Arıcı Dursun

Dursun Yılmaz, Ordu'nun Gürgentepe nahiyesinin Tepeköyü'nde yaşarken arıcılığa merak salıyor. Yıl 1960. Duyuyor ki, "Kars balı daha makbul..." Köyden ayrılıyor, bir yıl, iki yıl ortalıkta görülmüyor. Sonra bir gün yepyeni bir kamyon ve kamyon kasasında kırk kadar arı kovanı ile geri dönüyor.
Dursun Yılmaz'ın kamyonu, Kars'ta arıcılık yaparak kazandığı para ile satın aldığını öğrenen köylülerin hepsi arıcılık yapmaya soyunuyor. Kısa sürede arıcılık fındık yanında ikinci gelir kaynağı oluyor. Şimdilerde sadece Karadeniz'de değil Kars, Muş ve Hakkari'de de Dursun Yılmaz'ın öğretisi ile başlayan arıcılık büyük hızla yayılıyor.
Dursun Yılmaz'ın oğlu Hamdi Yılmaz babasının başlattığı işi geliştiriyor. "Baba işi" şimdi koskocaman bir "müessese"ye dönüşmüş durumda. Yılmaz ailesi kendilerine ait 5 bin kovanda ürettikleri 150 ton bal yanında, yurdun değişik yörelerinde ürettirdikleri 750 ton balı "Binbirçiçek" markası ile pazarlıyor, ayrıca arıcılar için dolu ve boş kovan ile arıcılık malzemeleri satıyor.
Hamdi Yılmaz şimdi kafayı "Doğu Anadolu'da yeni bir üretim konusu olarak arıcılığı geliştirme projesine" takmış. Çok az bir yatırımla, Doğu ve Güneydoğu'da iş arayanlar çok cazip gelir kapısı açılabileceğini söylüyor.
Hamdi Yılmaz'a göre Türkiye'de halen 40 bin aile arıcılık yapıyor. 4 milyon kovandan her yıl 75 bin ton bal alınıyor.
Köye Geri Dönüş ve Kırsal Kalkınma Projeleri'nde en cazip yatırım konusu arıcılık. Çünkü az yatırımla, kısa sürede iyi gelir imkanı var. Türkiye'nin tabiat şartları üretimde sorun yaratmıyor. Üretilen malı satmak kolay. Talebi bol.
Binbirçiçek firması 1999 yılında 32 bin ana arı (kraliçe) üretmiş, 22 bin arılı kovan satmış.
Şimdi teknoloji gelişmiş. Kovandan ana arı alınıyor, ana arı kafese konulup tek başına satılıyor. Veya kovandan alınan ana arı yeni bir takım kuruyor. Kovanı ile birlikte satılıyor. Ana arının alındığı kovandaki arılar hemen kendileri için yeni bir ana arı yetiştiriyor.
Ana arının (kraliçenin) tek başına satış fiyatı 45 milyon lira dolayında, ana arılı, tam takım kovanın satış fiyatı 50 milyon lira dolayında, boş kovanın satış fiyatı 20 milyon lira dolayında imiş.
Yöreye göre bir kovandan bir mevsim 30 - 40 kilo bal alınabilirmiş. Bal şimdilerde "kovandan" 1.5 milyon liraya alıcı bulabiliyor.
Sayın okuyucularıma "arı kovanının içindeki ilginç hayat hakkında da bilgi vermek istiyorum."
Bir arı kovanında 1 tane ana arı (kraliçe), bin kadar erkek arı ile 20 - 30 bin işçi arı bulunur. İşçi arılar dişidir. Fakat kısır dişi arıdır.
Ana arı (kraliçe) doğumundan 5 - 7 gün sonra hayatındaki ilk ve tek çiftleşmeyi yapar. Çiftleşmeden sonraki bir haftada yumurtlamaya başlar. Her gün ağırlığının 3 katı yumurtlar. Dört veya beş yıl yaşar. Erkek arılar hiçbir işe yaramaz. En güçlülerinden dördü veya altısı ana arı birleşmek için uçtuğunda onunla oynaşıp, birleşir. İşte o kadar. Erkek arılar 3 - 4 ay yaşar. İşçi arılar, kısır dişiler, 60 - 70 gün yaşar.
Genç işçi arılar "arı sütü" denilen çok özel bir madde salgılar. Ana arı (kraliçe) ömür boyu bu arı sütü ile beslenir. Bu güç ile her gün ağırlığının üç katı yumurtlar. Hem de bir defa birleşme ile dört veya beş yıllık ömrü boyunca her gün yumurtlar. Yumurtadan 21 gün sonra işçi arı doğar.
Ana arı (kraliçe) herhangi bir şekilde kovandan alınır veya ölür ise işçi arılar hemen yokluğunu anlar. Normal olarak 21 günde yavru çıkaracak yumurtların en güçlülerini seçerek bu yumurtalara arı sütü verir. Arı sütünün etkisinde 21 günlük normal doğum yerine 13 günde ana arı adayları doğar. İşçi arılar 30 - 40 ana arı (kraliçe) adayı arasından en güçlüsünü belirler. Ana arı 3 - 4 günlük talim uçuşundan sonra peşine en güçlü 4 - 6 erkeği alıp birleşme uçuşuna geçer. Birleşme havada gerçekleşir.
Ve de arı kovanındaki hayat böylece sürüp gider.