AGİT bir aslandır. Bolca kükrer... Ama dişi olmadığından ısıramaz. AGİT batıdan doğuya 55 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarını bir araya getiren, "teşkilatı olmayan bir teşkilattır." Çok fazla konu ile ilgilenir. Toplantıda karar alınabilmesi oybirliğine bağlıdır. Tabii ki 55 ülkenin bir konuda oybirliğine varabilmeleri için kararın "sulandırılmış" olması, isteyenin istediği yana çekebileceği "elastikiyete sahip olması" şarttır. Oybirliği ile alınan kararların hiçbir yaptırım gücü yoktur.
AGİT toplantıları önemli konuların tartışılmasına (sadece ve sadece tartışılmasına) imkan verir. Devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı toplantılar ikili görüşme fırsatı doğurur. Toplantı sırasında "politika panayırı" kurulur. İşi olan, akıllı olan bu panayırda istediği devlet adamını köşeye sıkıştırıp ayak üzeri kulis yapar. İş bağlar.
AGİT toplantılarının birinin İstanbul'da yapılması, dünya politikasında ağırlığı olan devlet adamlarının İstanbul'a gelip bu vesile ile Türkiye'nin sorunlarına ilgi duymalarına zemin hazırlayacaktır.
AGİT'in Türkçe adı "Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı"dır. İngilizce adı "Organization for Security and Cooperation in Europa - OSCE"dir. AGİT'in babası AGİK'tir. AGİK'in Türkçe adı "Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı"dır. İngilizce adı "Conferance for Security and Cooperation in Europa - CSCE"dir.
AGİK, Rusya'nın girişimiyle 1975 yılında Helsinki'de bir araya gelen devlet ve hükümet başkanlarının imzaladıkları "Helsinki Nihai Senedi" diye adlandırılan bir anlaşma ile doğmuştur.
Doğu Bloku ile Batı Bloku arasındaki bu ortak girişimin ilk ürünü 1990 Paris zirvesinden sonra imzaya açılan AKKA'dır. "Avrupa Konvansiyonel (nükleer olmayan) Kuvvetler (silahlar) Anlaşması (AKKA) ile ülkeler belli bölgelerde ve de özellikle sınırlarda bulunduracakları silahlı kuvvetler için kendi kendilerine tavan koymuşlardır. Örneğin, Rusya Kuzey Kafkasya'da (Çeçenistan'da) üslendireceği zırhlı araç sayısını 2.140 olarak sınırlamayı kabul etmiştir.
Daha sonra "Viyana Belgesi" ile daha ileri sırınlamalar getirilmişti. Örneğin, ülkeler 9 bin askeri aşan askeri faaliyetleri 9 gün önceden birbirlerine bildirmeyi kabul etmiştir. Asker sayısı 13 bini aşan hareketlerde gözlemci çağırmak zorunluğu getirilmiştir.
Doğu Bloku'nun çökmesi ve de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği'nin dağılmasından sonra toplanan "Budapeşte zirvesi"nde AGİK'in adı değişmiş, AGİT olmuştur. (Konferans adı, Teşkilat'a dönüşmüştür.)
Buna rağmen AGİT uluslararası hukuk açısından "yasal bir hükmi şahsiyete" (statüye) kavuşturulamamıştır.
AGİT şemsiyesi altında Avrupa'daki çatışmaların önlenmesi için "Çatışmaların Önlenmesi Merkezi" kurulmuştur. Ulusal Azınlıklar Komiserliği kurulmuştur. Güvenlik ve İşbirliği Forumu ile Ekonomik Forum'lar oluşturulmuştur. Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Bürosu kurulmuştur. Şimdilerde AGİT'in ilgi alanına girmeyen konu kalmamış gibidir. İnsan hakları, demokrasi, hukuk devleti, organize suçlarla mücadele, rüşvetle mücadele, çocuk hakları, askeri konuların şeffaflaştırılması... Velhasıl her konu gündeme girebilmektedir.
Bir ara NATO'nun yerini alacağı söylenmiştir. Bosna - Hersek ve Kosova çatışmasında devreye girmiştir. Dağlık Karabağ ve Çeçenistan işinde Ruslarla karşı karşıya gelmiştir. Azerbaycan - Ermenistan arasındaki anlaşmazlıkta arabuluculuğa soyunmuştur.
Dış politika uzmanları Prof. Dr. Haluk Ülman ve Zafer Atay'dan öğrendiğime göre, İstanbul toplantısında Rusya Federasyonu'nun gündeme getirdiği Avrupa Güvenlik Şartı çerçevesinde AGİT'in yeni bir yüzyılda hangi konularda nasıl etkinlik sağlayabileceği, barışa nasıl katkıda bulunacağı ana konu olarak tartışılacaktır.
Bizim bekleyişimiz ise, AGİT için Türkiye'ye gelen devlet ve hükümet başkanlarıyla kulislerde yapılacak ikili görüşmelerde, Bakü - Ceyhan boru hattı, Kıbrıs sorunu, AB üyeliği gibi konulardaki sorunlarımızı çözebilmektir.