Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sadece BDDK Başkanı değil, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı da eleştiriye tahammül edemiyor. En saygılı eleştirilere bile hırçınlaşarak çizgi dışı karşılık vermeye kalkıyor.BDDK ve TMSF birer kamu kurumudur. Bu kurumların başarılı olması ülkeye yarar getirir. Bu kurumlar genç kurumlardır. Bu kurumların başındakiler "bugün var, yarın yok" kamu görevlileridir. Görev ve sorumlulukları kurumları güçlendirmek, başarılı hale getirmektir. Hataları, yanlışları savunmak ne onlara ne de başında bulundukları kurumlara yarar getirir.Maalesef ekonomik dengelerimiz henüz iyi kurulamadı. Bu dengesiz dönemde bazı banka çevrelerinin, bazı medya kuruluşlarının, bazı işadamlarının BDDK ve TMSF ile doğrudan veya dolaylı "işi var"... Bu nedenle bazı banka çevreleri, bazı medya kuruluşları, iş aleminin bir kısmı, BDDK ve TMSFnin yanlış ve hataları konusunda sessiz kalıyor. Buna karşılık BDDK ve TMSFnin başına geçenler "yıldızlaştırılıyor". Ne yaptıkları, ne söyledikleri her gün gündeme getirilen başkanlar, "Yavuuu... Biz neymişiz!.." havasına kapılıyor.Burada sorun kişilerle ilgili değildir. Sorun sistem sorunudur. Sorun kamu kurumlarının etkin bir şekilde görev yapmasının nasıl sağlanacağıdır... Hükümetin isteği üzerine bir Fransız ve bir İngiliz bankacının, İmar Bankasının batışı üzerine hazırladıkları rapordaki eleştiri ve önerilere Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı hemen "sert" tepki gösterdi. "Komisyonda tecrübeli bir Türk olsaydı rapor böyle çıkmaz, BDDK suçlanmazdı" dedi. Hazine var, Merkez Bankası var, SPK var, BDDK var... Bunların bankaları gözetleme ve denetleme sorumluluğu var. Ve buna rağmen İmar Bankasında mevduatta çifte kayıt yoluyla ve olmayan Hazine bonosunun satışıyla 8.5 katrilyon liralık bir yolsuzluk yapılıyor...Hükümet, iki yabancı bankacıyı davet ediyor, "Şu olayı bir inceleyiniz... Bir daha olmaması için ne tedbirler alalım?" diye soruyor. İki yabancı bankacı oturup rapor hazırlıyor... Raporun açıklandığı gün BDDK Başkanı "savunmaya geçiyor"... Rapordaki görüş ve önerilerin doğru olmadığını söylüyor.Raporu hazırlayan iki yabancı bankacının "Bizden alacakları yok, verecekleri yok". Az bir zamanda, kendilerine ulaştırılan bilgileri değerlendirerek görüş ve önerilerini ve eleştirilerini kağıda dökmüşler... Denetleme sorumluluğu Fransız ve İngiliz bankacılar kendi ülkelerinde ve başlıca Avrupa ülkelerinde bankaların nasıl denetlendiğini hatırlatarak, Türkiyede de benzer bir gözetim ve denetim sistemi kurulmasını öneriyorlar.Eğer Hazine, Merkez Bankası, SPK, BDDK gözetim ve denetim sistemi iyi işleseydi, bir küçük banka halkın sırtına 8.5 katrilyon fatura yükleyemezdi, diyerek mevcut sistemin iyi işlemediğini söylüyorlar...Şimdi bizim ne yapmamız gerekiyor? "Efendim yabancılar bizim durumumuzu bilemez. Biz her şeyi daha iyi biliriz... Daha önce batan bankalarda da, İmar Bankasında da Hazine, Merkez Bankası, SPK ve BDDKnın hiçbir hatası yanlışı yoktur. Bankaları hakim ortaklar bir günde soymuşlar ve bankalar da "pattt" diye "Bir gün içinde batmıştır" mı diyeceğiz?Alınmayı, gücenmeyi bir yana bırakalım... Bankaları gözetlemekten ve denetlemekten sorumlu sistemin iyi işlemediğini kabul etmeye ve de iki yabancı bankacının hazırladığı raporu değerlendirmeye, bu rapordaki eleştirileri ve önerileri ciddiye almaya mecburuz. Bunu yapmazsak gördüğümüz filmleri tekrar tekrar görmekten kurtulamayız. guras@milliyet.com.tr Mevcut sistem iyi işlemiyor