2009 yılı bitiyor. Bu yıla önce “Ergenekon” sonra “orduyu yıpratma eylemleri” ve nihayet “açılım” damgasını vurdu. Yılın sonuna doğru “açılım” konusu o kadar öne çıktı ki, işsizlik ve fakirlik unutuldu.
Dünyada ise, her ülke krizin ortaya çıkardığı işsizlik ve fakirlik sorununu çözmeyi 2009 yılının bütününde gündemlerinin başına oturttu.
Bizim için işsizlik ve fakirlik ülkenin sadece Batı yakasının “ekonomik” sorunu değildir. Doğu yakasının, sosyal, ekonomik, etnik sorunlarının da kaynağıdır.
Açılım konusundaki başarısızlık, ülkenin Doğu yakasının ekonomisinin daha da kötüye yönelmesinin önünü açacaktır.
Kürt sorununun temelinde Doğu’da yaşayan vatandaşlara iş ve aş imkânı verilememesi yatmaktadır. Batı yakasında yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarımız ile Doğu yakasındakiler arasındaki fark buradadır.
Terör fakirliği artırıyor
Açılım tartışmalarının başlamasından sonra Doğu yakasında bazı illerimizde şehir terörünün doruğa ulaşması (dağdaki terörün şehre inmesi) Doğu’da yatırım ve üretim faaliyetlerini caydıracak etkiler ortaya çıkarıyor.
Doğu‘da (zaten yetersiz olan) yatırım, üretim ve istihdam ileri gidecek yerde geriliyor.
Halbuki sınır ticareti ve Ortadoğu ülkeleriyle gelişen ticari ilişkiler Doğu yakasında ekonominin gelişmesi için yeni imkânların ortaya çıkmasına yol açmıştı.
Doğu‘daki olumsuz gelişmeler, can ve mal güvenliğinin ortadan kalkması, Batı’dan bu yakaya sermaye, kredi ve mal akımını da engellemeye başladı. Şehir terörü devam ederken kamunun ve özel sektörün Doğu’da yatırımı, üretimi, istihdamı, ticareti, bankacılığı geliştirmek için projeler geliştirmesi ve uygulaması beklenemez. Bu ise yaşam şartlarının daha da kötüye gitmesine yol açar.
Burada bir noktaya açıklık getirmekte yarar vardır. Doğu‘daki bu olumsuz tablonun tek sorumlusu büyük riskleri göze alarak açılımı gündeme getiren hükümet değildir. Hükümetin bu iyi niyetini kendi politikalarına göre yönlendirmeye çalışarak Doğu yakasında terörü şehirlere indirenler ve terörü tırmandıranların günahı büyüktür.
Hayat devam ediyor
Hükümetin yanlışı, bütün mesaisini açılıma yönlendirmeye başladıktan sonra, ülke genelinde işsizlik ve fakirlik sorunlarının çözümüne yardımcı olacak politikaları uygulamayı ihmal etmesidir.
2009 yılında kötüleşen işsizlik ve fakirlik göstergeleri karşısında genel tepki “AhÖ VahÖ”tan öteye gitmedi. İşsizlik ve fakirliği yok edecek politikalar bir yana, daha da kötüleşmesini önleyecek politikalar gündeme gelemedi.
Genelde bizde yılbaşına neşeli ve ümitli girilir. İnsanlarımız yeni yılda çok şeyin daha iyi olacağına inanır. Bu akşam 2010 yılına girerken insanlarımızda neşe ve ümitten çok endişe var: Gelecek yıl ne olacak? Kamu çalışanları dışındaki çalışanların korkusu işlerini kaybetmek, ücretlerini zamanında alamamak. Esnafın, sanayicinin korkusu işyerlerinin kapanması.
Bütün bunlara rağmen hayat devam ediyor. Bize özgü aile bağları, komşuluk ve dostluk ilişkileri bizim toplumu her şeye rağmen ayakta tutuyor. Her şeye rağmen sokaklarda aç ve açıkta insan görülmemesinin, her şeye rağmen insanların sokağa dökülmemesinin nedeni de budur.
Yeni yılınız kutlu olsun...
Tunca Bengin
Trump-Musk-Derin Devlet üçgeni...
9 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yeni mezuna GSS borcu 2 yıl yok
9 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Bayram notları ve bayramlaşmalar
9 Haziran 2025
Hakkı Öcal
Netanyahu’nun intikamı çok acı olacak
9 Haziran 2025
Dr. Demet Erciyes
Çok uyku akıl sağlığını bozabilir mi?
9 Haziran 2025