Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Sayın okuyucularım bundan sonra sakın ha "Bu borçlar da neden artıyor? Bu borçları sırtımıza kim yüklüyor?" diye sormayınız."
Doğrudur... Batan bankalarda hortumlanan paralar nedeniyle, hayali teşvikler nedeniyle, kötü politikacıların ve bürokratların ceplerini doldurmaları nedeniyle borçlar büyüdü. Batan bankalar en az 20 milyar dolar götürdü. Ama... Borçlar sadece o nedenlerle büyümedi...
Borcu büyüten başka nedenler de var... Şimdi borçları bir an unutarak, ihtiyaçlara bakalım.
Memurlarımızın, emeklilerimizin aldıkları maaş çok düşüktür. Artış beklemelerinden doğal bir şey olamaz. Onlara verilecek 100 milyon lira aylık zamda gözü olanın gözü çıkar...

Fındık üreticisi için 1 milyon 615 bin lira fiyatı düşük bir fiyattır. Onların bu fiyatın üzerinde bir fiyat beklemelerinden doğal bir şey olamaz. Bu yılki 150 bin ton tutarındaki talep fazlası fındığın sokakta kalmaması için ayrılan 140 trilyon lira yetmez. Bu parada gözü olanın gözü çıkar. Benzer bir ödeme üzümcülere de yapılmalıdır.
Yılda 2 veya 3 ay çalıştıkları için adlarına "mevsimlik işçi" denilen işçileri daimi işçi kadrosuna alarak 12 ay ücret ödemek sosyal bir zorunluluktur. Bu parada gözü olanın gözü çıkar.
Ziraat ve Halk bankalarına borcu olanlardan piyasa faizini istemek, geçmiş borçlarına gecikme faizi yüklemek onları üzer. Çiftçiye, köylüye piyasa faizinin altında ucuz faizli kredi vermek alkış toplar. Bu ucuz kredide gözü olanın gözü çıkar...
Ama bu paraların bir yerden gelmesi gerekir. Para olmadan devlet memura, köylüye, işçiye, esnafa para dağıtamaz. Dağıtmak ister ise tek çare borçlanmaktır.
Belli durumlarda, belli zorunluklar nedeniyle devlet parası olmadığı halde borçlanarak para dağıtabilir. Ama o zaman da "Bu borçlar neden artıyor? Bu borçların faizini neden ödüyoruz?" diyerek sorgu sual etme hakkı ortadan kalkar.
Sayın okuyucularım, kimsenin aldığı parada kimsenin gözü yok. Gözü olanın gözü çıksın... Ama bu paraları devletin yeniden borçlanarak bulmak zorunda olduğunu, bu paralar nedeniyle devletin borcunun artacağını, faiz yükünün artacağını, borçları çevirme çabalarının zorlanacağını da bilelim.
Bu yazının altında devletin 2002 yılı Ocak - Ağustos ayları "nakit hesabı" özet olarak veriliyor.
2002 yılının ilk 8 ayında devletin harcamaları 62.8 katrilyon lira. Giderleri ise sadece 45.4 katrilyon lira. Harcama ile gelir arasındaki nakit açığı 17.4 katrilyon lira.
Nakit açığı 17.4 katrilyon lirayı bulmak için devlet, 8 ayda dışarıdan net olarak 16.0 katrilyon, içeriden net olarak 7.3 katrilyon lira borçlandı.

Yılın ilk 8 aylık açığının fındığa verilecek para, memura, emekliye, işçiye verilecek para, Ziraat ve Halk bankalarının yeni görev zararlarına gidecek para yok... Bunlar dışarıdan ve içeriden bulunacak yeni borç ile karşılanacak. Bu yüzden (kusura bakmayınız ama...) borç rakamlarımız biraz artacak!.. Faiz yükü biraz artacak... İleride bu borçlar neden artıyor diye sormamanız için şimdiden hatırlatmak istedim... Yoksa ödemelere itiraz falan etmiyorum. "Az veren candan, çok veren maldan... Helal olsun!.."