Ankara (Ankara her ne ise ve de her kim ise, işte o Ankara!) fındığın bu yılki alım fiyatını 1 milyon 100 bin lira olarak belirledi.
Geçen yıl Ankara'nın belirlediği fındık fiyatı 1 milyon 20 bin lira idi. Sezon sonunda fındık 1 milyon 70 bin liraya yükselmişti.
Geçen yıl Ankara'nın belirlediği fiyat kilo başına 2.35 dolar idi. Bu yıl 1.70 dolar.
Geçen yıl 630 bin ton kabuklu fındık üretilmişti. Bu yıl 525 bin ton ürün bekleniyor.
Dünyada yaklaşık 800 bin ton kabuklu fındık üretiliyor. Türkiye 500 - 550 bin ton, İtalya 100 - 150 bin ton, ABD 30 - 40 bin ton, İspanya 20 - 30 bin ton, Gürcistan ve Azerbaycan 30 bin ton fındık üretiyor.
Dünyadaki toplam üretimin yüzde 70 dolayındaki bölümünü üreten Türkiye'de fındık üreticisine ödenecek para önemli. Çünkü bir ölçüde bu fiyat dünya fiyatını da belirliyor.
Başka tarım ürünlerinde bizim durumumuz farklı. Bizim üretimimiz dünyadaki toplam üretimin çok küçük bölümü olduğundan, fiyat belirlemede biz başkalarına uyuyoruz. Fındıkta ise dünya fiyatını belirleyemesek bile yönlendirme şansımız var.
İç fiyat düşük olunca, ihracatçı da bu fiyata dayalı biçimde ihracat şansına kavuşuyor. Sonuçta Türkiye'nin fındık ihracatından döviz geliri düşüyor. Bunlara bakarak sanılmasın ki, iç fiyat ne kadar yüksek olursa olsun, ihracatçı da bu fiyattan satabilir...
İşte bu nedenle ne o... Ne bu... Önemli olan ortada gerçekçi bir fiyatın belirlenmesi. Hem üreticinin emeğinin karşılığını alması, hem de Türkiye'nin fındık ihracatından sağladığı döviz gelirinin düşmemesi.
Kabuklu fındığın 2 kilosundan 1 kilo iç fındık elde edilir. Türkiye'de üretilen fındığın üçte birini Ankara'nın belirlediği fiyat ile Fiskobirlik satın alır. Üçte ikisini peşin para ödediğinden Ankara fiyatının yüzde 20 dolayında ucuzuna tüccar toplar. İhraç eder. Fiskobirlik tarafından alınan fındıklar depolarda kalır. Küflenir. Bunlardan yağ yapılır.
Ankara para gönderir ise Fiskobirlik fındık parası ödeyebilir. Ödeyip depolara attığı fındığın zararını da sonunda Ankara kapatır.
Bu yıl IMF'nin zorlaması ile birliklere Ankara'dan gönderilecek para miktarı sınırlandı. Ortada para da yok. Geçen yıl 130 bin ton fındık alıp üreticiye 260 milyon dolar para ödeyen Fiskobirlik bu yıl ne yapacak bilinemiyor. Ama bilinen tüccarın Ankara'nın 1 milyon 100 bin liralık fiyatının yüzde 20 altında 880 bin lira (1.35 dolar) fiyat ile fındığı toplayıp ihraç edeceğidir.
"Aganigi" ilanlarına rağmen Türkiye'de iç piyasada yılda 60 - 70 bin ton fındık tüketildiğine göre bu yıl 405 - 440 bin ton kabuklu (200 - 220 bin ton iç) fındık ihraç edilecek demektir.
- 1997 yılında kilosu 4.5 dolardan 212 bin ton fındık ihraç edip 961 milyon dolar gelir sağlamıştık.
- 1998 yılında kilosu 4.10 dolardan 173 bin ton fındık satıp 716 milyon dolar gelir elde ettik.
- 1999 yılında kilosu 3.15 dolardan ihraç ettiğimiz 200 bin ton iç fındık karşılığı Türkiye'ye 690 milyon dolar geldi.
Bu yıl tüccar Ankara'nın ilan ettiği fiyatın yüzde 20 dolayında altında fiyatla topladığı iç fındığın kilosunu ortalama 2.80 dolardan ihraç ederse ve 220 bin ton ihracat gerçekleşirse Türkiye'ye sadece ve sadece 600 milyon dolar para gelecek.
Çok ürün - yüksek fiyat / Az ürün - düşük fiyat politikasının sonucu, "Kendim ettim, kendim buldum!.." Fındık ihracat gelirimizi kendi kendimize 961 milyon dolardan 4 yılda 600 milyon dolara düşürmüş olacağız
Fındık 6 milyon insanı doğrudan veya dolaylı ilgilendiren bir üründür. Genelde bu 6 milyon insan sadece fındık parası ile geçinmiyor ama fındık parası onların yaşam çizgisini belirliyor.
Fındık dikim alanlarının sınırlandırılması için 1983 yılında kanun çıkarıldı ama politikacıların baskısı ile bu kanun uygulanamadı. Fiskobirlik satılamayacak mala para ödedi. Sonunda sistem çöktü. Şimdi Ankara sitemi onarmadan, Fiskobirlik parasını keserek, fındık fiyatını düşük tutarak sorunu yok etmeye çalışıyor.
Yanlış olan şudur: Ankara'da oturan, hayatında fındığı sadece kuruyemişçide gören bir bürokratın fındık politikasını kendi başına ve IMF uzmanına danışarak belirlemesi yanlıştır. Ankara'da oturarak fındığa fiyat biçmek yanlıştır. Konunun uzmanı ziraat odaları, ticaret borsaları, ihracatçı birlikleri ile oturup konuşularak daha sağlıklı politikalar belirlemek mümkündür. Ama diyeceksiniz ki, "Hadi bu yıl da böyle olsun... Gelecek yıl Allah kerim..." Zaten bunu diye diye bugünlere geldik.
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr