Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu hafta Kırşehir’de 26. Ahilik Haftası kutlanıyor. Hafta boyunca devam edecek etkinliklerin amacının ahiliği yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak olduğu belirtiliyor.
Türkiye’de esnafın teşkilatlanmasının temelini oluşturan ahilik, Ahi Evran’ın başlattığı din ağırlıklı bir harekettir.
Ahi Evran 1171 (H. 567) senesinde İran’ın batı Azerbaycan taraflarında bulunan Hoy kasabasında doğdu. 1205 yılında Anadolu’ya geldi. 1262 (H. 660)de Kırşehir’de öldü. (Bazı kaynaklara göre şehit edildi.)
Zamanın en büyük alimlerinden olan Fahreddin-i Razi’nin derslerine devam ederek akli (fen) ve nakli (din) ilimleri öğrendi.
Ahmed Yesevi hazretlerinin talebelerinin sohbetlerine devam ederek tasavvuf yolunda yüksek derecelere kavuştu. Evhadüddin Hamid Kirmani ile tanışıp, onun talebeleri arasına katıldı.

İlim, irfan ve sanat bir arada
Böylece tefsir, hadis, fıkıh, kelam ve tıp ilimlerinde derin alim, tasavvuf yolunda yüksek makam sahibi bir veli oldu.
Sadreddin-i Konevi hazretlerinin babası Mecdüddin İshak’ın daveti üzerine, insanlara dinlerini öğretmek, kardeşlik ve beraberliği aşılamak için Muhyiddin ibni Arabi ve hocası Evhadüddin’le birlikte Anadolu’ya geldi.
Hocasının kızı Fatıma Bacı ile evlendi. Hocası ve kayınpederi Evhadüddin’le birlikte çeşitli Anadolu şehirlerini dolaştı.
Vaazlarında özellikle esnafa İslamiyet’i anlatarak dünya ve ahiret işlerini düzenli hale getirmeleri için nasihatlerde bulundu. Yaklaşan Moğol tehlikesine karşı Müslümanların kuvvetlendirilip teşkilatlandırılması için çalıştı.
Hocasının vefatından sonra yerine geçti ve vekili oldu. Bir rivayete göre Kayseri’ye, bir başka rivayete göre Kırşehir’e yerleşti. Debbağlık yaparak (deri dabağlayarak) geçimini temin etti.
Genelde Ahiliğin Kırşehir’de ortaya çıktığı söylenir.
Bir başka söylentiye göre, Bağdat’ta büyük üstatlardan ders alan Ahi Evran, ahilik teşkilatını Arapların kurduğu Fütüvvet Teşkilatı’ndan etkilenerek kurmuştur.

Kırşehir neden önemli?
Bu arada Ahi Evran’ın Kırşehir’de Hacı Bektaş-ı Veli ile yakın dostluk kurduğu, Ahilik konusunda teşkilatlanmada Hacı Bektaş-ı Veli’nin tavsiyelerinden yararlandığı söylenir.
Hacı Beştaş-ı Veli ( 1209 - 1271), Horasan Nişabur doğumlu bir şair ve mutasavvıftır.
Ahi kelimesi Arapçadır ve “kardeş/ kardeşim” demektir.
Ancak bazı araştırmacılar, Ahi sözcüğünün Türkçede cömert, eli açık, yiğit anlamına gelen “akı” sözcüğünden geldiğini ileri sürmektedirler.
Anadolu’da Türk kurum ve terimlerinin fazlalaştığı bir dönemde “akı”nın, Arapça “kardeşim” anlamına gelen “ahi”ye dönüştüğü sanılmaktadır.
Bu hareket Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da yaşayan Müslüman Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenme olarak gelişti.
Ahiliğin geçmişini Ali’ye kadar geriye götürenler de vardır. Fütüvvetnâmelere göre, Ahiliğin menşei Ali’ye dayanmaktadır.
Hazreti Muhammed, Ali’ye “Sen benim yoldaşımsın, ben Cebrail’in yoldaşıyım, Cebrail de Allah’ın yoldaşıdır” dedikten sonra Salmân-ı Fârisi’ye Ali’ye yoldaş olmasını söylemiştir.
Salmân-ı Fârisi de bunun üzerine Ali’nin elinden tuzlu su içerek ona yoldaş olmuştur.
Bundan sonra Hazreti Muhammed, Hazreti Ali’ye: “Ya Ali ben seni tamamlıyorum ve olgunlaştırıyorum,” diyerek şalvar giydirmiş ve bel bağlamıştır.
Ahilik Teşkilatı, Selçuklular döneminde ekonomik ve ticari faaliyetlerinin yanı sıra askeri ve siyasi faaliyetlerde de bulundu.