Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakan’ın ekonomideki gelişmeleri değerlendirmek için bir basın toplantısı yapması “iyi” olmuştur. Çünkü, herkesin “ N’olacak bizim halimiz?” diyerek huzuru kaçmıştı.
Başbakan’ın halka bilgi ve güven vermek için yaptığı konuşmada ekonomideki olumlu gelişmeleri sergilemesi doğaldır. Ancak olumlu anlatımlar yanında, olası tehlikelere de işaret etmesi, bunlara karşı hükümetin aldığı ve alacağı tedbirlerden söz etmesi gerekirdi.
Halbuki Başbakan sorunları yok sayarak ve Türkiye’yi küresel çalkantının etkileyemeyeceği bir ülke konumuna koyarak “Bize bi’şey olmaz abi’cim” dedi.
Genel temenni “Bize bi’şeyin olmamasıdır.” Fakat, bize “bi’şey’in olmaması” için bizim de sorunlarımızın bilincinde “bi’şeyler” yapmamız gerekiyor.
Başbakan ya sorunları küçümsüyor ya da küçümser gibi yapıyor.
-  Şu çalkantılı döneme, IMF ve AB ile bağlarımız gevşekken girdik. IMF ile nasıl bir bağ kuracağımız ve ne zaman masaya oturacağımız belli değil. AB için hazırlanan 3’üncü Türkiye Ulusal Programı taslağı ortalarda dolanıyor. Sonuçlandırılamadı. Başbakan bu konuda açıklamalar yapabilirdi.

Sorunları küçümsersek çözümsüzlük gelir
-  Çalkantılı döneme, “2009-2011 Orta Vadeli Çerçeve Program” ile girdik. Adı program olmasına karşılık bu belge bütçe hedeflerini belirlemek için hazırlandı. Gerçek anlamda bir ekonomi programı, bir eylem planı değildir. Bizim ihtiyacımız olan sorunları önleyecek bir eylem planıdır. Başbakan kısa dönemde uygulanması düşünülen ekonomik tedbirleri sıralayabilirdi.
-  Cari açığımızın nedeni ucuz dövizdir. Ucuz döviz nedeniyle ithalatımız artıyor. Cari açığı eskiden özelleştirme ile şirket ve kâğıt satın almak için gelen dövizlerle kapatabiliyorduk. Şimdilerde döviz açığını özel sektörün borçlanarak getirdiği dövizlerle kapatıyoruz. Özel sektör büyük borç altına girdi. Başbakan döviz açığının önemini (küçümsemeden), yapılacakları anlatabilirdi.
-  Geçmişte iğne yapamazdık. Geçmişte kağnıya binerdik... Ama onlar geçmişte kaldı. Bugün bugündür. Bugün üretim yeterli ölçüde artmıyor. İşsizlik ciddi sorun. Başbakan üretimi ve istihdamı artırmayı hedef alan politikalarını açıklayabilirdi.

Neler yapılacağı önemli 
-  Kişi başı milli gelir 2002 yılında 2.598 dolardı. 2007’de 9.333 dolar oldu. Dolar olarak kişi başı gelir 3.5 katı arttı ama... Bu, gerçeği yansıtmıyor. Doların rakamları şişirmesiyle ortaya çıkan bir durum. Başbakan yanıltıcı rakamlar kullanmadan, halk için yapılanlardan söz edebilirdi.
-  Ülkenin en büyük sorunu enerji. Nükleer santral ve Afşin-Elbistan C ve D santralları ihaleleri sonuçlansa da kısa dönemdeki enerji açığı kapatılamayacak. Başbakan kısa dönemde yapılabilecekler hakkında bilgi verebilirdi.
Bu sorunları gündeme getirmek “felaket tellallığı” yapmak değildir. Bunlar çözüm bekleyen sorunlardır. Bunları yok saymak veya küçümsemek ekonomiyi çıkmaza götürür.
Tekrarda yarar var: Başbakan’ın ekonomiyle ilgilenmeye başlaması iyidir. Başbakan’ın iyimser olması iyidir. Başbakan’ın ekonominin durumu hakkında halka bilgi vermesi iyidir. Başbakan’ın halka moral vermesi iyidir. Ama Başbakan’ın sorumluluğu sorunların gerçek boyutunu görerek tedbir almak, büyümeden, çözülemez hale gelmeden sorunları çözmektir.