Başbakanımız AKP'nin Afyon mitinginde köylüsü ile tartıştı. Köylüsünü azarladı. Pancar konusunda köylüsünün derdini dile getirmesine kızdı. "Pancar ile ilgili bir sıkıntı yok. Kota yok" dedi. "En ufak sıkıntıda feryat ediyorsunuz. Olumlu işleri görmüyorsunuz" dedi. 2003 yılında Afyon çiftçisine ürün bedeli olarak 62 triyon lira ödendiğini hatırlatarak, "Devletin bu iyiliğini unutmayın" dedi.
Zavallı bir köylü kadının "mazotun pahalılığından yakınması" üzerine sinirlendi. Köyü kadının ağzının payını verdi. "Şimdi bacım... Geçen yıl çiftçiye yüzde 35 mazotta indirim yaptık mı? E mübarek... Mazotta yüzde 35 indirim yapıyoruz. Oldu olacak bedava verelim. Şimdi ne istiyorsunuz ki? Enerjiyi bağlayalım. Suyu bağlayalım. Mazotu bedava verelim. Oldu olacak yemeği de ağzınıza biz koyalım" dedi.
Başbakanımız yurtdışı ilişkilerde, yurtiçinde büyük sermaye çevreleriyle ilişkilerinde "mülayim, saygılı, anlayışlı, diyaloğa açık" bir politikacı görünümünde... Ama halkının karşısına çıkınca nedense "hırçınlaşıyor". Halkını ve de köylüsünü "azarlıyor". Ben de buna çok mu, çok üzülüyorum. Dertleniyorum.
Afyon'da haksız yere azarladığı o köylü kadın benim "bacım". Bacımın anlatamadığı derdini Başbakanımıza duyurmak istiyorum. İşte bu nedenle "Başbakanımızın affına sığınarak, durumu arz ediyorum".
Köylüm, tarlasını mazot ile sürüyor. Tarlasını sulamak için çalıştırdığı su pompasında mazot yakıyor. Köylümün kendi traktörü, kendi pompası var ise mazotu doğrudan alıyor. Tarlayı traktörcüye sürdürüyor, suyu başkasından alıyor ise, mazot parası traktör kirasını ve su parasını yükseltiyor.
Ürün cinsine göre bazı tarlaya bir yılda 3 kere bazı tarlaya 5 kere traktör giriyor.
Şimdilerde traktörcüler bir dönüm tarlayı sürmek için 3.5 milyon lira ile 5 milyon lira arasında para istiyor. Tarlaya hububat ekilecek ise bir dönümde 15 litre, mısır ekilecek ise 20 litre, pancar ekilecekse 30 litre, ayçiçeği ekilecek ise 20 litre mazot tüketiliyor. Sulama pompasında harcanan mazot bunun dışında. Mazotun bir litresinin fiyatı 1 milyon 300 bin, 1 milyon 400 bin lira. Bu para köylüme ağır geliyor. Ürün bedeli mazot parasını karşılayamıyor.
İşte bu nedenle geçen yıl hükümet köylüme mazot yardımı yapılmasını uygun gördü. Bir dönüm tarlada (ürün ne olur ise olsun) 8 litre mazot kullanıldığı varsayıldı. Köylüme, 8 litre mazot bedelinin yüzde 35'i tutarında dönüm başına 3 milyon 900 bin liranın 2 taksitte ödenmesine karar verildi.
Birinci taksit olarak dönüm başına 1 milyon 950 bin lira ödendi. İkinci taksitten haber yok. Ne zaman ödeneceği belli değil. Bu uygulamanın 2004 yılında da devam edip etmeyeceği belli değil.
Hükümetim, şehirlinin evine, işyerine enerjiyi bağlarken, suyu bağlarken, suda ve enerjide ucuzluk yaparken üzülmüyor, bunu vazife sayıyor da, acaba neden benim köylüme enerji ve su bağlayınca mazot yardımı yapınca bunda "gözü kalıyor"? Bunu bir" lütuf" olarak görüyor. Yazık değil mi benim köylüme?
Mazot yenilecek bir şey değil, içilecek bir şey değil. Benim köylüm ucuz mazot istiyor ise "üretmek için istiyor"... Bir omuz veriniz de köylüm üretsin.
(Not: Başbakanımız "pancarla ilgili bir sıkıntı yok. Kota mota yok" dedi... Başbakanımızı herhalde yanlış bilgilendirdiler. Pancarda kota da var, sıkıntı da var. Bunları da bir başka yazıda arz ederim.)
Özay Şendir
Özel’den Sosyalist Enternasyonel mesajları ve İsrail
23 Mayıs 2025
Cem Kılıç
Üretken yapay zekâ dört işten birini tehdit ediyor!
23 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Hayal bile kuramıyoruz!
23 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Rakamlar yalan söylemez
23 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Suriye, İsrail ve karıştırıcılar
23 Mayıs 2025