Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bakınız 1991de ekonomik ve parasal birlik için belirlenen Maastrich kriterleri denilen "şartlar" neler? (1) Ülkenin enflasyon oranı ABnin en düşük enflasyonlu 3 üyesinin ortalamasının 1.5 puanını aşmayacak. (Demek ki, enflasyonu yüzde 3ün altına düşürmek zorundayız.) (2) Kamunun borç toplamı GSYİHnin yüzde 60ını aşmayacak. (Demek ki, iç ve dış borç toplamını 90 milyar dolara düşürmek zorundayız.) (3) Bütçe açığı GSYİHnin yüzde 3ünü aşamayacak. (Demek ki, bütçe açığını 5 milyar dolar karşılığı TLye düşürmek zorundayız.) (4) Bir yıl vadeli kamu kağıdına (Hazine bonosuna) uygulanan faiz oranı AB üyesi ülkelerin en düşük faiz oranına sahip, üç ülkesinin ortalamasının yüzde 2sini aşamayacak. (Demek ki, Hazine bonosu yıllık faizlerini yüzde 6ya düşürmek zorundayız.) (5) Milli para en az iki yıl normal bir bant içinde istikrarını koruyacak güce sahip olacak. TBMM uyum yasalarını kabul etti. Artık top ABnin ayağında. Bizim tam üyeliğimiz için tarih vermeye mecburlar... Sakın ha... Böyle bir yanlış anlama içine girmeyelim. "Bizim yapacaklarımız bitmedi"... Ama tam üyelik yolunda önemli bir gelişme sağlandı. Bir şey daha var... Bizim yaptıklarımız, bizim yapmak zorunda olduklarımız, "sadece Türkiyeye özgü özel şartlar ve istekler" değil. ABye üye olmak isteyen her ülke bunları yapmak zorunda. Kopenhagın üç kriteri var Ancak, AB yeni üyelerin kabul edilmesi açısından uygun zamanlamayı belirleme hakkına sahip. Türkiye 1999da Helsinki Zirvesinde ABye aday ülke kabul edildi.Zirvede Türkiyenin aday olduğu açıklanırken, Kopenhag siyasi kriterlerine uyum yanında, (1) Yunanistan ile anlaşmazlıkların ve Ege Denizi konusundaki anlaşmazlığın müzakerelerle çözümü, isteniliyor. (2) Kıbrıs sorununun topluluklar arası müzakerelerle kısa sürede çözülememesi halinde Rum kesiminin üyelik işlemlerinin sonuçlandırılmasının kaçınılmaz hale geleceği belirtiliyordu.Şimdi gelelim uyum paketinin faziletine... Biz üç yıl - beş yıl içinde ABye tam üye olamayacak isek, ABnin bize ne faydası olacak? Bu kadar çırpınmak niye?Efendim, İngilizce Convergence Play diye bir deyim var. Türkçesi Bir noktada birleşme, kavuşma, yakınlaşma çabası veya oyunu... Türkiye ile AB üyesi ülkeler arasında siyasi ve ekonomik alanlarda uçurum vardı. Türkiye Kopenhag kriterlerine uyum çabası göstererek ilerleme sağlayınca, uçurum küçüldü. Yakınlaşma ortaya çıktı. İstikrar tedbirleri ile de aynı şekilde bir yakınlaşma olur ise, on - yirmi yıl sonra bir noktada birleşmek, kavuşmak mümkün olabilir. AB yetkili organları tam üyelik müzakeresi için kapıyı açar ise, on yıl öteye bir tarih verilse bile, bu Türkiyenin dünya üzerindeki pozisyonunu güçlendirir. Türkiyeye bakış açısı değişir. Madem ki AB Türkiyeyi on yıl sonra da olsa tam üyeliğe kabul ediyor, demek ki AB yetkililerinin bir bildiği var yaklaşımı ile Türkiyeye güven artar. Yabancı sermaye yatırım yapar. Yabancı fonlar Türkiyeye uzun vadeli ve ucuz para sağlar...Çünkü yabancı yatırımcı bir yıl, beş yıl için değil, uzun vadeyi düşünerek yatırım yapıyor. Bu "Convergence Play" İspanya, Portekiz, Yunanistan için işledi. Şimdilerde Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Bulgaristan için işliyor.İnşallah bizim için de işler. Açık anlatımıyla "Uyum yasaları çıktı. Artık serbest dolaşım başlasın. AB kesenin ağzını açıp Türkiyeye para akıtsın" bekleyişinin ötesinde, ülkenin geleceği önemli... guras@milliyet.com.tr Gelelim 1993te belirlenen Kopenhag kriterine. 1993te, aday ülkelerin üç kriteri karşılamaları durumunda üye olabilecekleri belirlendi. Bu üç kriter şunlar: (1) Siyasi kriterler: Demokrasinin güvence altına alındığı, istikrarlı bir kurumsal yapı, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve azınlık haklarına saygı, (2) Ekonomik kriterler: İyi işleyen bir pazar ekonomisi ve AB içindeki piyasa güçlerine ve rekabete karşı koyabilme kapasitesi. (3) Topluluk müktesebatının (her ülkenin uymak zorunda olduğu kaidelerin) kabulü. ABnin siyasi ve parasal hedeflerine bağlılık.