Geçen hafta sonu Doğubeyazıt'ta Sim - Er Oteli'nin lokantasının balkonunda oturdum. Abdigör köftesi yedim. Otel balkonunun ön tarafında 5165 metrelik Ağrı Dağı yükseliyor. Arka yanındaki tepenin yamaçlarında İshakpaşa Sarayı duruyor. Yemek masasında Sim - Er otellerine yatırım yapan yüksek mühendis Şerafettin Eryılmaz ile otellerin yöneticileri Nuri Öztürk ve Ahmet Öztürk bana yöresel yemekleri anlatıyor.
Abdigör köftesinin hikayesi, ilginç mi ilginç... Doğubeyazıt'ın tarihi değerlerinden İshakpaşa Sarayı ile ilgili bir hikaye. Otele 7 km. uzaklıktaki bu büyük tarihi yapıyı 1685 yılında Çolak Abdi Paşa başlatmış. Saray yüz yıl sonra 1784 yılında İsak Paşa tarafından bitirilmiş. Osmanlı, Fars ve Selçuklu mimarisinin özelliklerini taşıyan saray bir "külliye". 366 odası var.
Bu sarayı tamamlayan İsak Paşa'nın dedesi "Kör Apti Paşa" imiş. Kör Apti Paşa'nın midesi rahatsızmış. Et yiyemezmiş. Halbuki bu yörenin ana yemeği et. Aşçılar Kör Apti Paşa için, midesini rahatsız etmeyecek bir et yemeği olarak "Abdigör köftesi"ni keşfetmiş.
Köfte şöyle yapılıyor: İki yaşında bir dananın budunun yağsız kısmı taş üzerinde bir tahta tokmakla dövülüyor. Böylece etin yağı ve sinirleri ayrılıyor. Et macun haline geliyor. İçine soğan, karabiber, katılıyor. Yumurta ve ılık su ile çırpılıyor. Bu karışım, tuzlu kaynar suyun içine kepçe kepçe atılıyor. Yuvarlaklar piştikçe sünger halinde kaynar suyun üzerine çıkıyor. Köfteler tabağa alınıyor. Kaynar su ile de pilav pişiriliyor. Pilav üstü Abdigör köftesinin tadına doyulmuyor. "Hem uhrevi, hem midevi!.."
Şerafettin Eryılmaz, Batı'da mühendislik ve müteahhitlik yaparak oluşturduğu birikimleriyle Doğu'da "baba ocağında" yatırım yapmaya karar vermiş. Doğu'nun "kültür turizmi" potansiyelini değerlendirecek konaklama tesislerinin olmadığını görünce, on beş yıl önce Doğubeyazıt'ta 125 odalı, 250 yataklı kaloriferli bir otel, daha sonra da Kars'ta 150 odalı, 300 yataklı kaloriferli bir otel yaptırmış.
On yıl öncesine kadar Kars ve Doğubeyazıt'taki tarihi yerleri görmek için akın akın yabancı turist geliyormuş. Doğubeyazıt'taki tesise günlük ve gecelik konaklama için ortalama 25 - 35 otobüs dolusu turist gelirmiş. Bunlar kültür turizmi için gelen "okumuş ve paralı" turistlermiş. Derken terör nedeniyle yabancı turist gelmez olmuş.
Halbuki bu bölgenin tarihi değerleri yabancılar için çok mu çok ilgi çekici. Şimdi terörün bitmesi nedeniyle otelleri yenilemişler, ümitle turist bekliyorlar.
Geçen hafta sonu Kars'taki otele bir Mercedes otobüs dolusu ilk "yerli turist" grubu geldi. İstanbul'da "Arnika Seyahat" (Telefonu 212 - 245 29 76, Internet sitesi www.arnika.com.tr) Doğu'ya kültür turları düzenlemeye başlamış. Kars - Ani Harabeleri - Van - Doğubeyazıt - Ağrı Dağı - Nemrut - Harran - Atatürk Barajı gibi ilginç yerlere uğrayan bir haftalık turun fiyatı (yarım pansiyon otel dahil) 200 milyon lira imiş. Doğu'ya uçak ile gelip, tura Doğu'da katılacaklar 310 milyon lira ödüyormuş. İrfan Tanrıverdi isminde cıva gibi bir tur lideri "İlgi olsa biz bu turları tekrarlarız" diyor.
Doğu'yu görmek lazım. Doğu'yu görmeyen Türkiye'yi tanıyamaz. Olan biteni anlayamaz.
Şerafettin Eryılmaz'ın otelinde yediğim bir Doğu yemeğini daha tarif ederek yazıyı bitireceğim. Bu yerel yemeğin adı "Hengel". Mantı hamuru gibi hamur açıp incelteceksiniz. Hamuru iki parmak genişliğinde kare kare keseceksiniz. Sonra sıcak suda haşlayacaksınız. Bir tavada sade yağ ile soğanı pembeleşinceye kadar çevireceksiniz. İçine biraz salça, kırmızı biber, karabiber katacaksınız. Sonra bir tepsinin dibine yarım parmak veya bir parmak kalınlığında yoğurdu yayacaksınız. Yoğurdun üzerine tencerede haşlanan hamuru sereceksiniz. Hamurun üzerini de tavadaki soğan karışımı ile kaplayacaksınız. Biraz ısıtıp afiyet ile yiyeceksiniz...
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr