Bir yabancı sermayeli kuruluş, Türkiye’de iş yapmaya, herhangi bir Türk şirketine ortak olmaya karar verir ise, Türk ortaktan bir tek şey ister: "Mali işler müdürü"nü ben tayin edeceğim. Mali işler müdürü Türk olabilir ama, kimin olacağını ben belirleyeceğim" der. Yabancı sermayeli kuruluş bu isteğinde de haklıdır. Çünkü Türkiye’ye para göndermektedir. Riske girmektedir. Parasının çarçur olmasını, batmasını göze alamaz. Onun için parasına sahip çıkacak bir kişiyi, açık anlamıyla güvendiği kişiyi para kasasının başına oturtmak ister.
Yabancı sermayeli şirketler için mali işler müdürü ne kadar önemli ise, Türkiye’ye büyük miktarda para bağlayan IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşlar, yabancı bankalar, yabancı finans piyasaları için de Türkiye’de Hazine’nin bekçiliğini yapacak kişi o kadar önemlidir.
Nereden bakarsanız bakınız, nasıl ölçerseniz ölçünüz, IMF ve Dünya Bankası Türkiye’ye 30 milyar dolar dolayında para gönderdi. Gönderiyor. Devletin yurtdışındaki bankalara 6 milyar dolar dolayında borcu var. Hazine yurtdışı piyasalara 25 milyar dolar dolayında tahvil satmış durumda.
Yabancı bankaların Türk bankalarından 8 milyar dolar, yabancı firmaların özel sektörden 8 milyar dolar dolayında alacakları var. Biz az buluyor, küçümsüyoruz ama, yabancı şirketler, yatırım fonlarında sabit sermaye yatırımı, portföy yatırımı ve başka biçimlerde Türkiye’ye 25 - 30 milyar dolar dolayında para bağlamış durumda.
Şimdi bu rakamlardan sonra dönelim başa... Türkiye’ye bu ölçüde para bağlayan IMF ve Dünya Bankası’nın, yabancı bankaların, yabancı finans kuruluşlarının, Türkiye’ye parasını bağlayan yabancı sermayeli şirketleri koruma durumundaki hükümetlerinin, bu paralara sahip çıkacak bir mali işler müdürünü belirlemek istemeleri normal mi, değil mi? Türkiye için normal değil, ama yabancılar bakımından normal...
İşte bu adı geçen çevrenin Türkiye’de belirledikleri, güvendikleri mali işler müdürü, "Hazine’den sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş".
Bu "kurgu" doğru ise, "Ecevit sonrası" nasıl bir politik yapılaşma olur ise olsun: (1) Kemal Derviş mutlaka ekonomiden, Hazine’den ve dış ekonomik ilişkilerden sorumlu bir mevkide olacaktır. (2) Türkiye’de büyük risk altına giren IMF, Dünya Bankası, ABD ve diğer Batı ülkeleri, uygulanmakta olan IMF destekli istikrar programının başarısını engelleyecek siyasi çalkantılara yeşil ışık yakmayacaktır.
Bunları "Yok yavuu, O kadar da mı?" diyerek şüpheyle karşılayanlar olabilir. Sayın okuyucularım, Türkiye uzun süredir "yurtdışından yönetimde otomatiğe bağlandı."
Ekonomi ve maliye politikalarını IMF belirliyor. Ekonomi ve maliye kadrolarının tepesindeki tayinleri IMF onaylıyor. Dış politika ABD hükümetince belirleniyor. TBMM’den geçecek kanunlar IMF ve Avrupa Birliği talimatları doğrultusunda hazırlanıyor... "Ecevit sonrası" bu yapıda kısa sürede radikal değişim olamayacağına, Kemal Derviş de şu veya bu şekilde yetkilerini koruyacağına göre... Telaşlanmaya gerek yoktur... Böyle gelmiş... Böyle gider!
Özay Şendir
Şehidini bırakmayan ordu...
7 Temmuz 2025
Tunca Bengin
Ateşkes diyeceğine katile dur de...
7 Temmuz 2025
Cem Kılıç
Unutulan aylık 5 yıla kadar alınabiliyor
7 Temmuz 2025
Didem Özel Tümer
Hızlı hafta, kritik temmuz, sıcak yaz
7 Temmuz 2025
Abdullah Karakuş
Vatikan mesajları ve Papa’nın Türkiye ziyareti
7 Temmuz 2025