Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Deniz Baykal programa "ekibi" ile katılmıştı. "Ekibi"nden Kemal Dervişi yanına oturtmuştu. Fakat hitap ederken "Kemal" diye yakınlık gösterdiği "Bizim Kemal"e söz bırakmadı.Deniz Baykal her soruda, soruyu cevaplayacak yerde "meydan nutku" attı. "Meydan nutku"nun her bölümünde de Türkiyenin bütün sorunlarının suçunu kendi dışındaki politikacılara attı. Sanki politika sahnesine yeni çıkıyordu.Deniz Baykal 1973 yılından bu yana otuz yıldır politikanın içinde olduğunu, Erbakan ile sekiz ayı aşkın süre, 11ler ile bir yıl sekiz ayı aşkın süre, Tansu Çiller ile üç ayı aşkın süre hükümet sorumluluğunu paylaştığını unutmuş görünüyordu.Deniz Baykaldan çağdaş sosyal demokrat CHPnin neler yapacağını, Kemal Dervişin seçim öncesi ve seçim sonunda parti çalışmalarına nasıl katkı sağlayacağını açıklaması bekleniyordu.Ama programı izleyenler gördü ve anladı ki, Deniz Baykal her şeyi biliyor. Onun "Bizim Kemalin bilgisine, deneyimine, katkısına" ihtiyacı yok. Sadece "Bizim Kemal"e mi? Hayır "A Takımı" olarak partinin vitrinine konulan partililere de ihtiyacı yok. CNN Türkün programında Deniz Baykal, Milliyetten Murat Sabuncunun, Hürriyetten Enis Berberoğlu ile Erdal Sağlamın sorularını cevapladı. Vurkaç kültürü var diyor İş dünyasında kapkaç ve vurkaç kültürünün egemen olduğunu, yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın hedef olmaktan çıktığını belirtiyor.Deniz Baykal faiz yükünün ağırlığını biliyor. Bütçe açıklarının borçlanmaya neden olduğunu, borçlanmanın da faiz sorununu ortaya çıkardığını söylüyor. Fakat bütçe açıklarının nasıl kapatılacağı konusunda bilgi vermiyor. Tam tersine vergi yükünü hafifletme düşüncesini dile getiriyor. Güvene dayalı olarak faiz oranlarının gerilemesi ile iç borcun kolaylıkla çevrilebileceğini söyleyenlere katılıyor.Deniz Baykal ülkenin toparlanması ve ekonominin kendi ayaklarının üstünde durması için bir programa ihtiyacı olduğuna işaret ettikten sonra, "O program belli bir şekilde ortaya konuldu. Uygulandı" diyor. IMF tarafından hazırlanan programı benimsiyor ve bu programı uygulamayı sürdürme niyetini açıklıyor.Bu söyleşide "CHPnin yerleşmiş devletçilik imajı"nı silmek için Deniz Baykalın gösterdiği gayret, söyleşinin dikkatleri en fazla çeken bölümü oldu. Deniz Baykal kamu kesiminin yanında, özel kesimin de bütünü ile yozlaştığını söylüyor. Dervişi sigorta olarak görüyor Bu açıklamalardan Deniz Baykalın Kemal Dervişi kamuoyuna karşı CHPnin devletçilik ilkesini terk ettiğinin "sigortası" olarak vitrine çıkaracağı anlaşılıyor.Her şey iyi de, Deniz Baykal "CHPnin nasıl bir çağdaş sosyal demokrat parti" olduğunu, "çağdaş sosyal demokrasinin ilkelerinin neler olduğunu, CHPnin çağdaş sosyal demokrat parti olarak çağdaş, sosyal ve demokrat olmayan diğer partilerden farkını ve üstünlüğünü bir türlü anlatmıyor. Veya anlatamıyor. Halbuki seçim nutukları diye adlandırılan uzun, başı sonu olmayan konuşmalar yerine halkın beklediği mesajlar bunlar... guras@milliyet.com.tr Deniz Baykal diyor ki: "CHP çağdaş bir sosyal demokrat partidir. Bir merkezi kumanda ekonomisi anlayışı içinde kesinlikle değildir. Kaynak tahsisini pazar ekonomisinin gerçekleştireceği temel anlayışı kabul etmektedir. Pazar ekonomisine inanıyoruz. Kemal Dervişin CHP içinde yer alması bu konuda tereddüdü olan insanları umarım rahatlatmıştır."