Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) 2001 yılında, bir yıl önceye göre yüzde 7.4 oranında. Gayri safi milli hasıla (GSMH) 2001 yılında, bir yıl önceye göre yüzde 9.4 oranında küçüldü.
GSYİH’nin küçülmesinin nedeni 2001 yılında mal ve hizmet üretiminin azalmasıdır.
GSMH’nin (ki buna genelde milli gelir diyoruz) küçülmesinin nedeni ise, GSYİH’nin (üretimin) azalmasına ek olarak, yurtdışından gelen gelirin azalması, yurtdışına giden gelirin artması, sonuç olarak ülkeden yurtdışına net gelir çıkışı olmasından. Bu olumsuz tablo üzüntü yaratıyor.
O halde tabloyu düzeltelim. Küçülmeden büyümeye geçelim. Küçülmeden büyümeye nasıl geçeceğiz?

(1) Madem ki, GSYİH’deki yüzde 7.4 oranındaki küçülmenin nedeni mal ve hizmet üretimindeki azalmadır, o halde küçülecek ve fakirleşecek yerde büyümek ve zenginleşmek için üretimi artıralım.
(2) Madem ki, GSMH’deki yüzde 9.4 oranındaki küçülmenin nedeni, yurtiçi mal ve hizmet üretimindeki azalmaya ek olarak yurtdışına gelir (buna net faktör geliri deniliyor) çıkışıdır. O halde yurtdışına net gelir çıkışını önleyelim. Yurtiçine net gelir transferini sağlayalım.
Bunları istemek ve söylemek kolay da, yapmak zor. Çünkü:
(1) Üretim artışı mevcut kapasiteleri kullanmak ve kapasite daralınca da yeni yatırım yapmakla mümkün olabilir.
Şu günlerde Türkiye’de üretimi artıramamanın nedeni üretim kapasitesinin yetersizliği değildir. Her alanda kapasite tam olarak kullanılamıyor. Kapasite var ama iç ve dış talep yok. Talebi olmayan mal üretilemez. Önce talep yaratılacak sonra üretim başlayacak.
(a) İçeride insanların geliri düştü. Özel sektörün talebi küçüldü. Kamu sektörü daralma arayışında talebini kesti. İç talep olmadığından üretim yapılamıyor.
(b) Dış pazar, talebi sonsuz bir pazar değildir. Kaldı ki küresel durgunluk nedeniyle dünya piyasalarına mal satmak güçleşti.

(2) Kriz sonrası uygulanan IMF destekli programın hedefi ekonomide yapısal değişimdir. Yapısal değişim tarımda, sanayide yanlış kaynak kullanımını düzeltmedir. Bu düzeltmeyi yapmak için tarımda, sanayide alışılagelmiş ürün çeşitleri ve üretim şekilleri değiştiriliyor. Tarım ve sanayi yapısal değişimin sarsıntısını yaşıyor. Bu durumda talep artışı olsa da üretimi harekete geçirmek zaman alacak.
(3) Banka sistemi yeniden yapılanma çalışmalarını tamamlayamadı. Sistem, üretimi finanse etmeye hazır değil.
(4) En, en, en önemlisi uygulanan IMF destekli istikrar programı üretim artışını öngörmüyor. Tersine iç talebin daha da kısılmasını hedef alıyor.
(5) Üretim artışı demek ithalat artışı demektir. İthalat artmadan üretim artmaz. İthalat artışı net dışalım faktör gelirinin eksiden artıya geçmesini, dışarıdan kaynak girişi yoluyla GSMH’nin büyümesini sağlar. Ama bu, cari işlemler (döviz) açığı demektir. Döviz açığı IMF destekli istikrar programının iflası demektir.

Görülüyor ki, "geçen yıl çok küçüldük, çok fakirleştik. Hadi bu yıl büyüyelim" demek ile (uygulanan IMF destekli program çerçevesinde) büyümek imkansız. O halde programı rafa kaldıralım, "sil baştan, sıfıra sıfır elde var sıfır" mı yapalım? Hayır. Bunun orta yolu var. Biz IMF programı hedefleri çerçevesinde belli düzeltmelerle talebi kıpırdatacak tedbirlerimizi belirler, bir program ortaya koyarak IMF’nin karşısına çıkar isek, IMF ile birlikte, bugüne kadar ödenen faturaların boşa gitmemesini sağlayacak yeni bir kriz ihtimalini bertaraf edecek bir düzenleme yapılabilir.