NEW YORK
Bizde elindeki malı bitirmek isteyen işportacı, fiyatı ucuzlatıp "batan geminin malları bunlar" diye satar ya... İşte o biçim... "Christmas / Noel" haftası ile "yeni yıl" haftasında mallarını sata sata bitiremeyen mağazalar, yeni yılın ilk gününden başlayarak fiyatları indirdikçe indirdi... Mağazalardaki stokları sıfırlamak için yüzde 50'den başlayan indirimler yüzde 60 ve hatta yüzde 70'lere kadar ulaştı... Gene de bu fiyatla mağazalar satacak, insanlar alacak mal bulabiliyor. Bu ne çılgın alışveriş modası ki, "satın almak" insanların "tek uğraşı konusu" haline gelmiş.
Tüketici harcamalarının son 31 yılın en yüksek noktasına ulaştığı açıklandı.
Tüketici harcamalarının artması yatırımları da etkiliyor. Ticaret Bakanlığı'nın geçen hafta yaptığı açıklamaya göre 1999 yılında ABD'deki sabit sermaye yatırımı harcamaları 1.2 trilyon lira olarak gerçekleşmiş. Ve de milli gelirin % 12.7'sine ulaşmış. (Demek ki, ABD'de yatırımlar Türkiye'nin milli gelirinin 6 katı büyüklükte!)
Sıradan mal satan mağazalarda ucuzluğa giren gömleklerin, pantolonların ve hamam bornozlarının etiketinde "Made in Turkey" (Türkiye'de üretilmiştir) yazısını görünce insan seviniyor.
Biz hala "ucuz işçimiz" sayesinde ABD pazarında tişört, don ve gömlek satma arayışını sürdürürken, ABD pazarında satılan ileri teknolojiye dayalı ürünlerin, bilgisayarların, elektronik cihazların hemen tamamı Çin, Malezya, Hindistan, Singapur, Endonezya, Hong Kong gibi ülkelerde ve şehirlerde üretiliyor.
Diyeceksiniz ki, "İyi de... O malları oralarda ürettirenler Amerikalılar..." Ben de cevaplayacağım. "İyi de... Ürettirenler Amerikalılar ama üretenler Çinliler... Malezyalılar... Taylandlılar... Hintliler... Koreliler... Endonezyalılar... Onlar düşük ücretle bilgisayar, elektronik eşya üretip, ileri teknolojide üretimi belliyorlar. O işin uzmanı oluyorlar... Yarın kendileri için de bu malları üretecek bilgi ve beceri birikimine sahip oluyorlar. Halbuki benim garip işçim... Körün değneğini bellediği gibi tek bir işi bellemiş... Pamuk ekiyor. Pamuk ipliği eğiriyor... Pamuklu dokuyor. Dokuduğu bezi biçip, dikip don yapıyor. Havlu yapıyor. İşte o kadar!..
New York'ta fiyatı en ucuz, ucuzlukta da fiyatı üç paraya, beş paraya düşen mallar bizim üretip sattığımız don - gömlek ve havlu tipi eşya.
Giyim eşyasının markalısını Avrupalı üretiyor. Avrupa malı giyim eşyasında "marka" demek "para" demek.
Ucuzlukta fiyatı yerlere düşen bizim Türk malı gömlek, pantolon ve havlu satılmazken, ünlü markaların yılan, timsah, kanguru ve devekuşu derisi yeni moda çantaları 5 bin, 12 bin dolara alıcı buluyor. Ünlü markaların erkek saatleri 3 bin, 30 bin dolara satılıyor. Dolmakalemler bin dolar, 7 bin dolara yükselmiş. Kadınların markalı giysileri 2 bin ile 5 bin, erkeklerinki 2 bin ile 4 bin dolar arasında.
Biz Türkler ise olan bitene gözümüzü kapatmışız. Tek derdimiz ABD yönetiminin "tekstil kotası"nı gevşetip, bize biraz daha don, gömlek, havlu satma şansı tanıması. 2000'li yıllarda Türkler don - gömlek dikip satarak yaşamlarını sürdümekten başka şey düşünemiyor...
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr