derdi ne idi? Çoğu başka şehirlerden, yol parası ödeyerek Ankara'ya koşmuştu. Ankara'da yaşayanlar cumartesi sabahı sokakları ve meydanı doldurmuştu? Bu insanların tek bir derdi vardı: Türkiye özgür olsun. Türkiye laik kalsın (Din politikaya alet edilmesin). Türkiye ileriye gitsin... Türkiye çağdaş yaşam çizgisinden geriye dönmesin... Mustafa Kemal'in başlattığı devrimler sürsün. Hayatta en hakiki mürşit ilim olsun. Ülke dine göre değil, bilime göre yönetilsin. Ankara'nın taşına bak / Gözlerimin yaşına bak / Uyan uyan Gazi Kemal / Şu feleğin işine bak! / Kılıcımı vurdum taşa / Taş yarıldı baştan başa / Uyan da bak Gazi Kemal / Başımıza gelen işe. / Ankara'nın dardır yolu / Düşman aldı sağı, solu. / Sen gösterdin Paşam bize / Böyle günde doğru yolu. Burada sen-ben mücadelesi yok. Burada bir fikir mücadelesi, sistem mücadelesi var. Türkiye'nin geleceği, ülkeyi dine göre yöneteceklere mi, bilime göre yöneteceklere mi teslim edilecek mücadelesi var.Gerçekçi

Yazının Devamı

Rusya'nın üzerinde dolaşan hayalet

14 Nisan 2007

Olayların içinden Lijkov, "Rusya'nın üzerinde bir hayaletin dolaştığını, bu hayaletin de bir ihtilal ortamının hayaleti olduğu"nu söylüyor.Lijkov, "vahşi kapitalizm"in, zengin ile fakir arasındaki uçurumu derinleştirdiğini anlatmak için bu çarpıcı anlatımla Lenin'e atıfta bulunuyor. Lenin, 1899 yılında yazdığı "Rusya'da Kapitalizmin Gelişmesi" isimli kitabında, (O yıllar Rusya'da vahşi kapitalizm hâkimiyetini sürdürüyordu) "Rus ekonomisinde vahşi kapitalizmin toplumun sadece ekonomisini değil, aynı zamanda sosyal yapısını da değiştireceğini, fakirliğin artmasıyla sınıflar arası mücadelenin başlayacağını" anlatmıştı. Lenin'in yazdıkları doğru çıktı. 1917 yılında gerçekleşen ihtilalle sistem değişti.Lijkov'a göre ihtilaller, ekonomik ve sosyal sıkıntılardan değil, uzun süreli ekonomik gelişme ve sosyal istikrar devrelerinden sonra ortaya çıkar. İhtilallerin kaynağı, halkın bekleyişlerinin karşılanmamasıdır. Moskova'nın ünlü Belediye Başkanı Lijkov, dün İstanbul'da Çırağan Sarayı'nda, Türkçeye çevrilen iki kitabının tanıtımı için yapılan toplantıda konuştu. Halk gelecekteki hayat şartlarının iyileşmesi ve sosyal adaletin sağlanması yolunda beslediği büyük ümitlerin kapanına

Yazının Devamı