Konuya yabancı olanlara basit olarak anlatayım. (1) İşyeri açan, üretim yapan para kazanırsa devlete gelir veya kurumlar vergisi vermek zorundadır. (2) Kazansın kazanmasın sattığı mallar yaptığı hizmetler nedeniyle KDV ve ÖTV ödemek zorundadır. (3) Kazansın kazanmasın kendisi ve yanında çalıştırdıkları için sigorta primi ödemek zorundadır.
Bu ödemeler gecikirse, faiz işlemeye başlar. Ödeme geciktikçe faiz artar. Ödeme yükü büyür. Devlet, geciken vergi ve sigorta ödemelerini, biriken faizi ile birlikte kanuni takibat sonunda alır. Önce işyerine sonra da evine barkına haciz gelir. Şu veya bu nedenle vergi ve sigorta borcu yükü altına giren işyeri sahibinin belini doğrultması hemen hemen imkânsızdır. Böyle işyeri sahiplerine bankalar yeni kredi vermez. Eski kredileri geri çağırır.
Gecikme faizi yüksek
Vergi uzmanları Şükrü Kızılot, Sezgin Özcan ve Metin Taş’tan öğrendiğimize göre, işadamlarımızın (ki bunların çoğu KOBİ diye adlandırılan küşük işletme sahipleri) vergi borçları 30 milyar TL. Vergi borçlarının cezası 25 milyar TL’ye ulaşmış. Sigorta prim borçları ve gecikme faizlerinin toplamı 105 milyar TL. Krizde neden işler durdu. Kriz öncesi borcunu ödeyemeyenin kriz sonrası borcunu ödemesi daha da zor hatta imkânsız. Krizde ayakta durması için krediye ihtiyacı var. Vergi ve prim borcu olana hiçbir banka kredi vermiyor. Halbuki geciken vergi ve prim borçlarında gecikme faizi taksimetresi süratle işliyor. Borçlar katlanıyor. Hem de nasıl katlanma?
- Vergi borcunu zamanında ödemeyenin borcuna her ay yüzde 2.5 birikimli gecikme faizi işliyordu. Bunun yıllık birikimli toplamı yüzde 30’u buluyordu. 3 vergi uzmanımız yazdı, çizdi. Aylık faiz birikimsiz yüzde 2.5’ten 1.95’e indirildi. Ödenemeyen vergi borcuna yılda birikimsiz yüzde 23.40 faiz binecek. Ama bu indirim geçmişe dönük değil. İleriye dönük. Geçmiş yükler devam ediyor.
- Vergi uzmanlarından öğrendiğimize göre, işadamlarımızın vadesinde ödeyemedikleri SSK ve Bağ-Kur (Sosyal Güvenlik Kurumu) primi borçlarına 3 ay boyunca her bir ay için yüzde 3 ceza biniyor. Ayrıca her bir ay için Hazine Bonosu ortalama faiz oranına göre değişen gecikme faizi birikimli olarak prim borcuna ekleniyor. Konuya yabancı olanlar takdir ederler ki, (1) İmkânı olan işadamı böyle yükün altına girmek istemez. (2) Ödeme gücü olan bir an önce borcunu ödeyerek kurtulmaya çalışır.
Ortada bir gerçek var. Bu sorunu bütünü ile işadamlarının kötü niyetine bağlamaya imkân yok. Kötü niyetli işyeri açarak başına böyle bir dert almaz.
Ne yapılabilir? Vergi ve prim affı unutularak, başka çözüm yolları aranabilir... Örneğin, anapara borcu belli ödemesiz devreden sonra taksitlendirilir. Faiz borçları yeniden hesaplanır. Ve taksite bağlanır. Böylece işyerlerinin işler hale gelmesinin yolu açılır. Sorun teşhis edilirse, çözüm formülü tükenmez. Ne yazık ki büyük Türk büyükleri sorunun farkında değil.
Tunca Bengin
Trump-Musk-Derin Devlet üçgeni...
9 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yeni mezuna GSS borcu 2 yıl yok
9 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Bayram notları ve bayramlaşmalar
9 Haziran 2025
Hakkı Öcal
Netanyahu’nun intikamı çok acı olacak
9 Haziran 2025
Dr. Demet Erciyes
Çok uyku akıl sağlığını bozabilir mi?
9 Haziran 2025