1 Temmuz’dan sonra "asgari ücret" ile çalışan işçinin bir aylık çalışması sonunde cebine net 184 milyon lira para girecek. Ama, asgari ücret ile işçi çalıştıran bir işverenin cebinden her ay (sadece bu ücret ödemesi için) 332 milyon lira çıkacak.
Çünkü işveren işçiye "net asgari ücret" olarak her ay 184 milyon lira asgari ücret öderken, çalıştırmanın cezası olarak devlete 148 milyon lira ödeme yapacak!
Her altı ayda bir asgari ücret yeniden belirlenir. Asgari ücret hem işçiler, hem işverenler için çok önemlidir.
İşçiler için önemlidir, çünkü Türkiye’de çok sayıda işçi "asgari ücret" ile çalışıyor. Bir işçinin ayda 163 milyon lira, 184 milyon lira gibi sınırlı gelir ile yaşamını doğru dürüst sürdürmesi imkansızdır. İşveren için önemlidir. Çünkü, Türkiye’de katma değer içinde işçilik payı çok büyüktür. (500 büyük sanayi kuruluşunda katma değerin yüzde 83’ü ücret ödemesinden oluşur.) Özellikle ihracata dönük iş yapan kuruluşlarda ücret, üretimin ihraç şansını artırmakta veya kısıtlamaktadır.
Hele hele kriz dönemlerinde, birçok firmanın tasarruf arayışında işçi çıkarmaya yöneldiği dönemde asgari ücret işverenler bakımından önem taşımaktadır. Burada denilebilir ki: "Türkiye’de çok sayıda kayıt dışı, kaçak işçi çalıştırılıyor... Asgari ücret önemli mi?" Evet önemli. Çünkü çok sayıda kayıt dışı, kaçak işçi çalıştırılan bir ekonomide asgari ücretteki her bir liralık artış, kayıt içi çalışan işverenin rekabet şansını yok ediyor.
Asgari ücretteki artış, "işveren olmayanlar" için "at ile deve değil." Net 163 milyon lira olan asgari ücret, net 184 milyon liraya yükseltilmektedir. Artış yüzde 13 dolayındadır. Haziran ayı sonuna kadarki ücretler için yılbaşında yapılan artış da paçal edilecek olur ise, işçinin 2002 yılı net asgari ücretinde yüzde 40 dolayında bir artış olacağı anlaşılmaktadır. Yüzde 40’larda kalması halinde de enflasyon karşısında ezilmemiş olacaktır.
İşçi nasıl sadece cebine net olarak giren paraya bakar ise, işveren de cebinden çıkan paraya bakar. "Asgari ücret 250 milyon lira oldu" denildiğinde bu rakam, ne işverenin cebinden çıkan parayı, ne işçinin cebine giren parayı ifade etmektedir. Çünkü işveren kendi adına ve işçi adına devlete değişik isimler altında ödemeler yapıyor.
Asgari ücret rakamlarıyla ilgili açıklamayı, Kayseri’de sanayiciler ile birlikte TV ekranında izledik. Bir sanayici şunları söyledi: "Üretimi, adam çalıştırmayı aklından geçirmeyen, parasını bankaya yatırırsa devlet ona ‘aferin’ diyor. Beş kuruş vergi almıyor. Ama biri üretim yapmaya ve istihdama kalktı mı, devlet ‘Vay sen ne yapıyorsun?’ diyerek biniyor ensesine... Asgari ücret ile bir işçiye iş vermenin her ay işçinin cebine 184 milyon lira net para koymanın cezası 148 milyon lira. O işçi bir mal mı üretti? Başlıyor vergi cezaları... Türkiye’de işsizlik var, iş bekleyen milyonlarla insan var... Ama bunlardan birine iş imkanı yaratmaya kalkandan devlet (para kazan kazanma, beni ilgilendirmez, madem ki bi kişiye iş verdin diyerek) ayda 148 milyon lira para istiyor.
Sayın okuyucularım, en iyisi siz bu yazının altındaki tabloya bakarak kendi yorumunuzu yapınız. Devlet mi, işveren mi, işçi mi haklı karar veriniz...
İşverenin cebinden 332 milyon TL çıkıyor.
İşçinin cebine 184 milyon lira giriyor.
Arada da devlet 148 milyon lira alıyor